Aydın KARASÜLEYMANOĞLU
MEHLİKA BAŞER?İN ŞİİR KİTAPLARI
13.10.2014

 MEHLİKA BAŞER’İN ŞİİR KİTAPLARI

 

Aydın KARASÜLEYMANOĞLU

 

                Mehlika Başer, güzel sanatlara, edebiyata gönül veren bir eğitimci. Uzun yıllar Anadolu’nun çeşitli yörelerinde öğretmenlik ve okul müdürlüğü yapmış. Güzel sanatlarla ilgilenmeyi, edebiyatla uğraşmayı kendine ilke edinmiş. Yetmişli yaşlara gelmesine karşın, içindeki bu coşku azalmadığı gibi giderek yoğunlaşmış. Mehlika Başer, yaşam biçimi haline getirdiği kültüre, sanata yakın durma alışkanlığını, ödün vermeksizin sürdürüyor. Şiir kitapları çıkarıyor, dergi ve gazetelerde yazıyor, resim sergileri açıyor. Kültürü önemseyenlerden oluşturduğu çevresiyle ilişkilerini geliştirip derinleştiriyor.

                Mehlika Başer ile geçen sezon Dedeman Oteli salonlarında açtığı resim sergisini izlemeye gittiğimde tanıştım. Emekli Deniz Albayı eşinin hemşehrisi olduğumu öğrenince, sergisinin açılışını bana yaptırdı. O açılışta, Artvin gelini Mehlika Başer ve  birçok ressam ve yazar dostlarla görüşme fırsatı bulduk. Sergi salonunu bezeyen, emek ürünü tablolar, iç dünyamızı renklendirdi. Ankara’nın telaşı içinde ruhumuza dinginlik getirdi.

                Mehlika Başer’in ressamlığı, ozanlığı değişik açılardan değerlendirilebilir. Her sanatçı ve ozan gibi onun ürünleri de eleştirilebilir. Resim sanatına katkıları, şiirimizdeki yeri tartışılabilir.  Ama yetmişli yaşlardaki bir eğitimcinin, kültürel etkinlikler içinde bu denli yer alması, çalışmalarıyla dostlarına olumlu enerji aktarması, bitmek tükenmek bilmeyen bir coşkuyla eserler ortaya koyması, takdir edilmelidir. Sanattan, kültürden uzak bir toplum olduğumuz da göz önüne alınarak, Mehlika Başer’in sergilediği tavır önemsenmelidir. Sanattan, edebiyattan uzak kitlelerin ilgisini bu alana çekmek ve yeni okur kitlesi yaratmak için Başer gibilerin çoğalması ve çevresini böylesine etkilemesi gerekir.

                Başer’in tabloları genellikle naif, natürmort ve peyzajlardan oluşuyor. Renk kullanımındaki ustalığı ve kendine özgü üslubuyla, bu alanda sağlam bir temeli olduğunu kanıtlıyor. Soyuta yönelmekten kaçınsa da tabloları ilgi çekiyor, izleyenleri renkli dünyalara götürüyor. Resimle bir hayli uğraşmış, karma sergilere katılmış ve büyük kuruluşların koleksiyonlarında yer almış bir kişi olarak, Başer’in kendisini bu alanda da yenileyeceğini, sanatsal yönü ağır basan tablolar üreteceğini umuyorum.

                Sevecen ve anacan diye tanımlayabileceğimiz Başer, resim sergisinde bize üç şiir kitabını da armağan etti: “Şiir Bahçemde Siz” (1997), “Düş Kırıntılarım” (2002),  “Mavi Turnalar Sunağı” (2005). Ayrıca, “Güneşe Koşar Adım” (1996) adında şiir kitabı da varmış. Tükendiği için bu kitabını bize imzalayamadı.

                Şiirde de Başer’in kendine özgü bir anlatımı var. Şiir dünyasını duygu yoğunluğu üzerine oturtmuş. Birbirine benzer temaların şiirlerine egemen olması dikkat çekiyor. Hep aynı yaklaşımla, çevresindeki olayları yorumlamaya, şiir potası içinde eritmeye özen göstermiş. Zaman zaman temel sorunlara da eğilmiş. Anacan tavırları, yaşama sevincinin yoğunluğu şiirlerine iyice sinmiş. Yukarıda da vurgulamaya çalıştığım gibi Başer’in şiirlerinin yarına kalıp kalmayacağı, edebiyatımıza yeni bir soluk getirip getiremeyeceği tartışılır. Başer’in de, bunca birikimden sonra, yeni açılımlar yapmalı daha özgün, daha soluklu şiirler ortaya koymalı diye düşünüyoruz.

