Ömer YERLİKAYA
Kadına ad koymak?
17.01.2018

Kadına ad koymak…

Suudiler kadınla birlikte dünyaya yeniden merhaba demeye çalışıyor. Birkaç ay öncesinden ılımlı Ä°slam’a geçeceklerini dünya kamuoyuna en yetkili ağızlarca duyurmuÅŸlardı. Dahası içinde Suudilere daha fazla özgürlük verilecek özellikle yeniden keÅŸfedilmiÅŸ kadınlara bir takım haklar tanınacaktı. Önümüzdeki Haziran ayından itibaren kadınlar ehliyet alabilecek ve araba kullanabilecekler. Ve ÅŸimdiden statlara giderek erkeklerle birlikte maç izlemeye baÅŸladılar. Ve kadın istediÄŸinde tek başına kocası olmadan sokaÄŸa çıkacak, ihtiyaçlarını alabilecek gibi bir kaç yüzyıl geriden gelen gericiliklerini ört bas etmeye çalışıyorlar. Suudiler bu güne kadar olmayan kadına bu günlerde ad koymaya çalışıyorlar. Ve bunu ılımlı Ä°slam’a geçerek yaptıklarını açıklıyorlar. Oysa Ä°slam dininin ılımlısı, serti olamaz. Din ne ise odur. Kuralları aynıdır ve deÄŸiÅŸmez. Daha önce de din kadının sokaÄŸa çıkmasını, araba kullanmasını yasaklamıyordu ki ÅŸimdi dine ılımlı diye ad koyup gasp edilen hakların geri verilmesi dinin ilerici bir yanı olsun. Baskıcı rejimlerde halk bunalır; Gözünü açıp nefes alamaz. Sürü ile yasaklar getirilir. Bu yasaklarla yaÅŸam alanları daraltılır. En başında günah iksiri gibi görülen kadınların canına okunur. Onlarda yıllardır bunu yaptılar. Ve iÅŸ öyle noktaya geldi ki halk isyan etmesin diÄŸer Arap ülkelerinde olduÄŸu gibi sokaÄŸa dökülmesin diye artık sürü ile tavizler verilmeye baÅŸlandı. Esasen bütün bunlara gerek yoktu. Ä°nsana kadın erkek ayırmaksızın insan gibi deÄŸer vermek gerekirdi. Günümüzde kadını günah keçisi ilan eder köle muamelesini yaparsanız bu ip eninde sonunda bir yerden kopacaktır. Geçte olsa Suudiler bunu gördüler! Esasen Ä°ran da ki halk ayaklanması da bunun bir örneÄŸi idi. Dini gerekçe göstererek yaÅŸamı yasaklarla kuÅŸattılar. Halk bunaldı ve isyan etti. Evet, bastırıldı, otuz insan yaÅŸamını yitirdi ama bu baskılar sürdükçe baÅŸkaldırılar da sürecektir. 

                Gelelim altın meselesine…

Altın durdurulamıyor. Her gün tırmanışta ve yeni rekorlar kırıyor. Bunda doların istikrarsız bir seyir izlemesinin de rolü büyüktür. Euro istikrarlı gitse de henüz dolar kadar raÄŸbet görmüyor. Ve biliniyor ki insanlar yatırımın önce altınla sonra dolar ile yapıyor. Altın yatırımcısının yüzünü güldürüyor. Son dört beÅŸ aydır çok iyi bir seyir izliyor ve sürekli yükseliyor. Yükseldikçe de yatırımcısına para kazandırıyor. Ä°nsanlar artık bu iÅŸi takibe almaya baÅŸladılar. Belli miktarda yükselince hemen nakde çeviriyor ve tekrar düÅŸmesini bekliyor. DüÅŸüncede yeniden alıyor ve bu kez yükselmesini bekliyor. Bu eylem sürüp gidiyor ama son aylarda herkes ÅŸaÅŸkınlık yaşıyor zira altın hiç düÅŸmüyor, sürekli artış eÄŸilimi veriyor. Altınını bozduranlarda ne yapalım diye düÅŸünürken bu kez doların düÅŸüÅŸ trendine geçmesi onların iÅŸine yaradı. Bu kez dolar düÅŸtükçe herkes dolar almaya baÅŸladı. Son on hafta da sekiz milyar dolar yatırım amacı ile satın alındı. Ä°nsanlar ya altının ya da doların peÅŸinde koÅŸuÅŸturuyor. Sekiz milyar dolar bizim için büyük para. Gelin görün ki Amerikalılar için kâğıt ve yeÅŸil boyadan ibaret. Acaba onlar bastıkları yeÅŸil dolarların karşılığında ne gösteriyorlar. Merkez bankalarında o kadar altın var mı? DoÄŸrusu yok, adamlar bastığı paranın yüzde üçünü beÅŸinin karşılığını gösteriyor, geri kalan kısmını, menkul kıymetler, itibari varlıklar, sosyal medya ve benzeri biçimde tuhaf karşılıklar sergiliyorlar. Öyle ya da böyle adamlar maliyetsiz para basıyorlar. Üstelik paraları bütün dünyada altın gibi iÅŸlem görüyor. 

                Acaba eskiden döviz yasaktı, vatandaşın elinde olmazdı!  

O günler daha mı iyiydi diye bir sual insanın aklını kurcalıyor. KüreselleÅŸen ekonomilerde geriye dönüÅŸ olamaz ama sömürgeci devletler de ÅŸimdilerde sömürülerini daha rahat yapabiliyor. Bütün bunlara fırsat vermemek için de çok çalışmak gerekiyor. Çok üreterek dışarıya olan bağımlılığı azaltmak gerekiyor. Üreteceksiniz ve üretim çeÅŸidini sürekli artırarak üreteceksiniz! Ancak bu ÅŸekilde bağımlı olmaktan kurtulabiliriz. EÄŸer her ÅŸeyi dışarıdan almaya kalkışırsak da ithalat ve ihracat dengesini düzeltilmeyecek biçimde bozarız. Arkasından kaçınılmaz biçimde cari açıklar artmaya ve borç stoku yükselmeye baÅŸlar. Borçlandıkça dövizin maliyeti yükseldikçe de borcunuz yükselir. Yeni kaynaklar kullanarak borçlarınızı geniÅŸ zamana yayma düÅŸüncesi de giderek daha çok borcun içine girmekten baÅŸka bir iÅŸe yaramaz. Cari iÅŸlemlerinde artı veren ülkeler mali disiplinlerini bozmayan, refaha ermiÅŸ ülkelerdir. Milli gelirden vatandaşına daha çok pay ayırır.

                                                                                                                                                                            Sevgi ile kalın.


Bu makale 178 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com