Åžahver KARASÃœLEYMANOÄžLU
EĞİTİMCİ OZAN SEYFETTİN ERMİŞOĞLU İLE SÖYLEŞİ
20.02.2016

  

EĞİTÄ°MCÄ° OZAN SEYFETTÄ°N ERMÄ°ÅžOÄžLU Ä°LE SÖYLEŞİ

       

KonuÅŸan: Åžahver KARASÜLEYMANOÄžLU

 

-Sayın Ermişoğlu, kendinizi okurlarımıza kısaca tanıtır mısınız?

-1927 de ÅžavÅŸat Yavuzköy’de doÄŸdum. Üç yaşında babamı, beÅŸ yaşında da babaannemi kaybettim. Böylece ailemiz Kadıgil’in düzeni bozulmuÅŸ, benim için zor günler baÅŸlamıştı.

Yavuzköy Ä°lkokulundaki öÄŸretmenlerim benim iyi yetiÅŸip bir meslek sahibi olmam için çok çaba gösterdiler. 4.sınıfa kadar H.Kazım Bayhan, 5.sınıfı da Tevfik Cengiz okuttu. 1940-1941 öÄŸretim yılında ilkokulu bitirdim.

O yıllarda Kars Cilavuz Köy Enstitüsüne öÄŸrenci alınıyordu. Alınacak öÄŸrencileri, ilkokul müdürleri ve gezici baÅŸöÄŸretmenler seçiyordu. Ben de adaylar arasındaydım. Her köyden bir kiÅŸi alınacak bahanesiyle, kendi aralarında geliÅŸigüzel eleme yapıyorlardı.Ä°stediklerini gönderiyorlardı. Açıklanan listede benim adım çıkmamıştı. Kabul edilenler Cilavuz’a gidip öÄŸretime baÅŸlarken, ben haksızlığa uÄŸradığımı düÅŸünerek çok üzülüyordum. Bu arada, haksızlığı gidermek üzere giriÅŸimlerde bulundum. Köy Enstitüsü MüdürlüÄŸüne, Ä°l Milli EÄŸitim MüdürlüÄŸüne ve Milli EÄŸitim Bakanlığına dilekçeler yazarak hakkımın verilmesini istedim. Bunun üzerine beni Cilavuz Köy Enstitüsüne çağırdılar. 15 Nisan 1942 de okula kaydım yapıldı. O yıl, sınıf geçenleri izine gönderdiler. Ben de bütünlemeye kalanlarla birlikte kurslara katıldım. Çünkü hiçbir dersten not almış deÄŸildim. Kurstan sonra bize de izin verdiler. Sonbahardaki bütünleme sınavlarında bütün derslerden baÅŸarı saÄŸlayarak ikinci sınıfa geçtim. Böylece arkadaÅŸlarıma da yetiÅŸmiÅŸ oldum.

1946-1947 öÄŸretim yılında Yavuzköy Ä°lkokuluna baÅŸöÄŸretmen olarak atandım. BaÅŸöÄŸretmenliÄŸin kendisinden alınarak bir öÄŸrencisine verilmesi Tevfik Cengiz’i çok üzdü. Köy enstitüsüne gitmem için uÄŸraÅŸan öÄŸretmenime ÅŸükran borcumu ödemek amacıyla, bir yıl sonra baÅŸöÄŸretmenliÄŸi kendisine devrettim. O günden sonra aynı coÅŸku ve zevkle mesleÄŸimi sürdürdüm.

AskerliÄŸimi Ankara Polatlı ve Erzurum’da yedeksubay olarak 1956 da tamamladım. Ä°ki yıl Artvin Vezirköy’de, iki yılda ÅžavÅŸat Düzenli köyünde çalıştım. Daha sonra köyüme dönerek yedi yıl okul müdürlüÄŸü yaptım. Son on yıl ÅžavÅŸat Halk EÄŸitimi Merkezinde eÄŸitimci ve müdür olarak çalıştım. 1977 de emekli oldum. Evli ve altı çocukluyum. Bursa’da oturmaktayım.

-Sayın ErmiÅŸoÄŸlu, siz daha çok eÄŸitimci ve ÅŸair kimliÄŸinizle tanınıyorsunuz. “Geç Kaldım” adlı bir ÅŸiir kitabı da çıkardınız.  Ayrıca, tüm görev süresini Artvin ve ÅžavÅŸat’ta tamamlayan çok az sayıdaki kiÅŸilerden birisiniz. SöyleÅŸimize buradan baÅŸlayalım. Kendi il ve ilçenizde görev yapmak nasıl bir duygu? Sizi buraya baÄŸlayan neydi?