Bu şiir kitaplarından altını çizerek okuduğum bazı dizeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Kitaba adını verdiği Şiir Bahçemde Siz adlı şiirinde Başer şöyle diyor:

                Kirpiklerimden ırmaklar süzülür

Bahçemdeki gizlere

Sevdalı bakıyor manolyalar

Hüzünlü duygularla gökkuşağı

Mevsimler tarumar etmeden cemrelerimi

Siz kalın bahçemde.

Başer, duygu yüklü şiirlerin yanında, gezip gördüğü, yakından tanıdığı Anadolu kadınını da ele alıyor. Onların yaşantısından etkileniyor. “Kentlerde doğdum ben, yaşamadım bozkırların güneşinde” diyor. Şu dizelerle Anadolu kadınının sıkıntılarını vurgulamaya çalışıyor:

Aşarak gecelerin

Acımasız ayazını

Omzunda çapası

İki yanında iki bebesi

Düşmüş tozlu yollara.

Her üç kitabında da sevi şiirleri ağır basıyor. Başer, sevdayı değişik söylemlerle tanımlamaya çalışıyor.

Okyanus karası gözlerin

Yosun kokan saçların

Nasıl da silindi usumdan.

Bir başka şiirinde de şöyle diyor:

Mevsimlerle umutlar büyütüp

Geçtim zamanlı zamansız

Dümensiz kaptan gibi

Yalnız limanlardan.

Başer, yılın yarısını İzmit’te yarısını Ankara’da geçiriyor. Her iki ilde de, kültürel etkinlikler içinde yer almaya çalışıyor. “İzmit’in Çınarı” yarışmasında mansiyon alan şirinde, Başer İzmit’i şöyle anlatıyor:

İzmit’in havası kömür kokar

Dantel gibi körfez yüzünün dönmüş Kel Tepe’ye

Anılarla tüm dostların barındığı kentim

Asırlar boyu çok el değiştirmiş

Bir kenarda Anibalı bir yanda tarihi Kapanca sokakları

Kentin ortasından geçen demiryolları

İzmit’in selamını götürür

Erzurum’a, Kars’a, Ardahan’a.

Düş Kırıntılarım adlı şiirinde ise Ozan şöyle diyor:

Kimler geldi kimler geçti

Bu sokaklardan

Tanış olmadığımız

Giz dolu yüzler

Ah ne olurdu bu evlerin eski sahiplerini bulsam

Kurtarsam zamanı silinmişlikten.

Ressamlıkla ozanlığı birlikte sürdüren Başer, bunu şiirlerinde de belli ediyor. Şu dizeleri birlikte okuyalım:

Güneş mızraklarını kızıla boyarken

Duvarlarda kalan resmin hala gülümsüyordu

Tuvalime düşen çizgiler

Yine seni çiziyordu

Biraz kırgın, biraz üzgün.

                Başer, eğitimciliğinden kalan duygularını da yansıtmış şiirlerine. Birlikte olduğu çocukları özlemiş.

                Ben hala bekliyorum

                Elleri çiçek kokan çocukları

                İçimden yaprak yaprak dökülür hüzün

Viran bahçelerime

Hiç şaşmayan saatlerde çığlık çığlığa ağlayan

Göçebe kuşların seslerinde biriktirdim şiirlerimi.

Ozan, 17 Ağustos depreminin yıkımına da tanık olmuş. Binlerce kişinin sıkıntısını o da yaşamış. İnsanların bir gecede yok oluşunu İzmit’te izlemiş. Ozanın “17 Ağustos” başlıklı şiirinde şu dizeler yer alıyor:

Zifir karası geceye

Toz toprak karıştı

Anne... Anne... nerdesin?

Diyen çocuk çığlıkları...

Hani anne kokusu

Betona sarıldı bin umutla

Minik kollar.

Subay eşi olması nedeniyle Mehmetçiklerin özlemi de yer almış Mehlika Başer’in şiirlerinde.

Vatan borcu deyipte

Düşer yollara

Yavuklusu Ayşe’nin

Oyalı yazmasına

Dökülür umutları...

                Kitaplarda, küçük baskı hataları göze çarpıyor. Ama her sayfasından, sevecen bir yüreğin coşkusu taşmakta.  Başer, sanatla, şiirle yaşama derinlik ve içerik kazandıran bir kişi. Moral yükselten tavırlarından dolayı da kutlanması gereken bir sanatçı.


Bu makale 518 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com