Åžahver KARASÃœLEYMANOÄžLU
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU İLE SÖYLEŞİ
13.02.2016

 ÅžEVKET ÇORBACIOÄžLU Ä°LE SÖYLEŞİ

 -Sn. ÇorbacıoÄŸlu, söyleÅŸiye baÅŸlamadan önce özgeçmiÅŸinizden kısaca söz eder misiniz?
         -Artvin’in Derecek(Sidere) köyünde baÅŸladığım ilkokulu, orta ve lise eÄŸitimimle birlikte Samsun’da tamamladım. Ä°nÅŸaat mühendisliÄŸi öÄŸrenimini Ankara’da yaptım (1979).  Özel ve Kamunun çeÅŸitli kademelerinde görev aldım(Karayolları Güvenlik Kurulu ÜyeliÄŸi, Köy hizmetleri Bölge MüdürlüÄŸü v.s). MesleÄŸimle ilgili  Sivil Toplum Örgütlerinde(Türk Mühendisler BirliÄŸi), Demokratik Kitle Örgütlerinde(TMMOB-Ä°MO) Genel BaÅŸkanlık ve Genel Yazmanlık görevlerini üstlendim. 68’liler Vakfı üyesiyim. Åžu an, kurucusu olduÄŸum ‘Teknopolitikalar Platformu’ sözcüsüyüm.
          En önemlisi; Artvin Kalkınma ve EÄŸitim Vakfı kurucu üyesi olmam ve iki dönem genel sekreterliÄŸini yapmam(1997). Yıllar sonra, -baÅŸta Aydın KarasüleymanoÄŸlu, Nuri Kemal Demirel, RaÅŸit Osman ÇavuÅŸoÄŸlu, Muhittin Aliz, Kemal Ocak, TuÄŸrul Balaban, Cengiz Dede, Demirhan Elçin- ile birlikte vakıf yönetiminde görev aldım. Åžu an, vakfın ikinci baÅŸkanlığını sürdürüyorum.
 Gezmeyi-Okumayı-Yazmayı severim. Ülkemin üçte ikisini yazarak “Gez-Gör-Yaz” baÅŸlığıyla arÅŸivledim. Sayısız araÅŸtırma(Mesleki ve DoÄŸa) ve deÄŸiÅŸik yazılarım ulusal basında yer aldı. Bir mizah dergisinde 4 yıl mizah bile yazdım..
          - Artvin’le ilgili yazılarınızın olduÄŸunu, bazı projeler üzerinde durduÄŸunuzu biliyoruz. Åžu anda Artvin’de hangi projeler ele alınabilir? Ele alınacak bu projelere hangi kesimler katkıda bulunabilir?
          -Artvinli olmak ve Türkiye’de yaÅŸamak  akılcı duruÅŸ için sosyal ve kültürel kazanımdır. Artvin’i yazmak, her Artvinli gibi benim için de büyük ÅŸans ve gurur. Ben Artvin’i yazarken kendimi yazıyor gibi oluyorum, insanımla birlikte. Artvinli için proje seçenekleri sunabilmek ise ayrı bir onur.
          Öncelikle ÅŸunu belirteyim; Cennetin gezegenimizdeki izdüÅŸümü olarak betimlediÄŸim Artvin’imizi; doÄŸası ve doÄŸanı(insanı), yani habitat’ı olarak düÅŸünmek zorundayız. Bu yaÅŸanabilir ortamın (habitat) yaÅŸatan özelliklerini korumak zorundayız. Onlara zarar verecek yatırımların yapılabilirliÄŸi (fizibil) ÇED (Çevre Etki DeÄŸerlendirme) bütününde ele alınmalıdır. Zarar ve fayda olgusunu iyi algılamak zorundayız.
           Artvin için proje savında bulunanların bazıları; doÄŸal kaynakları kullanarak küçük iÅŸletmeler kurup gençlere iÅŸ alanları açılabileceÄŸini söylüyorlar. Buna kimse karşı deÄŸil. Yeter ki; doÄŸaya zarar verilmesin. Çünkü doÄŸan/insan için düÅŸündüÄŸünüz ve doÄŸal kaynakların kullanımıyla ortaya çıkarmaya çalıştığınız iÅŸletmelerin, doÄŸaya zarar verdiÄŸi noktada doÄŸana da zarar verirsiniz.
 Artvin için proje düÅŸünselliÄŸi, genelde göçü önleyecek yatırıma yönelik projelerdir. BaÅŸat projem ise eÄŸitim, ulaşım ve turizm ile ilgili olanıdır.