-Küçük yaÅŸtan beri, elime geçen her kitabı, dergiyi okurum. Aşıkları dinlemek, halk edebiyatını okumak, ÅŸiir eÄŸilimimi arttırdı. Atatürk öldüÄŸünde ilkokul üçüncü sınıftaydım. ÖÄŸretmen, bu konuda yazmamızı isteyince, ben duygularımı ÅŸiirle dile getirdim. Ödüllendirilince de yazma tutkum çoÄŸaldı. Birkaç cilt olacak ÅŸiirlerimi bastırmada geç kaldığım için yayınladığım ilk kitabıma “Geç Kaldım” adını verdim.

DoÄŸup büyüdüÄŸüm yerleri ben çok seviyorum. Ä°nsanın kendi il ve ilçesinde görev yapması, olumlu hizmetlerde bulunması doyumsuz bir duygudur. Köy enstitüsünün bana kazandırdığı nitelikler, sorunları çözme tutkusuyla birleÅŸince, çevreme yararlı olmanın yollarını aradım. Dargınları barıştırmaktan tutunda, her tür anlaÅŸmazlıkta rol üstlendim. HoÅŸgörü ve uzlaÅŸma kültürünün geliÅŸmesine katkı sunmaya çalıştım. Halkla aramızda, karşılıklı güven ortamı oluÅŸtu. Sevgi ve saygıya dayanan bir baÄŸ kuruldu. Bu ortamdan koparsam mutlu olamayacağımı düÅŸündüm. Beni ilçeme baÄŸlayan, halkımla kaynaÅŸmam, bütünleÅŸmemdir.

-Uzun yıllar ÅžavÅŸat Halk EÄŸitimi Bültenini de çıkardınız. Kültürel etkinlikler içinde bulundunuz. Halkbilimiyle ilgili çalışmalarınız oldu. Bize Artvin’in ÅžavÅŸat’ın kültürel dokusuyla ilgili görüÅŸlerinizi aktarır mısınız? Halk eÄŸitiminin temel ilkeleri nelerdir? ÅžavÅŸat’ta bu alanda istediÄŸiniz sonucu aldınız mı?

-ÅžavÅŸat halkının kültürel dokusu, esaret yıllarından bu yana derinlik kazanarak oluÅŸmaktadır. Varlığımızın ortadan kalkması için her ÅŸeyin yapıldığı o karanlık dönemde, halkımız geleneklerinden, ulusal duygularından, kurtuluÅŸ direncinden hiç ödün vermemiÅŸtir. 43 yıl yöremizde eÄŸitimin aksatılması kültürel dokuyu aşındırmamış, kurtuluÅŸ sonrası aşırı okuma tutkusuyla bu açık kapatılmıştır. Kültür, halkımızın niteliklerini besleyen, geliÅŸtiren bir olgudur. Artvinliler, zor günlerini bu özellikleri sayesinde atlatmışlardır. A.Mecit Tokdemir’in “7 Mart Kahramanları” adındaki kitabının 79.sayfasında sözünü ettiÄŸi Sona Hoca babaannemdir. Sona Hoca, evinin bir katını okul haline getirmiÅŸ, yaÅŸlı genç, erkek kadın herkese ders vererek, önemli bir eksiÄŸi gidermeye çalışmıştır. Halkın ulusal duygularını geliÅŸtirmiÅŸtir. Vatan savunmasında Sahara cephesini tutan yiÄŸitler, Çiçek Nine’ler, onun eÄŸitiminin ürünüdür. Kendisiyle onur duyuyor ve ÅŸükranla anıyorum.

Halk eÄŸitiminin amacı, halkın sosyal ve kültürel yönden eÄŸitilerek, toplum kalkınmasında rol üstlenmesidir. Halk eÄŸitimi, toplumun her alanda geliÅŸmesi için ilkeler oluÅŸturularak ve yurt çapında örgütlenerek baÅŸlatıldı. Yurt çapında merkezler kuruldu. ÅžavÅŸat’a da bir kadro verildi ve müdürlüÄŸüne Hayrettin Bilgin atandı. Ben o zaman Yavuzköy ilkokulu müdürüydüm. Ä°lçe merkezinde de çok uÄŸraÅŸlarım vardı. ÖÄŸretmenler YardımlaÅŸma DerneÄŸi, Tüketim Kooperatifi, Kütüphane vs. bunlardan bazılarıdır. Hayrettin Bilgin’in de ısrarı üzerine ben de merkeze atandım. Gezici halk eÄŸitimciliÄŸini kabul ettim. Daha sonra milli eÄŸitimin her kademesinde görev yaptım. Amacım ÅžavÅŸat’a bir halk kütüphanesi kazandırmaktı. ÖÄŸretmenlere de uygun bir yer saÄŸlamaktı. KurduÄŸum kütüphane derneÄŸine 136 köy öÄŸretmeni üye oldu ve bana destek verdiler. YoÄŸun çalışmalar sonucu bu amacımıza ulaÅŸtık.

