Ata sporumuz güreş, Yusufeli, Ardanuç ve Şavşat’ta yaygındır. Sahil kesiminde ise Hopa’da futbol, Arhavi’de boks gelişmiştir. Artvin’in doğal yapısının elverdiği ölçüde, diğer spor dallarına da ilgi gösterilmektedir. Örneğin Yusufeli’de kano ve rafting sporuna gençlerin ilgisi artmıştır. Turizm amaçlı kano sporunda Yusufeli’den beş kişi milli olmuş, on kişi ülke çapında dereceler almış ve lisanlı sporcu sayısı yüze yaklaşmıştır.
Çok seçenekli turizm potansiyeli olan ilimizde, spor da devreye sokulmuş, rafting, trekking, kayak, dağcılık ve su sporları alanında adımlar atılmıştır.
İlkçağlardan bu yana Türklerin geleneksel sporu olan güreş, göçlerle birlikte Batı’ya doğru yayıldı. Türklerle birlikte Anadolu’ya da girdi. Artvin’den çok sayıda milli güreşçi çıktı. Ünü yabancı ülkelere de yayılan başpehlivanlarımız oldu. Bunlardan biri de Şavşat Tepeköy’den Mahmut Pehlivandır.
Necmettin Acar, köylüsü Mahmut Pehlivan’la ilgili bir kitap yayınladı. Acar, kitabı hazırlarken yazılı kaynaklardan, bir de halk arasında dilden dile günümüze kadar ulaşan bilgilerden yararlanmış. Kitap dört bölümden oluşuyor.
Yazar birinci bölümde, Mahmut Pehlivan’ın pehlivan olan annesi Saliha ile babası Mehmet’in güreşlerini, sonra nişanlanmalarını, düğünlerini anlatıyor. Mahmut Pehlivan’ın ilk güreşlerini, Şavşat ve çevresinde başpehlivan oluşunu, Erzurum’a Rusya’dan gelen pehlivanları yenmesini öyküleştiriyor.
Ünü giderek yayılan Mahmut Pehlivan’ın kuvvetini yansıtmak için halk, iş makinelerinin zor kaldırdığı taşları yerinden oynattığını, çamura saplanan öküzlerle kağnıyı iterek düzlüğe çıkarttığını söylence haline getirmiştir.
Birinci bölüm, Erzurum’da güreşirken onu izleyen Osmanlı Paşasının önerisiyle, Saraya davet edilişini, İstanbul’a gidişini anlatıyor.
1796 doğumlu olduğu saptanan Mahmut Pehlivan, Padişah II.Mahmut (1808-1839) zamanında saraya gittiği, gelenek gereği önce başaltı pehlivanlarıyla güreştiği, daha sonra başpehlivanla kapıştığı anlatılıyor.
Saray başpehlivanın, güreş sırasında hile yapıp Mahmut Pehlivan’ın gözlerine kül serpmesi olayı açıklanıyor. Hile sonucu sertleşen güreşlerde, saray başpehlivanın kaburgalarının Mahmut Pehlivan tarafından kırılması anlatılıyor. Bunun üzerine padişahın Mahmut Pehlivan’ı hapse attırması, sonrası hilenin anlaşılması üzerine affedilmesi ikinci bölümde sunuluyor.
Mahmut Pehlivan, affedildikten sonra, İstanbul’a çağrılan yabancı pehlivanların hepsini yener. Dünya güreş şampiyonasında birinci olur. Padişah kendisine ferman verir. İstanbul dönüşünde Şavşat’ta törenle karşılanır.
Üçüncü bölümde, Mahmut Pehlivan’ın doğumundan ölümüne kadar yaşadıklarına, güreşlerine, karşılaştığı ilginç olaylara yer verilir. Ardahan’da bir dostunun evini onarırken keseri ayağına vurması üzerine kan kaybederek ölür. O günlerde Sahara dağı kardan tipiden kapalı olduğu için cenazesi köyüne götürülemez. 80 yaşındaki gücün simgesi, sırtı yere gelmeyen pehlivan Ardahan’ın Sildizgöm köyünde toprağa verilir.
Bir öykü kitabı gibi kolay okunan yazılar, Mahmut Pehlivan’la birlikte yöremizdeki sosyal yaşamdan da kesitler sunuyor. İki yüzyıl öncesini ana hatlarıyla yansıtıyor.
Dördüncü bölümde, Mahmut Pehlivan’ın soyağacı veriliyor, dedelerinden söz ediliyor. Çocukları ile soyundaki pehlivanlar belirtiliyor.
Mahmut Pehlivan hakkında bazı yazılar okumuştuk. Ancak, bu eserin Artvin kitaplığına kazandırılması önemliydi. Necmettin Acar’ı kutluyoruz.
____________________________
Mahmut Pehlivan/Necmettin Acar/Otobiyografi/Kendi yayını/164s./ İstanbul 2000.