 Bu baÄŸlamda bir anekdoduma yer vermek istiyorum:  Biliyorsunuz 1960’larda kurulan YSE (Yol Su Elektrik Gn. Md) diye bir kuruluÅŸ vardı. Kırsaldaki en verimli ve etkin kuruluÅŸlardan biri. Bu kurum önce Özal döneminde Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÄŸüne dönüÅŸtürülerek edilgenleÅŸtirildi, ardından Köydes’e dönüÅŸtürülerek, belli oranda iÅŸlevsizleÅŸtirildi. Ben mühendisliÄŸe ilk YSE’de baÅŸladım. Meslektaşım Hüseyin DoÄŸanoÄŸlu Artvin’e tayin ediliyor. Bana durumunu iletince; Artvin’e gideceÄŸi için ÅŸanslı olduÄŸunu söyledim. Bir zaman sonra karşılaÅŸtığımızda ÅŸunları dinlemek beni onurlandırdı: “KardeÅŸim, o Cankurtaran çıkışı beni hayli etkiledi. Kente ulaÅŸtığımızda yalçın kayalıklardaki kartal yuvasına düÅŸmüÅŸ gibi oldum. Ä°lk gün kıpırdayamıyorum; yuvadan düÅŸerim korkusuyla; fakat zamanla alıştım. Sonrasında da büyülendim, doÄŸasını tanıyınca. Ya insanı; tek kelimeyle ÅŸok etti beni. Bir gün kahvede oturmuÅŸ çay içiyorum. Tam karşımdaki inÅŸaatta çalışan iÅŸçileri izlemeye baÅŸladım. ÖÄŸle arasında tümü kahveye doluÅŸtu. Ä°ki masayı iÅŸgal ettiler. Belli ki kâğıt oynayacaklar. PiÅŸti veya basra oynarlar diye düÅŸündüm. O da ne!  Adamlar briç oynamaya baÅŸlamasınlar mı? Anladım ki Artvin’in  doÄŸası gibi insanı da müthiÅŸ kültür zengini. Ve ben onlarla briç bilgimi-ki yıllardır oynarım-daha da geliÅŸtirdim.”
            Böylesi nitel insanlara sahip Artvin için Üniversite, elbetteki zorunluluktu. Geç kalındı, ancak ülke genelinde katkı verecek olan Artvin Çoruh Üniversitesi, bilindiÄŸi gibi 5662 Sayılı, Kanun Hükmünde Kararname ile 28 Mayıs 2007 de onaylanan, 17 yeni üniversiteden biri oldu. Sevindirici ve gurur verici bir olgu. Buradaki önerim; enstitülerin yanında özellikle meslek yüksekokullarının her ilçede, turizm ve tarımsal konumları (sahil ilçelerinde balıkçılık) dikkate alınarak yaygınlaÅŸtırılması. Bu süreç ortaöÄŸretim ile baÅŸlatılmalıydı. ÖrneÄŸin klasik lise yerine meslek liseleri eÄŸitim sürecine sokulabilirdi. Fakat siyasi rant adına her ilçeye bir klasik lise açıldı.
            Bir diÄŸer yaklaşımım -ki bu ülke geneli için geçerli- Üniversitelerin ve bünyelerinin, o yörenin coÄŸrafi, tarımsal, tarihi, kültürel, sosyal dokusu dikkate alınarak oluÅŸturulması ve o yörenin öÄŸrencilerine kontenjan üstünlüÄŸünün saÄŸlanması. 
 Turizm projelerine gelince, yine yukarıda deÄŸindiÄŸim özellikler dikkate alınarak turizm etkinlikleri organize edilebilir. BilindiÄŸi gibi ülkemizi güneyi ve batısı ‘Mavi yolculuk’ adı altında “Koy turları” düzenlenir; bizde de niçin; ‘YeÅŸil yolculuk’ adı altında “Köy turları” düzenlenmesin. Tarihi ve coÄŸrafi doÄŸa zenginliÄŸiyle dolu köylerimize, yayla turları benzeri turlar düzenlenebilir. ÖrneÄŸin derelerimizde yasak olmadığı süreçlerde alabalık avcılığı, derelerde yüzme ve amatör rafting etkinlikleri yapılabilir:  Köylerin kendilerine özgü mutfakları ve el sanatları gezginlere sunulabilir ve de yaÄŸmur turizmi geliÅŸtirilebilir.
           Bir diÄŸer önerim ulaşım projeleri konusundaki seçenek projem. Bugün köylerimize asfalt yollarla ulaşılır oldu; fakat ömürleri az. Ä°klim koÅŸulları nedeniyle ömrü az olan bu yolların yerine beton yollar uygulamasına geçilebilir. Zaman-zaman uygulanınca, asfalt yolların yanında daha uzun ömürlü olması nedeniyle daha ekonomik olduÄŸunu gözlemledik..  Ülkemiz özelinde beton Yol’un önemli avantajı maliyet unsurundan gelmektedir…Her iki yol yapım sürecinin en önemli olgusu ‘Tesis’ tir. Yani beton  ve asfalt karışım tesisler. Biz buna mühendislikte; Ä°ngilizce’de yeteri oranda malzeme üreten santral anlamında “Plentler” diyoruz. Beton Yol plenteri, diÄŸerine oranla daha basit olduÄŸu için, ucuz ve geniÅŸ hacimlidir. Yerli üretimleri de piyasa da kabul görmektedir. Beton karışımının, bitümlü sıcak karışım üretiminden daha kolay olması nedeniyle kalitenin yakalanması da o oranda kolaydır. Bu da beraberinde emek, zaman ve maliyet avantajlarını getirmektedir.