Trabzon’da açılan öÄŸretici filmler kursuna ilçemiz adına katıldım. Bir jeneratör ve sinema makinesi saÄŸlayarak, köylerde görsel yayın kolaylığıyla eÄŸitim çalışmaları yaptık. Birçok köyde köy kalkınma kooperatiflerinin kurulmasına öncülük ettik. El sanatları kurslarıyla, otantik kültürümüzün canlandırılmasına ortam hazırladık. Halkbilimi açısından, bir hazine sayılacak yöremizde, olanaklarımızı zorlayarak çok ÅŸeyler yapmayı tasarladık. O dönem, halk eÄŸitiminin baÅŸlangıç yıllarıydı. Yokluktan varlık yaratmak zordu. Hayrettin Bilgin ile uyum içinde çalışmamıza karşın, arzuladığımız sonuca ulaÅŸtığımızı söyleyemeyiz. O yıllar, dergiyi basacak matbaa yoktu. Halk eÄŸitimi bültenini teksir makinesi ile çıkararak tüm köy okullarına ve ilgili yerlere gönderiyorduk. Yokluklara karşın, o dönem bir kültür hizmetini gerçekleÅŸtirdiÄŸimizi düÅŸünüyorum. O sıralar, halkbilimi ile ilgili çok derlemelerim de oldu. Dosya halindeki bu derlemelerim basılmayı bekliyor.

-Bir zamanlar öÄŸretmen fabrikası diye tanımlanan ÅžavÅŸat’tın Köy Enstitülerinde okuyan ilk kiÅŸilerindensiniz. Anadolu aydınlanmasında önemli rol üstlenen ve köy kalkınmasına ivme kazandıran buna karşın çirkin karamalara hedef olan bu kuruluÅŸumuzdan da kısaca söz eder misiniz? ÅžavÅŸat’tan Cilavuz’a ilk gidenler kimlerdi? O günkü koÅŸullara deÄŸinir misiniz?

-Köy enstitüleri, halkın aydınlatılması ve köylerin kalkındırılması amacıyla Atatürk zamanında planlanan önemli bir kuruluÅŸtu. Bu okullara köy çocukları alınarak, eÄŸitim sonrası köylere örnek bir kiÅŸi olarak gönderilmekteydi. Henüz genç bir öÄŸretmen adayı iken Aşık Efkârı ile söyleÅŸmemize dikkat edilirse, bizlere kazandırdığı hizmet anlayışı ve ruhu daha kolay anlaşılmış olur.

Düzenin aksaklıklarından rant elde edenler, halkın aydınlanmasından korktu. Para babaları ve büyük arazi sahiplerinin oluÅŸturduÄŸu yönetimler, köy enstitülerine savaÅŸ açtılar. Akla gelmeyecek karalamalara baÅŸvurdular. Onların uydurduÄŸu gibi ne kızlarla erkekler aynı koÄŸuÅŸta yatıyordu, ne de komünizm propagandası yapılıyordu. Belli bir disiplin içinde eÄŸitim veriliyor, kurallara uymayanların iliÅŸiÄŸi kesiliyordu. Bu kurumlara saldıranlar, sonunda muratlarına erdiler ve aydınlığa giden yolu kararttılar.

Cilavuz Köy Enstitüsü ilk açıldığında, ÅžavÅŸat’tan da bu okula gidenler oldu. Ä°lk grupta Åžemsettin DadaÅŸoÄŸlu, Rasim Yazgan, Mehmet Bilici, Mahmut Akhanlı, Nafiz Süner ve Alaaddin Kaya vardı. Ertesi yıl Kazım Altun, Ä°smail Aksakal, Zekeriya Duman, Süleyman Sevim,  Süleyman Bulunmaz, Åžükrü Dursun, Ahmet Saraç, Hasan Dede gitti. Benim de içinde bulunduÄŸum üçüncü grupta ise ÅŸu arkadaÅŸlar vardı: Ali Rıza Yıldırım, Selim Kaya, Süleyman Yeten, Åžahin Erdem, ReÅŸit Subaşı, Kazım Yazar, Habib Uzun, H.Osman Yılmaz, Hayrettin Bilgin, Zikri ÅžimÅŸek, Tevfik Aliz ve Necati Dursun. (Son iki arkadaÅŸ üçüncü sınıftan sonra saÄŸlık okuluna ayrıldılar.) Köy enstitüleri sürseydi bugün her köyde saÄŸlık memuru, ebe ve hemÅŸire bulunacaktı.

