MEHLİKA BAŞER’İN ŞİİR KİTAPLARI
Aydın KARASÜLEYMANOĞLU
Mehlika Başer, güzel sanatlara, edebiyata gönül veren bir eğitimci. Uzun yıllar Anadolu’nun çeşitli yörelerinde öğretmenlik ve okul müdürlüğü yapmış. Güzel sanatlarla ilgilenmeyi, edebiyatla uğraşmayı kendine ilke edinmiş. Yetmişli yaşlara gelmesine karşın, içindeki bu coşku azalmadığı gibi giderek yoğunlaşmış. Mehlika Başer, yaşam biçimi haline getirdiği kültüre, sanata yakın durma alışkanlığını, ödün vermeksizin sürdürüyor. Şiir kitapları çıkarıyor, dergi ve gazetelerde yazıyor, resim sergileri açıyor. Kültürü önemseyenlerden oluşturduğu çevresiyle ilişkilerini geliştirip derinleştiriyor.
Mehlika Başer ile geçen sezon Dedeman Oteli salonlarında açtığı resim sergisini izlemeye gittiğimde tanıştım. Emekli Deniz Albayı eşinin hemşehrisi olduğumu öğrenince, sergisinin açılışını bana yaptırdı. O açılışta, Artvin gelini Mehlika Başer ve birçok ressam ve yazar dostlarla görüşme fırsatı bulduk. Sergi salonunu bezeyen, emek ürünü tablolar, iç dünyamızı renklendirdi. Ankara’nın telaşı içinde ruhumuza dinginlik getirdi.
Mehlika Başer’in ressamlığı, ozanlığı değişik açılardan değerlendirilebilir. Her sanatçı ve ozan gibi onun ürünleri de eleştirilebilir. Resim sanatına katkıları, şiirimizdeki yeri tartışılabilir. Ama yetmişli yaşlardaki bir eğitimcinin, kültürel etkinlikler içinde bu denli yer alması, çalışmalarıyla dostlarına olumlu enerji aktarması, bitmek tükenmek bilmeyen bir coşkuyla eserler ortaya koyması, takdir edilmelidir. Sanattan, kültürden uzak bir toplum olduğumuz da göz önüne alınarak, Mehlika Başer’in sergilediği tavır önemsenmelidir. Sanattan, edebiyattan uzak kitlelerin ilgisini bu alana çekmek ve yeni okur kitlesi yaratmak için Başer gibilerin çoğalması ve çevresini böylesine etkilemesi gerekir.
Başer’in tabloları genellikle naif, natürmort ve peyzajlardan oluşuyor. Renk kullanımındaki ustalığı ve kendine özgü üslubuyla, bu alanda sağlam bir temeli olduğunu kanıtlıyor. Soyuta yönelmekten kaçınsa da tabloları ilgi çekiyor, izleyenleri renkli dünyalara götürüyor. Resimle bir hayli uğraşmış, karma sergilere katılmış ve büyük kuruluşların koleksiyonlarında yer almış bir kişi olarak, Başer’in kendisini bu alanda da yenileyeceğini, sanatsal yönü ağır basan tablolar üreteceğini umuyorum.
Sevecen ve anacan diye tanımlayabileceğimiz Başer, resim sergisinde bize üç şiir kitabını da armağan etti: “Şiir Bahçemde Siz” (1997), “Düş Kırıntılarım” (2002), “Mavi Turnalar Sunağı” (2005). Ayrıca, “Güneşe Koşar Adım” (1996) adında şiir kitabı da varmış. Tükendiği için bu kitabını bize imzalayamadı.
Şiirde de Başer’in kendine özgü bir anlatımı var. Şiir dünyasını duygu yoğunluğu üzerine oturtmuş. Birbirine benzer temaların şiirlerine egemen olması dikkat çekiyor. Hep aynı yaklaşımla, çevresindeki olayları yorumlamaya, şiir potası içinde eritmeye özen göstermiş. Zaman zaman temel sorunlara da eğilmiş. Anacan tavırları, yaşama sevincinin yoğunluğu şiirlerine iyice sinmiş. Yukarıda da vurgulamaya çalıştığım gibi Başer’in şiirlerinin yarına kalıp kalmayacağı, edebiyatımıza yeni bir soluk getirip getiremeyeceği tartışılır. Başer’in de, bunca birikimden sonra, yeni açılımlar yapmalı daha özgün, daha soluklu şiirler ortaya koymalı diye düşünüyoruz.