Beton Yol’un böylesi özellikleri olmasaydı; ABD 100 yıl, AB 75 yıldır bu projeyi uygulamazdı. Bizde ise,kapatılan Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÄŸü zamanında çok az köy yollarında beton yol uygulamasına geçildi. Nedendir bilinmez sonradan da es geçildi. DoÄŸu Karadeniz gibi iklim koÅŸullarında bile o “beton yol”’lar yıllardır hizmet veriyor. Fakat onunla ayni zamanda yapılan asfalt yollar birkaç kez yenilendi..Özellikle Artvin coÄŸrafyasının köy ulaşım projelerinin vazgeçilmezi beton yol olmalıdır. Çünkü ekipman ve malzeme kolaylığı bu yörenin engebeli topografik yapısında yol yapımı büyük ivme kazanır...

Ulaşım baÄŸlamında bir diÄŸer proje  önerim; “Sarp sınır kapısından, Samsuna dek demiryolu. ” Sahil yolu için meslek odaları olarak; kıyılarımızda binlerce yılda oluÅŸmuÅŸ koyları ve falezleri yok etmemek için; içerden kuÅŸaklama karayolu ile bu yola koÅŸut demiryolu ulaşım seçeneÄŸi önerdik. Özellikle yüklenici firmalar maliyeti yüksek diye itiraz ettiler. O güzelim koylar ve falezler taÅŸ ile dolduruldu. Bugün, sahil kıyısında soluklandığınız yerler, sahilden o kadar uzak ki; denizin o muhteÅŸem dalga seslerini duyamıyorsunuz. Denizin sesini, doÄŸanın bedenini yok ettileR.          

Konumuza dönersek; elbette ki, böylesi bir ulaşımın yaÅŸama geçirilmesi sahil kentlerimize büyük yararlılıklar getireceÄŸi bir gerçek. Bir de ulaşım hinterlandı’nın doÄŸaya ve doÄŸana zarar vermeyecek boyutlara getirildiÄŸini ve Batum havaalanı benzeri bir havaalanının Artvin sınırları içinde inÅŸa edildiÄŸini düÅŸünün-ki Arhavi’nin kuzey batı coÄŸrafyası buna çok uygun-; salt geleneksel ticareti beslemez, aynı zamanda “ maviye ve yeÅŸile yolculuk” turlarıyla turizmi besler. 

- Åžu anda Artvin, yoÄŸun biçimde doÄŸal, ekonomik ve sosyal deÄŸiÅŸime uÄŸrayan yörelerin başında geliyor. Her deÄŸiÅŸimin, yöre halkı için olumlu sonuçlar doÄŸurması beklenirken, Artvin’de yapısal sorunlara neden olacağı öngörülüyor. Bu konuda görüÅŸleriniz nelerdir?

 DeÄŸiÅŸimi, olumlu-olumsuz fayda, boyutunda deÄŸerlendirmemiz gerekir. EÄŸer demografik deÄŸiÅŸimi durdurabiliyorsa; dahası sorunuzdaki yapısal deÄŸiÅŸiklikler; Artvin’imizi göç veren kent olmaktan kurtarabiliyorsa, olumlu çizgide deÄŸiÅŸtirme ÅŸansının yakalanabileceÄŸini söyleyebilir.  Fakat bu iÅŸin kocaman bir fakaaat’ı var. ÖrneÄŸin,  devasa barajlar ekonomik ve sosyal deÄŸiÅŸimi olumlaÅŸtırabilir, bir nebze istihdam sorununu çözebilir, hatta; kısmi iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi yanında otantik doÄŸal görünümüne farklılıklar getirerebilir. Ä°ki devasa gölün arasında bir Artvin yapay coÄŸrafyasının oluÅŸumu gibi. Bu olumluluÄŸun yaÅŸanabilmesi için su tutucu HES projelerinin yapılabilirlik/fizibil ve ÇED raporlarının ciddiyetle ele alınması gerekir. Ekolojik dengenin ve tarihsel dokunun korunması için. Aksi takdirde Yusufeli Barajı ile kendini gösteren doÄŸa ve tarihi cinnet yaÅŸanır. Bunun önüne geçmemiz gerekir. DeÄŸerlerimizi paraya yüklersek; deÄŸerimiz kalmaz. Kentimizi kurtarıyoruz yalanıyla kendimizi yok ettirmemeliyiz. Bunun içinde doÄŸa duyarlısı eylemleri desteklemeliyiz.
          Dereler üstündeki HES’ler ise ayrı bir cinnet. Bu projeler asla hiçbir alanda olumlu yapısal deÄŸiÅŸiklik yaratmaz, aksine olumsuzlaÅŸtırır ve sorunuzda vurguladığınız gibi yapısal sorunlar yaratabilir. Her yörenin kendine özgü bir zenginliÄŸi var. Ä°limizin zenginliÄŸi ise doÄŸası.

-Kırık arazisi nedeniyle HES’lerin yapımına uygun Artvin’de uygulamaya konan elektrik santraları hakkında ne düÅŸünüyorsunuz? Bir teknik adam olarak, hem elektrik üretilmesi, hem de doÄŸanın tahrip edilmemesi, halkın sıkıntıya sokulmaması için sizce nelere dikkat edilmeli? 
          -Kırık arazi yapısı, HES için uygun olmasına uygun. Fakat doÄŸayı ve doÄŸanı zor duruma düÅŸürmeyecek projeler sürecini iÅŸletmek zorundayız. Kendimizi ve kentimizi bundan soyutlayamayız. ÖrneÄŸin, önceki sorunuzda deÄŸindiÄŸim gibi Yusufeli Baraj projesi böylesi bir duyarsızlığının yatırımı. Binlerce yıllık bir kültür platformu yerleÅŸkesi, baraj platformuna dönüÅŸtürülüyor ..
 Barajların Artvin’in coÄŸrafyasın deÄŸil ama iklimini deÄŸiÅŸtirecek devasa projeler olduÄŸunu kim yadsıyabilir ki, fakat Artvin’e getirdiÄŸi ve götürdüÄŸünü tartışabiliriz…tartışmalıydık..