Her dönemin kendine özgü sıkıntıları vardır. Bizim okuduÄŸumuz yıllar II.Cihan Harbi’nin en ateÅŸli dönemiydi. Beslenme ve giyimde çok sıkıntılarımız oldu. ÅžavÅŸat’tan Cilavuz’a hep yayan gidip geldik.

-Sizinde bildiÄŸiniz gibi ünlü yazarlarımızdan Fakir Baykurt, ÅžavÅŸat ortaokulunda öÄŸretmenimizdi ve ilk kitaplarından olan “Efkâr Tepesi”ni burada yazmıştı. Aradan yarım yüzyıllık bir süre geçti. Fakir Baykurt’un anlattığı o yıllardaki ile bugünkü ÅžavÅŸat köylerini karşılaÅŸtırır mısınız?

-Fakir Baykurt, ÅžavÅŸat’ın birçok köylerini dolaÅŸmış, gözlemler yapmış, notlar almış ve yöremizin o günkü koÅŸullarını saptamıştır. Ayrıca ÅžavÅŸat’ı yazın dünyasında tanıtmıştır. Kendisini ÅŸükranla anıyoruz. Köylerimizin bugünkü durumu elbette ki eskisi gibi deÄŸil. Åžu anda, standartlara uygun olmasa da her köyün yolu var. ElektiriÄŸi, telefonu var. Ancak köyde, yaÅŸlılar dışında kimse kalmadı. ÖÄŸrenci yokluÄŸundan köy okulları kapandı. Eskiden ilçe merkezinde ortaokul öÄŸrencileri bodrum katlarda kalır, gaz lambası ışığıyla ders çalışırlardı. Åžimdiki ÅžavÅŸat’ta apartmanlardan geçilmiyor. ÖÄŸrenciler, Selahattin Kaya’nın yaptırdığı modern yurtta kalıyorlar. Köprükaya Köyünde ve SöÄŸütlü mahallesinde Ahmet Fevzi yatılı ilköÄŸretim okulları bulunuyor.

O yıllarda ilçemizde matbaa da yoktu. Sonraki yıllarda Ekrem Åžadi Erdem bir matbaa kurdu ve ÅžavÅŸat’ın Sesi gazetesini çıkardı. ÅžavÅŸat’ın ilk matbaası ve gazetesi, önemli kültür misyonu üstlendi. Ä°lçe sorunlarının düzeyli biçimde tartışılmasına ortam hazırladı. Bugün ÅžavÅŸat’ta, (ErdoÄŸan Kör ve kardeÅŸlerinin kurduÄŸu) ofset matbaa var. Kör kardeÅŸlerin bu hizmeti ÅžavÅŸat’a getirmiÅŸ olmaları takdire deÄŸer. Fakir Baykurt’tun yazdığı ÅžavÅŸat ile bugünkü ÅžavÅŸat arasında çok fark bulunuyor. Zamanla oluÅŸan deÄŸiÅŸimler söz konusudur.

-Yöremizin zor koÅŸullarına karşın halkımızın eÄŸitime tutkunluÄŸunu nasıl yorumluyorsunuz? EÄŸitime katkısı bakımından örnek ilçelerden olan ÅžavÅŸat’a devlet tarafından saÄŸlanan olanakları bir eÄŸitimci olarak nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz? EÄŸitimdeki baÅŸarının yöre kalkınmasına etkileri sizce nelerdir?ÅžavÅŸat’ta eÄŸitime katkısı unutulmayan öÄŸretmenler kimlerdir?

-Yöremizdeki eÄŸitim tutkusunun kaynağı özgürlük yıllarına dayanır. Esaret yıllarında eÄŸitime susamışlık bu alanda patlama yaparak ortaya çıktı. Herkes eÄŸitime yöneldi. Arazinin  yetersizliÄŸi ve baÅŸka meslekleri edinmedeki zorluklar da, bu eÄŸilimi tetikledi. Bu eÄŸitim seferberliÄŸinde devletin rolü, öÄŸretmen atamak ve bazı okulları yapmakla sınırlı kaldı. Devlet katkısının yetersiz kaldığı yerde, halk birçok sorununu kendisi çözdü. ÅžavÅŸat’taki bu tür çabalarla ne kadar öÄŸünsek azdır. Bugün yurdun birçok yerinde, yöremizden yetiÅŸen bürokrat ve teknokrat vardır. Bu baÅŸarılı insanların yurt hizmetinde önemli sorumluluklar alması, ÅžavÅŸat’taki eÄŸitim tutkusunun bir sonucu deÄŸil midir? Bu tutku, sosyal yaÅŸamımıza içerik kazandırmış, yöremizin uygarlaÅŸmasını hızlandırmıştır.