Bu şiir kitaplarından altını çizerek okuduğum bazı dizeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Kitaba adını verdiği Şiir Bahçemde Siz adlı şiirinde Başer şöyle diyor:
Kirpiklerimden ırmaklar süzülür
Bahçemdeki gizlere
Sevdalı bakıyor manolyalar
Hüzünlü duygularla gökkuşağı
Mevsimler tarumar etmeden cemrelerimi
Siz kalın bahçemde.
Başer, duygu yüklü şiirlerin yanında, gezip gördüğü, yakından tanıdığı Anadolu kadınını da ele alıyor. Onların yaşantısından etkileniyor. “Kentlerde doğdum ben, yaşamadım bozkırların güneşinde” diyor. Şu dizelerle Anadolu kadınının sıkıntılarını vurgulamaya çalışıyor:
Aşarak gecelerin
Acımasız ayazını
Omzunda çapası
İki yanında iki bebesi
Düşmüş tozlu yollara.
Her üç kitabında da sevi şiirleri ağır basıyor. Başer, sevdayı değişik söylemlerle tanımlamaya çalışıyor.
Okyanus karası gözlerin
Yosun kokan saçların
Nasıl da silindi usumdan.
Bir başka şiirinde de şöyle diyor:
Mevsimlerle umutlar büyütüp
Geçtim zamanlı zamansız
Dümensiz kaptan gibi
Yalnız limanlardan.
Başer, yılın yarısını İzmit’te yarısını Ankara’da geçiriyor. Her iki ilde de, kültürel etkinlikler içinde yer almaya çalışıyor. “İzmit’in Çınarı” yarışmasında mansiyon alan şirinde, Başer İzmit’i şöyle anlatıyor:
İzmit’in havası kömür kokar
Dantel gibi körfez yüzünün dönmüş Kel Tepe’ye
Anılarla tüm dostların barındığı kentim
Asırlar boyu çok el değiştirmiş
Bir kenarda Anibalı bir yanda tarihi Kapanca sokakları
Kentin ortasından geçen demiryolları
İzmit’in selamını götürür
Erzurum’a, Kars’a, Ardahan’a.
Düş Kırıntılarım adlı şiirinde ise Ozan şöyle diyor:
Kimler geldi kimler geçti
Bu sokaklardan
Tanış olmadığımız
Giz dolu yüzler
Ah ne olurdu bu evlerin eski sahiplerini bulsam
Kurtarsam zamanı silinmişlikten.
Ressamlıkla ozanlığı birlikte sürdüren Başer, bunu şiirlerinde de belli ediyor. Şu dizeleri birlikte okuyalım:
Güneş mızraklarını kızıla boyarken
Duvarlarda kalan resmin hala gülümsüyordu
Tuvalime düşen çizgiler
Yine seni çiziyordu
Biraz kırgın, biraz üzgün.
Başer, eğitimciliğinden kalan duygularını da yansıtmış şiirlerine. Birlikte olduğu çocukları özlemiş.
Ben hala bekliyorum
Elleri çiçek kokan çocukları
İçimden yaprak yaprak dökülür hüzün
Viran bahçelerime
Hiç şaşmayan saatlerde çığlık çığlığa ağlayan
Göçebe kuşların seslerinde biriktirdim şiirlerimi.
Ozan, 17 Ağustos depreminin yıkımına da tanık olmuş. Binlerce kişinin sıkıntısını o da yaşamış. İnsanların bir gecede yok oluşunu İzmit’te izlemiş. Ozanın “17 Ağustos” başlıklı şiirinde şu dizeler yer alıyor:
Zifir karası geceye
Toz toprak karıştı
Anne... Anne... nerdesin?
Diyen çocuk çığlıkları...
Hani anne kokusu
Betona sarıldı bin umutla
Minik kollar.
Subay eşi olması nedeniyle Mehmetçiklerin özlemi de yer almış Mehlika Başer’in şiirlerinde.
Vatan borcu deyipte
Düşer yollara
Yavuklusu Ayşe’nin
Oyalı yazmasına
Dökülür umutları...
Kitaplarda, küçük baskı hataları göze çarpıyor. Ama her sayfasından, sevecen bir yüreğin coşkusu taşmakta. Başer, sanatla, şiirle yaşama derinlik ve içerik kazandıran bir kişi. Moral yükselten tavırlarından dolayı da kutlanması gereken bir sanatçı.
Bu makale 518 kez okundu.
26.04.2024 | Ziyaretçi |
Online | 55 |
Bugün | 5055 |
Toplam | 19201152 |