 Ä°lle de HES’leri anlatmalıydık. Özellikle  enerji üretim gücü çok fazla su tutucu HES’leri, yani barajları ve enerji üretim gücü çok düÅŸük, o güzelim doÄŸanın gümüÅŸi çizgileri derelerimiz üzerindeki tünel sistemli HES’leri. Su tutucu HES’le (Barajlar) için deÄŸil, en azından bunlar için “HES’ler kimleri besler?” sorusu sormalıydık. Derelerimizin yok ediliÅŸi karşısında örgütlediÄŸimiz çevre duyarlısı oluÅŸumları iyi anlatmalıydık 

 Dereler üzerindeki HES’ler siyasi ve ekonomik ranta endekslendi. Bunu anlamak ve iyi anlatmak için, Çoruh üzerinde kurulacak Artvin’imizi adeta; “Barajlar ÅŸehri”ne dönüÅŸtürecek  Projelerin üreteceÄŸi enerji toplamına bir göz atalım:
 “Muratlı (normal su kotunda göl alanı 4,1 km2 Enerji ( 115 MW , 444 GWh / yıl),  Deriner. 26,4 km2 Enerji (670 MW, 2118 GWh / yıl ), Borçka(10,84 km2 Enerji (300 MW, 1039 GWh / yıl )  , Artvin(Enerji (332 MW, 1 026 GWh / yıl )  ve sorunlu Yusufeli(Enerji (540 MW, 1 705 GWh / yıl ).
           Böylesi devasa enerji üretecek projeler yaÅŸama geçmiÅŸken; neden Artvin dereleri için HES’ler? Ä°nsanın aklına “Artvin’deki HES’ler kimleri besler?” sorusu gelmiyor deÄŸil. Bu iÅŸin adeta ticareti yapılıyor. Olgunun ticari borsa mantığında iÅŸletildiÄŸinin somut kanıtı; HES ÅŸirketlerinin pıtrak gibi türemesi. Cebine 300/400 bin TL koyan ve de bir siyasi iktidar erkini inandıran HES ÅŸirketini kuruyor -ki bunlar, yüklenici firma olarak makine- ekipman ve  deneyim yoksulu kurumsallaÅŸmamış ÅŸirketlerdir. Asla güçlü ÅŸirketlerle karşılaÅŸtırılamazlar. EÄŸer bu güçlü ÅŸirketler iÅŸin içinde olsa, HES’lerin doÄŸaya ve doÄŸana zarar vermeyecek bir projelendirme süreciyle iyileÅŸtirilebileceÄŸini söylemek olasıdır. 
           Böylesi ÅŸirketler için ilanlar çıkıyor gazetelerde.  ÖrneÄŸin; “Ä°vedik Organize sanayi bölgesi HES ÅŸirketi devir alınacaktır. Üretim lisansı almış, su kullanım hakkı anlaÅŸması yapılmış veya fizibilitesi onaylanmış veya tamamlanmış 25 MW kurulu güce sahip: HES firmaları aranmaktadır-Teknik deÄŸer bilgilerin, iletiÅŸim bilgilerini ve fiyat bilgilerini, aÅŸağıda belirtilen faks ve e-mail adresine ulaÅŸtırınız. Not: Åžirket ortaklığı yapılabilir” gibi..   Bu söylediklerim savımı doÄŸrulamıyor mu?
           - Artvin’in dinamik güçlerinin, son dönemde ortaya çıkan bu deÄŸiÅŸimi iyi algıladıklarını, bilinçli tavır koyduklarını, tutarlı ve mantıklı bir direniÅŸ gösterdiklerini düÅŸünüyor musunuz? Bu konuda bir vurdumduymazlık, duyarsızlık, eksiklik varsa bu nasıl giderilebilir?
           -Artvin’in dinamik güçleri; örneÄŸin kentini ve kendini düÅŸünen; salt ülke geneli için deÄŸil, evrensel baÄŸlamdaki duyarlılıklar adına bilinçli tavır koyabilen doÄŸaseverler yok deÄŸil, fakat böylesi doÄŸa saldırganlıklarını kırmada yetersiz kalınıyor. Hepimiz bu süreçleri yaÅŸadık ve gördük. En somut örneÄŸi; Yusufeli baraj konusundaki örgütlü duruÅŸun yetersiz bırakılmasıdır.