ÅžavÅŸat’ta ortaokul yokken öÄŸrenciler Artvin ve Ardahan’da okumak zorunda kalıyorlardı. Yoksul köylüler de bu giderleri karşılayamıyorlardı. Bu nedenle, 1946 da, baÅŸkanlığını Yusufelili araÅŸtırmacı yazar M.Adil Özder’in yaptığı bir dernek kuruldu. ÅžavÅŸat’tı GüzelleÅŸtirme, Ä°mar ve Ortaokula KavuÅŸturma DerneÄŸi’nin kurucuları arasında, ilçenin önde gelenlerinden ÅŸunlar vardı: Tevfik Cengiz, Nedim DoÄŸan, Musa Atabey, Zihni Ural, Cevri Keskin, A.Mecit Tokdemir, Abdullah Kalyoncu, Mahmut Meydan, Åževket Barlas, Taki Erkin, Necati Yazar, Mehmet Ural, Emin AvÅŸarer ve ÅžavÅŸatlı olmayan Kazım Denizaltı ile Asım Zaim. Dernek kurulduktan sonra tüm ÅžavÅŸat seferber oldu. M.Adil Özder’in ÅžavÅŸat’tan ayrılması üzerine baÅŸkanlığa A.Mecit Tokdemir getirildi. 13 Haziran 1949 da temeli atılan ortaokul, tek katlı binada 29 Eylül 1951 de öÄŸretime açıldı. O dönem iki yıllık eÄŸitim enstitüsünü ilk bitirenlerden Vahdettin Yıldız ile Ä°brahim Yıldız, ortaokulun yöneticisi oldular. Sonradan devlet yardımı ile üst katı ve ek inÅŸaatları tamamlanan bu okul 24 Eylül 1968 de liseye dönüÅŸtürüldü.

ÅžavÅŸat’ta görev yapan yerli ve yabancı öÄŸretmenlerin tamamı da özverili insanlardı. Yöremiz çocuklarının daha iyi donatılmaları için canla baÅŸla çalışmışlardır. Ancak ÅžavÅŸatlı olmadığı halde, dernek kurulmasına öncülük etmesi, ortaokul yapılması için yoÄŸun biçimde çalışması ve ilçe kültürüne katkıda bulunmasından dolayı, ÅžavÅŸatlılar M.Adil Özder’i hiç unutmayacaklardır.

-Olanaklarını zorlayıp eÄŸitim gören, bürokrat ve teknokrat olarak ülkeye hizmet eden ÅžavÅŸatlıların tümünü birden yorumlayacak olsanız neler söylersiniz? ÅžavÅŸat’ta eÄŸitime katkı verenler oldu mu?

-Özveriyle, emekle elde edilen baÅŸarının ülke hizmetine sokulması olarak yorumluyorum. Uc noktadaki ve ekonomisi yetersiz bir ilçenin, eÄŸitime bu kadar destek vermesi, nitelikli insanlar yetiÅŸtirmesi örnek niteliÄŸindedir. Çocuklarını eÄŸitmek için her türlü özveride bulunan köylülerimizi kutlamak gerekir. Ä°lçemizin kalkınmasına ve eÄŸitimine genel anlamda katkı sunanı sorarsanız Selahattin Kaya’dan baÅŸkasını anımsayamıyorum. Dilerim ki, onun bu davranışı öteki iÅŸ adamlarımıza da örnek olur, ÅžavÅŸat her dönem hak ettiÄŸi desteÄŸi görür.

-Dergilerde, gazetelerde yazılar yazdınız, ÅŸiirler yayınladınız. Sizi edebiyat alanında da hep ilgili ve etkin görüyoruz. TaÅŸra sayılacak bir ilçede ömrünü geçirmiÅŸ bir eÄŸitimci olarak, yöremizin sanata, kültüre, özellikle de halk edebiyatına yatkınlığını neye baÄŸlıyorsunuz? Bu ayrıcalıklı konumun yöremize saÄŸladığı sosyolojik kazanımlar nelerdir sizce?

-Radyo ve televizyonun devreye girmediÄŸi, eÄŸlence yerlerinin bulunmadığı yıllarda, mahalle kahvelerinde, köy odalarında saz ÅŸairleri ÅŸiir okur, öyküler anlatırlardı.  Aşıkların köy köy dolaÅŸması Erzurum, Kars ve Artvin’de sürdürülen bir gelenekti. Bir yerde de eÄŸlence aracıydı. Halk ozanları, dinleyenleri etkilerlerdi. Onlara ÅŸiir yazma isteÄŸini aşılarlardı. Halkın, edebiyatı bu kadar önemsemesini buna baÄŸlıyorum. Yöremiz insanının ince duygulu, sanata eÄŸilimli olmasının da bunda rolü olduÄŸunu düÅŸünüyorum.