 Bu konudaki vurdumduymazlığın, duyarsızlığın ve siyasi erkin neden olduÄŸu duyarlılıklardaki içsel eksikliklerin giderilmesi için kararlı mücadelelerden ödün vermemeliyiz. Özellikle “kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” mantığını kırmamız gerekir. Bunun yarattığı edilgen grupların, bilinçli dönüÅŸümleri saÄŸlanmalıdır.
           Ekoçevre duyarlılığı konusundaki kararlı ve keskin, ödün vermez yapımızı korumalıyız. Sivilken savunduÄŸumuzu TBMM’ine girdiÄŸimizde de savunmalıyız. Meslek odasında çevre devrimciliÄŸi yapıp, sonrasında çevreyi yok eden kuruluÅŸlara danışmanlık yapmamalıyız. Dinamik güçten kastınız çevre duyarlısı, doÄŸa dostu hükümet dışı kuruluÅŸ olan NGO’lar, yani STO’leri ise, bunların kararlı duruÅŸunu takdir ediyor ve onaylıyorum. Papart konusundaki çevre duyarlılıkları, buna en son somut örnektir.
          Çevre duyarlılığı konusunda bazılarımız ‘duyarsızlık-duyarlılık’ gelgitleri arasında çeliÅŸkiye düÅŸmediÄŸimizi yadsıyamayız.
 BilindiÄŸi gibi teÅŸvik alan illerden 29'unun ekonomisi daha da geriye gitti.  Bunların başında Artvin’imiz gelmektedir.
 Hükümet, iller arasındaki kalkınmışlık farkını en aza indirmek için 2004 yılında 29 ili kapsayacak ÅŸekilde 'Yatırımı TeÅŸvik Yasası' çıkardı. Bir yıl sonra ise yasanın kapsamı geniÅŸletilerek teÅŸvikli il sayısı 49'a ulaÅŸtı. Yasayla birlikte yatırımcıya bedava arsa, enerji ve vergi indirimi saÄŸlandı. Yasa ile birlikte batı illerine yatırımcı yaÄŸdı, ancak DoÄŸu illerinin kapısını çalan olmadı. 
          TeÅŸvik kapsamındaki illerden Artvinimiz  ekonomisi geriye giden illerin başında geliyor. Yasa kapsamında kente sadece bir firma yatırımda bulunmuÅŸ. "TeÅŸvik bizi deÄŸil, batı illerini mutlu ediyor." diyen Artvin Ticaret ve Sanayi Odası BaÅŸkanı Kurtul Özel, "Bu teÅŸvik sisteminde bizim diÄŸer illerle rekabet edebilmemiz mümkün deÄŸil. Bölgesel ve sektörel bazda teÅŸvik istiyoruz. Enerji indirimi, bedava arsa vermek iÅŸi çözmüyor. Bu herkese verildiÄŸinden yatırımcı bizi tercih etmiyor. Gelse de pazarlara çok uzağız, bir kaç il birleÅŸtirilip ortak ürünlere teÅŸvikler saÄŸlanmalı." Åžeklindeki yakınmasında o kadar haklı ki..
          Isparta S.Demirel Üni. (SDÜ) Ä°ktisat Fak.ÖÄŸretim Üyesi Doç.Dr.Murat Dulupçu'nun yaptığı araÅŸtırmaya göre; teÅŸvikli iller arasında en çok gerileyen yüzde 93,4 ile Artvin. Artvin'in kiÅŸi başına düÅŸen teÅŸvik miktarı 1999-2002 döneminde 4 bin YTL iken, bu oran son 4 yılda ortalama 281 YTL'ye kadar düÅŸtü. Åžimdiki seyrinin daha aÅŸağılarda olduÄŸunu düÅŸünüyorum...

 Durum bu iken Artvin yatırımlarını eleÅŸtirmek mantık dışı olsa gerek. Fakaaaat; rüzgâr ve güneÅŸ tarlaları elektrik yükü ile atıl bekletilirken, doÄŸaya saldırmayı kabul edemiyorum. Evet; Türk ÅŸirketleri yenilenebilir enerji kaynaklarının peÅŸinde savaÅŸ verirken ve de deniz dalgasından elektrik, boÄŸaz akıntısından elektrik, güneÅŸ ve rüzgâr tarlalarından elektrik üretme projeleri yaÅŸama geçirirken nedir bu cennetin izdüÅŸümü yerlerimize yönelik cinnet?  DüÅŸük elektrik üretimi için bu dünya cenneti vadiler, çıkar cinneti ile yok edilmemeli.
 Öylesi bir süreç iÅŸletilmiÅŸ ki;  UNESCO tarafından Türkiye’nin ilk biyosfer rezervi olarak koruma altına alınan Camili’nin (Macahel) deresi bile satılmış ve üzerinde de HES inÅŸaatı baÅŸlatılmış. Yalnızca Artvin dereleri üzerinde 105 HES’in ihale edildiÄŸi savlarına nasıl bir duruÅŸ sergileyeceÄŸiz?

 Papart için gösterilen duruÅŸu sergileyeceÄŸiz:  ÅžavÅŸat’taki Papart Vadisi üzerindeki dereye 3 ayrı HES izni verildi. Çiçeklerin ve kelebeklerin yarattığı renk cümbüÅŸünün yaÅŸandığı Papart Vadisi, yaÄŸmur ormanları niteliÄŸinde olduÄŸu için koruma altında idi... 
           Rize Ä°dare Mahkemesi, Aralık 2008’de  Papart Vadisi’nde yapılacak HES projelerinin iptali için açılan davada ‘yürütmeyi durdurma’ kararı verdi. Enerji üretme amaçlı barajlara ve HES’lere evet, fakat doÄŸanın kan damarları dereleri kurutacak HES’lere hayır! Çünkü Artvin’deki HES’ler birilerini besler izlenimi veriyor..
           Kafkas, Karadeniz ve Anadolu kültürünü kaynaÅŸtıran Artvin’in doÄŸasına  salt barajlar, dahası HES’ler zarar vermedi! Özellikle madencilik giriÅŸimlerinin Artvin’imiz nasıl benzetmeye çalıştığını hepimiz yakınarak izledik. 
Biliyorsunuz; Halita Milli Parkı içerisinde bulunan ve Artvin'in bin 700 rakımlı Cerattepe mevkisinde yaklaşık 15 yıldır sürdürülen maden arama çalışmaları, iÅŸletmeci Kanadalı Ä°nmet Mining firmanın bölgeyi terk etmesi ile son buldu. 
 Rize Bölge Ä°dare Mahkemesi’nin bölgede maden arama çalışmalarını sürdüren Artvin Bakır ve Maden Ä°ÅŸletmesi, çevrecilerin açtığı davalar sonucu ruhsatının iptal edilmesi üzerine bölgedeki ekipmanlarını toplayarak Artvin’den ayrıldı ayrılmasına da  ardından ‘bölgede yaÅŸanan çevre katliamının hesabını kim verecek’ tartışmaları da baÅŸladı. 
           Artvin’in bin 700 metre rakımlı Cerattepe bölgesinde yaklaşık 2 bin hektarlık bir alan üzerinde yapılması planlanan ve 17 hektarlık bir alanda sürdürülen altın ve maden arama çalışmaları sırasında bu güne kadar 2 binin üzerinde aÄŸaç kesildi. Bölgedeki su seviyelerinin ölçülmesi amacıyla 30 ve 70 metre derinliÄŸinde 5 adet lokasyon, yani yer belirleme, 10 adette normal kuyu ve bir de 100 metrelik bir galeri açıldı. Çalışmalarda, bölgenin 100-120 metre altına inilerek, buradan da 700-900 metrelik galerilerle bölgedeki maden rezervlerine ulaşılması planlanıyordu...
            Artvinli doÄŸanın dostudur. Uygar ve yüreklidir. Yüreklidir çünkü o salt doÄŸa için savaÅŸ vermez, insan içinde direnir.
           -Birçok dezavantajlarına karşın, Artvin’in sınır kenti olması nedeniyle de bazı avantajları da var. Türki devletlerine açılan kapıda bulunması nedeniyle, sınır ticareti açısından ilimizin konumunu kısaca deÄŸerlendirir misiniz?
           -Sınır kentleri içinde en avantajlısıyız. Bu avantajımızı iyi kullanamadık. Örgütlü-sistemli disipliner bir yapılanma ile süreç yerel ve ulusal gelir kaynağına dönüÅŸtürülebilirdi. Bugün rutin transit geçiÅŸlerin yapıldığı iÅŸleve indirgendi dersem, olguyu abartmamış olurum. Ä°nanın avantajı NataÅŸa öykülerine indirgenerek dezavantaja dönüÅŸtürüldü. Bir baÄŸlamda ‘Sınır Ticareti’ sinir ticaretine dönüÅŸerek aileleri parçalama noktasına taşıdı. Kısacası; bavul ticareti farklı kulvarlara taşındı.
 Bu konumu; Türki Cumhuriyetleriyle ulusötesi  ticari iliÅŸkiler konumuna getirmek için projeler üretmeliyiz..
 Emniyet Genel MüdürlüÄŸü'nün Narkotik haritasına göre; Türk TIR'ları Sarp Kapısı'nı kullanarak Gürcistan ve Azerbaycan üzerinden Türkmenistan'a, daha sonra, Kazakistan ve Kırgızistan yoluyla Afganistan'a kadar iniyor ve. UyuÅŸturucu yüklü kamyonlar yine aynı rotayı izleyerek Sarp Kapısı'ndan giriÅŸ yaparak, Trabzon Limanı'ndan Balkanlara geçiyormuÅŸ. Yine; Türkiye üstünden geçen uyuÅŸturucunun deÄŸeri MÄ°T eski Terör Daire BaÅŸkanı Mehmet Eymür'ün tahminine göre 15-20 milyar doları buluyormuÅŸ. Orta Asya-Türkiye-Balkan hattı, bu kirli ticaretten giderek daha fazla pay aldığı da savlamalar arasında. Böylesi kirli yol haritası, neden temiz ekonomik yol haritasına dönüÅŸtürülmesin ki. Özellikle vurgulamaya çalıştığım Sarp-Samsun demiryolunun yapılarak limanlarımızın Anadolu, Balkanlar ve  Orta Asya'ya, Türki Cumhuriyetlere baÄŸlanmasıyla böylesi bir projeler süreci baÅŸlatılamaz mı? Yani postmodern tarihi  ipek yolu süreci. Bu sürecin ürünlerin pazarlanmasında ve ekonominin yerel-ulusal bazda canlanmasında bir ivme olduÄŸunu kim yadsıyabilir ki?