YaÅŸamım boyunca çok sayıda ÅŸiir ve yazı yazdım. Bunların bir bölümü yayınlandı, kitaplara girdi. Bir bölümü ise dosyalarda kapalı duruyor. Yöreme olan tutkum ve hizmet etme arzum beni ilçeme baÄŸladı. Hep taÅŸrada kalmasaydım, büyük kentlerde bulunsaydım, yazı dünyam da çok farklı olurdu. Artvin’den çok ozan çıkmasının elbette çok nedenleri vardır. Ama en önemlisi ÅŸiir gibi doÄŸasıdır. Burada yaÅŸayıp da ozan olmamak elinizde deÄŸildir. DoÄŸanın büyülü atmosferine kendinizi kaptırmamanız düÅŸünülemez.

-Sanatın kültürün çok ilgi görmediÄŸi ülkemizde, halk ozanlarımızın ya da yazarlarımızın dar olanaklarıyla seslerini duyurmaları, kitaplarını bastırıp yaymaları önemli bir sorun. Yöremizdeki bu yaygın eÄŸilim de göz önüne alınarak, ilimizi kültür kenti yapacak, ozanına yazarına yeni olanaklar sunacak bir örgütlenmeye sizce de gerek var mı? Ä°ÅŸ adamlarımızın ve dinamik güçlerimizin katkılarıyla oluÅŸturulacak bir platform ya da örgütün salt bu konuda hizmet sunmasını, kenarda köÅŸede kalmış yeteneklerimize fırsatlar yaratmasını nasıl yorumlarsınız? Artvin kitaplığının oluÅŸturulması ve geliÅŸtirilmesinin, kiÅŸisel özverilere bırakılmaması hakkındaki görüÅŸ ve önerileriniz nelerdir?

-Artvinlilerin kitap, dergi, gazete çıkarma giriÅŸimleri, son yıllarda ivme kazandı. Ä°l dışında yaÅŸayan ve sayıları bir milyona ulaÅŸan hemÅŸehrilerimiz, örgütlenmekte ve yöremize hizmet etmenin yollarını aramaktalar. Uzak kalsalar da Artvin’e baÄŸlılıklarını kanıtlıyorlar. Yöresel kültürümüzü bulundukları yerlerde yaÅŸayarak, kimliklerine sahip çıkmaya çalışıyorlar. Onlar bizim kültür elçilerimizdir. Ä°limizin tanıtımına katkı yapmaktadırlar. HemÅŸehrilerimizin yoÄŸun bulunduÄŸu kentlerdeki vakıf ve derneklerimiz, ekonomik nedenlerle henüz kültürel boyut kazanamadı. Bu aÅŸamada, ozanlarımızın tanıtımına, kitaplarının satışına katkı yapmalarını bekleyemeyiz. Artvin kitaplığını oluÅŸturmak amacıyla bilimsel araÅŸtırmalar yaptırmalarını, özgün eserleri bastırıp dağıtmalarını isteyemeyiz. Bu misyonu üstlenecek örgüt modeli, dernekler deÄŸil, kâr amacı gütmeyen yayın kooperatifleri ya da ÅŸirketleridir. Artvinlilerin böyle bir örgütlenmeye de gereksinimleri vardır.

Bununla birlikte, derneklerimizin faaliyetlerini hiçbir zaman yadsıyamayız. Çıkardıkları kitap ve yayınları önemsiz sayamayız. Ne var ki bu tür yayınlar kırsal kesimlere ulaÅŸmıyor. KiÅŸisel özverilerle, bu alanda da etkin adımların atılacağına inanıyorum.

-HemÅŸehrilerimizin büyük kentlerdeki örgütlenmeleri olumlu geliÅŸmelere imza atmaları hepimizi sevindirmektedir. Yurt çapına yayılan Artvinliler arasında iletiÅŸimi saÄŸlayacak, yöresel sorunlarımızı ele alacak bir yayın organı nasıl oluÅŸturulabilir? Artvin ile ilgili yayınların daha etkinleÅŸmesi, geniÅŸ kitlelere ulaÅŸması ve herkesin ortak sesi olması için düÅŸünceleriniz nelerdir?

-Dayanışmanın pekiÅŸmesi için iletiÅŸim araçlarından yararlanmak gerekir. Artvinlilerin ortak sesi olacak bir yayın organı hemÅŸehrilerimizi kaynaÅŸtırır, yöresel coÅŸkularını arttırır. Bunun için çok ortaklı ama bir merkezden yönetilen, basılan ve dağıtılan yayın organına gereksinim vardır. Bunun için sayıları sekseni bulan Artvin vakıf ve dernekleri adres toplamalıdır. Gerekli açılımları yapmalıdır. Altyapısı saÄŸlam olmayan yayın organlarının baÅŸarı ÅŸansı azdır. Bir yayın ne kadar geniÅŸ kitlelerle kucaklaşırsa o kadar etkinleÅŸir. Kamuoyu oluÅŸturması kolaylaşır. Güç kazanır.