-Yurt genelinde sayıları yüzü bulan Artvin vakıf ve derneklerinin genel bir deÄŸerlendirmesini yapar mısınız? Sivil toplum örgütleri arasındaki diyalogu, ortak tavırlar geliÅŸtirme olgusunu, yöresel heyecanı arttırma çabalarını yeterli buluyor musunuz?
         -Heyecanlar farklı anlayışlarda ve farklı platformlarda kendini gösterse de; özündeki amaç ‘Artvin’imizin’ çıkarları için örtüÅŸebiliyor ise, fazla söyleyecek bir ÅŸeyiniz olmaz. ÖrtüÅŸmediÄŸini gözlemliyoruz. Bunun için, öncelikle STO’lerdeki popülist ve de siyasi ranta yönelik duruÅŸlardan kendimizi soyutlamak zorundayız. Ä°l ölçeÄŸinde geniÅŸ bir dayanışma profili çizmek zorundayız. Böylesi bir örgütlü dayanışmayı yaÅŸama geçirmeliyiz. Dikkat ederseniz; salt il bazında deÄŸil yakın iller bazında ortak örgütlenmelere gidilebiliyor. ÖrneÄŸin; Kars-Ardahan-IÄŸdır Dernekler Federasyonu gibi. Üzülerek belirteyim ki; biz bırakın ilçe dernekleri ve vakıflarını; Artvin DerneÄŸi ve bu platformda kurulan vakfımızı birlikte çalışma ortamına taşıyıp, yöresel coÅŸkuya tavan yaptıramadık, yani istenen çizgiye çekemedik.
         Süreç içinde de Dernek ve Vakıf arasında tartışmalar ve ilgisiz çekiÅŸmeler baÅŸladı. Aydın aÄŸabey ile vakfın ilk yönetiminde yer aldım, sonrasında da. Vakıf mekansal kolaylığa sahip olamadığı için etkinlikler ses getirici olamıyordu. Öyle ki; zaman-zaman etkinliklerimizin de çakıştığı olabiliyordu. Olgu biraz popülizm ve siyasi rant sarmalında iÅŸlemeye baÅŸladı. Bu da Artvinlileri rahatsız eden bir durum yarattı...Atabarı dergisini yayın hayatına soktuk. ÇeÅŸitli etkinliklerde bulunduk. En önemlisi “Artvin Evi” projesini yaÅŸama geçirmek için protokol imzalandı. Ben, Aydın aÄŸabey, Ahmet Vehbi Melek yönetimden ayrıldık. Sözü fazla uzatmayayım bu günlere gelindi. Aydın aÄŸabey ile tekrar yönetimdeyim...
          “Artvin Evi’ni yaÅŸama geçirmenin onurunu taşıyoruz” gibi popülist söylem içine girmek istemem, çünkü bu onur tüm Artvinlilerin, hepimizin... Dayanışmanın ve ortak eylemselliklerin ürünü. Elbette ki birilerimizin katkısı çok büyük, fakat biz böylesi devasa projenin bir kiÅŸi ile deÄŸil Artvinlilerle anılmasından yanayız...
          Bu konuda ÅŸunları yazmışım: “Artvin Evi” kültür projesinin en önemli evresi baÅŸarı ile tamamlandı. BaÅŸarı, bir ortak istemin ve düÅŸüncenin ürünüdür. Bu projenin harcı asla bitmez ve bu yapı da paydos olmaz. Çünkü yapının harcı; tabanda ve tavanda var olan Artvinlidir. Kısacası; Artvinli sosyal ve kültürel oluÅŸumlardaki baÄŸlayıcı iÅŸlevi ile yapıcıdır. Bundandır ki, böylesi bir baÅŸarı yakalandı. Birilerine göre baÅŸarı sürecini, popülist söylem olan ‘ birkaç iyi insan’ iÅŸletmedi, tüm Artvinliler iÅŸletti. Çünkü tüm Artvinliler iyidir. Bu nedenle, vakıf yetkilileri olarak bu projenin yaÅŸama geçmesindeki baÅŸarıyı asla kendimize mal etmedik. Hiçbir söylememizde böylesi bir mesajda bulunmadık. Aksine; yıllardır düÅŸlere konuÅŸlanmış bir ortak düÅŸüncenin ürünü olduÄŸunu vurguladık. Yani her duyarlı Artvinlinin yüreÄŸinde varlığını koruyan proje olduÄŸunu.. Hep ÅŸunu söyledik: “Ä°l, ilçe derneklerinin, Artvin Kalkınma ve EÄŸitim Vakfının, Artvin sevdalısı ve duyarlısı kimliklerin katkılarıyla yaÅŸam buldu bu proje. ”Asla birileri gibi “bu bizim projemizdir “ demedik. DemeyeceÄŸiz de. Bu proje Artvinlilerindir… Artvinlilerin ve Artvin dostlarının baÅŸarısıdır.”