-Åžiir kitabınıza “Geç Kaldım” adını koymanız ve uzun yıllar sonra okurlarla buluÅŸmanız böyle bir hizmetin gerekliliÄŸini ortaya koymuyor mu? Yöremizi ilgilendiren birçok konuda, nesnel görüÅŸlerinizi ve duyarlılıklarınızı yansıtan bu kitabınız ilimiz için bir kazanım. Dileriz, yansıtmaya çalıştığınız, ele aldığınız sorunlar ilgililerin ufkunu açar. Onları eyleme geçirir. Birikimli ve deneyimli bir kiÅŸi olarak ÅŸiirle uÄŸraÅŸanlara ne gibi önerilerde bulunacaksınız?

-Yazılanlar, çizilenler dosyalarda kalmamalı. DüÅŸüncelerin, duyguların yararlı olabilmesi için paylaşılması gerekir. Fikirler, geniÅŸ kitlelere ulaÅŸtıkça anlam kazanır. Taraftar bulur. Toplumda kendine yer edinir. Her ÅŸiir, bir duygunun, bir coÅŸkunun dışa vurumudur. Bazen bu duyguların içinde önemli mesajlar saklıdır. Bir ozan, halkının ortak sesi olmalıdır. Åžiirleri çevresindekileri etkilemelidir. Ben, hiç olmamaktan geç kalmak iyidir, diyerek kitabımı yayınladım. Genç ozanlarımız, kitap çıkarmada acele etmesinler ama benim gibi de geç kalmasınlar. Önce dergilerde ÅŸiirlerini yayınlayarak kendilerini kanıtlasınlar. Ve de çok çok okusunlar.

-ÅžavÅŸat folkloruna hizmet edenlerden de söz edelim biraz. Folklorumuzun yaÅŸatılması ve tanıtılması için önerileriniz nelerdir?

-ÅžavÅŸat öÄŸretmenlerinden oluÅŸan bir kurul tarafından “ÇORUH-ÅžAVÅžAT” isimli bir kitap yayınlandı (1945). Bu kitap, bundan sonra yazılanlara kaynak oldu. Bu kitabın hazırlanmasında, folklorumuzun araÅŸtırılmasında emeÄŸi unutulmayan deÄŸerli öÄŸretmen M.Adil Özder’i ÅŸükranla anıyoruz. Ä°lçemiz folkloruyla ilgili yirmiye yakın eseri bulunan Hayrettin Tokdemir’i unutamayız. Kaynak kiÅŸidir. Bu alanda emeÄŸi çoktur. Yazdığı “Artvin Çevresi Folkloru” kitabıyla halkbilimine ışık tutmuÅŸtur. Sizin, Åžahver (Kaya) KarasüleymanoÄŸlu’nun folklorumuza verdiÄŸiniz emek önemli boyuttadır. Birçok dergi, gazete ve kitaplarda yayınlanan derlemeleriniz yöremiz folkloruna zenginlik kazandırmıştır. Kültür Bakanlığının katkılarıyla basılan “Artvin’de Turizm” kitabınızdan sonra hazırladığınız 500 sayfalık “Åžiirimizde Artvin” kitabındaki 18 sayfa tutan sunuÅŸ yazınız, ilimizi tüm yönleriyle tanıtmaya yetiyor. Artvin folkloruyla ilgili araÅŸtırmalarınızın bir bölümünü, 1966-1970 yıllarında ÅžavÅŸat Halk EÄŸitimi Bülteninde de yayınlamıştık. 40 yıllık çalışmalarınızı bir kitapta toplamamış olmanız, sizin de benim gibi geç kaldığınızı gösteriyor. Folklorumuza gönül verenler gibi ben de bu eserinizi basılı halde görmek için sabırsızlanıyorum. DoÄŸrudan folkloru amaçlamasalar da, yazdıkları eserlerde yöremiz geleneklerinden motifler taşıyan yazar ve ozanlarımızı da unutmamalıyız. Bunlardan ilk akla gelenler ÅŸunlardır: Dursun Özdede/Kaçkar’dan Sahara’ya ÅžavÅŸat, Faruk Albay/BoÄŸagölü efsanesi ve ReÅŸat adlı romanı, Kazım Yazar/Kesibe adlı romanı ve Cancık Elması denemeleri, Necdet EminaÄŸaoÄŸlu/ÅžavÅŸat’tan NaÄŸmeler. Ayrıca Artvinli halk ozanlarıyla ilgili seçkilerini hazırlayan Bekir Karadeniz ile Mikail Bahçeci’de bu alanda hizmette bulunmuÅŸlardır. Birçok yazar ve ozanımız eserleriyle folklorumuza renk katmışlardır.

Yöresel folklorumuzun tanıtılması ve yaÅŸatılması için herkesin çevresinden derlemeler yapması, yaÅŸlılarla görüÅŸüp kaybolmaya yüz tutan deÄŸerlerimizi saptaması gerekir. Bunların kaynaklara geçirilmesi, yeni kuÅŸakların hizmetine sunulması çok önemlidir. Bundan önceki gönüllü çabalar, yeni derlemecilere ilham vermelidir. Bu alanda emeÄŸi geçenler örnek alınmalıdır.

-Kitabınızı dikkatlice okuyunca, Atatürkçülük, yurt sevgisi, çaÄŸdaÅŸlık gibi ortak toplumsal deÄŸerlerimize verdiÄŸiniz önemi görüyoruz. Bir ozanın halkın duyarlılığını, öfkesini, coÅŸkusunu ve beklentilerini dile getirmekle yükümlü oluÅŸu hakkında neler söyleyebilirsiniz?

-Ozanlar, bir ulusun konuÅŸan dili, gören gözü, iÅŸiten kulağıdır. Toplumların yönlendirilmesinde, aydınlatılmasında ozanların rolü büyüktür. Onlar sezgilerini ÅŸiirlerle yansıtarak halkı uyarmaya çalışırlar. Ä°nsan, yurt, doÄŸa sevgisi onların dilinde geliÅŸir, sazında canlanır. SavaÅŸlarda, barışlarda, iyi ve kötü günlerde onların sesi vardır. Sanat, kültür, ulusları çaÄŸdaÅŸlaÅŸtırır. Toplumsal deÄŸerlerimize nitelik kazandırır. Atatürkçü ozanların geniÅŸ kitlelerle buluÅŸması, öfkesinin de, coÅŸkusunun da paylaşılması, bu açıdan çok önemlidir.

-Ömrünü bu yörede geçirmiÅŸ bir eÄŸitimci, bir ozan olarak ilimizin kalkınması için sizce neler yapılmalı?

-Önce yöresel etüt yapılmalı. Kaynaklar belirlenmeli, koÅŸullara uygun üretim teknolojileri saptanmalıdır. Halkın üretici olması, iÅŸsiz kalmaması için tesisler kurulmalıdır. Özel ve tüzel kiÅŸiler, özendirici yatırımlarda bulunmalıdırlar. Arazi yetersizliÄŸi, ulaşım zorluÄŸu, sanayiden yoksun olma gibi dezavantajlar, turizm potansiyelimiz deÄŸerlendirilerek giderilmelidir. Yöreye para akışını saÄŸlamak, ekonomisini canlandırmak için emeklilerin köylerine dönüÅŸ yapması önemlidir.

-DoÄŸal güzellikleri ve farklı özelliklerini göz önüne alarak Artvin’in turizm potansiyelini deÄŸerlendirir misiniz? Sizce ilimiz turizmden yeterinde pay alıyor mu?

-Artvin’in turizmden rant elde edebilmesi için turistik tesislerle donatılması gerekir. Birer cennet parçası olan daÄŸlarımız, göllerimiz, yaylalarımız turist bekliyor. Ä°limizde turizm potansiyeli çok ama bu alanda yeterli giriÅŸim yok. Tarihi varlıkları, yaban hayvanları ve bitki çeÅŸitliliÄŸiyle ilginç özelliklere sahip Artvin’de, kimse turizmle kalkınabileceÄŸini düÅŸünmüyor. Ä°ÅŸe buradan baÅŸlamak gerek. Turizm açısından geleceÄŸimiz çok parlak olacaktır.

-BaÅŸka söyleyecekleriniz ya da önerileriniz var mı?

-Ömrünü yöresinde geçirmiÅŸ birinin söyleyecekleri biter mi? Bir söyleÅŸi boyutunu aÅŸan bu görüÅŸmemizi istemeyerek kısa kesmek durumundayız. Fırsat buldukça, yazılarımızla, konuÅŸmalarımızla önerilerimizi, düÅŸüncelerimizi gençlere aktarmaya çalışacağız. GörüÅŸ ve öneri zenginliÄŸi için her kesimden herkesin birikimlerini çevresindekilerle paylaÅŸmasını diliyorum. Bu tür ortamlar yaratması nedeniyle, sizin söyleÅŸilerinizi çok önemsemekteyim.

-Kitabınız için sizi bir kez daha kutluyorum. Hem bu söyleÅŸi, hem de uzun yıllar yöremize yaptığınız hizmetlerden dolayı da teÅŸekkürlerimi sunuyorum.

-Bana ayırdığınız zaman ve gösterdiÄŸiniz ilgiye ben de çok teÅŸekkür ederim.


Bu makale 1518 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com