Nuri Kemal Demirel, Aydın KarasüleymanoÄŸlu, Tüncay Özaslan, TuÄŸrul Balaban, Cemil Vural, Hasan PalaÅŸoÄŸlu, Muhittin Aliz, RaÅŸit OsmançavuÅŸoÄŸlu, Bedirhan Elçin, Kemal Ocak, Cengiz Dede, Åževket ÇorbacıoÄŸlu; yönetim olarak bu iÅŸin salt neferleriyiz. Çankaya Dikmen-Hatçeana noktasında; dahası Atatürk’ün Ankara’ya ilk adımını attığı yerde temeli atılan “Artvin Evi” hemÅŸehrilerimizin dayanışma boyutundaki katkılarıyla güç kazandı. Milletvekillerimiz Ertekin Çolak ve Metin ArifaÄŸaoÄŸlu’nun ve maddi-manevi katkılarıyla Yüksel ÇorbacıoÄŸlu'nun performanslarıyla beslendi; iÅŸadamlarımız; Mehmet Nazıf Günal, Ä°smet Acar, Adnan ÇeltikçioÄŸlu, Ä°lhan AdiloÄŸlu ve Artvinli ÅŸirketler; Pi Makine, Polat beton destekleriyle yükseldi. Sayın Yılmaz AteÅŸ’i ve özellikle önceki Çankaya Belediye BaÅŸkanımız Prof.Dr.Muzaffer Eryılmaz’ın bu iÅŸe start verdiklerini kim yadsıyabilir ki? Salt maddi destekle yetinmeyip her zaman yanımızda olan, önerilerde bulunan, inÅŸaat süresinde bilgi alan Sn.Ä°smet Acar’ı unutmamız mümkün deÄŸildir.
        Ä°ÅŸte bu süreçtir sizin sorunuzdaki “ortak tavırlar geliÅŸtirme olgusunu, yöresel heyecanı arttırma” süreci. Böylesi bir süreci iÅŸleterek; geleneksel karadeniz mimarisinin örnek projesi “Artvin Evi”’ni yaÅŸama geçirdiÄŸimiz için gururluyuz, yönetim ve  tüm Artvinliler olarak...Bunun öyküsünü “Artvin Kültür Evi dergisi”’ ilk sayısında detaylı bir ÅŸekilde anlattık.. 
         -DeÄŸiÅŸik boyutlarda, deÄŸiÅŸik yerlerde, deÄŸiÅŸik zamanlarda çıkan gazete ve dergilerimiz var. Artvin basını diye bunların tümünü aynı potada harmanlarsak, nasıl bir deÄŸerlendirme yapabiliriz? Basınımızın aydınlatıcı, uyarıcı, bilgilendirici, yöremize ilgiyi arttırıcı, temel sorunlara çözüm bulucu, yeni projeler üretici çabaları sizce yeterli midir? Yeterli deÄŸilse, basınımızı iÅŸlevini gereÄŸiyle yapar duruma nasıl getirebiliriz?

 -Günümüzde yazılı ve görsel basın siyasi ve ekonomik rant çıkarsallığına endekslenmiÅŸ gibi. Ulusal bazdaki bu resmi, yerel bazda da gözlemliyoruz.  Sorunuzdaki; “yerel basınımızın çabaları sizce yeterli midir? Yeterli deÄŸilse, basınımızı iÅŸlevini gereÄŸiyle yapar duruma nasıl getirebiliriz”in yanıtı, baÅŸta dediÄŸiniz gibi aynı potada harmanlamamız gerekir. Bu da yerel basını projelerinizle inandırmaktan geçer. Özellikle Aydın KarasüleymanoÄŸlu’nun bu konudaki deÄŸerlendirmeleri bütününde, yerel basını ortak noktada buluÅŸturabiliriz. Özdeki amaç “Artvin”’imiz için pragmatik süreci iÅŸletebilmektir. Adımızı deÄŸil düÅŸüncelerimizi yazdırmak ilkemiz olmalı ki; karşı taraf popülizm veya bireysel tanıtım amacı sezinlemesin yaklaşımlarınızda..
 Örgütsel tanıtımınızın aracı özgün yayınınızdır. Bunu temel aldık Artvin gönüllüleri olarak. Bu nedenle Vakıf bünyesinde Atabarı dergisini çıkardık; fakat nedense Vakfın bu yayınını dernek, nezaketen bile kimseye danışmadan “Yeni x Seyahat” gibi “Bizim Atabarı” adı altında yayınlamaya baÅŸladı. Bu; iliÅŸkiler ve de dayanışma bütünündeki ortak çalışmaları bireyselliÄŸe ve popülizme indirgeyen bir kolaycılıktı. Böylesi duruÅŸları doÄŸru kabul edemezsiniz.
          Artvinlinin temel becerisi taraf deÄŸil kalem tutmaktır. Sıradan bir Artvinlinin bile genlerinde var olan yazılı ve sözlü anlatım yeteneÄŸi vardır; ozandır, yazandır. Bu yeteneÄŸi yerel basınımızın çok iyi deÄŸerlendirmesi gerekir...
 Siz bu yaptığınız söyleÅŸiyle bu baÄŸlamda büyük katkı verdiÄŸinizi kim yadsıyabilir ki? Biraz abartı gözükse de; son olarak bir öneride bulunmak istiyorum: Artvin’imizde  “Ozanlar ve Yazanlar Festivali” düzenlenebilir. Ülkemizde ilk kez düzenlenecek böylesi bir sürecin sürekliliÄŸi; hem yerel, hem de ulusal boyutta  kültürel katkılar saÄŸlayacağını düÅŸünüyorum...

-Bizimle söyleÅŸtiÄŸiniz ve bazı konulardaki deÄŸiÅŸik görüÅŸlerinizi paylaÅŸtığınız için teÅŸekkür ediyoruz.

 


Bu makale 1637 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com