

İbrahim Altun…
Sevgili okurlar bizim insanımız çilelidir. Hüzünlü dertli günler yaÅŸamıştır. YerleÅŸkenin zorlu, dağınık ve büyük merkezlerden uzak yerlerde, kıyıda köÅŸede kalmış olmasının da getirdiÄŸi bir durumdur bu. Ancak hiç kuÅŸku yok yerleÅŸim olarak daha çok zorluklarla karşı karşıya kalanda hep Yusufelili hemÅŸerilerimiz olmuÅŸtur. Tarım olanakları daha kısıtlıdır. Geçimini topraktan saÄŸlayamayanlar gurbet gurbet gezmiÅŸtir. Usta olmayana ekmek yok misali her evden bir inÅŸaat ustası çıkmıştır.
Efendim Serhad Artvin gazetemizin bu günkü konuÄŸu yaÅŸadığı dönemin en beyefendi insanlarından birisi olmuÅŸ, azmi, çalışma temposu ve güçlü sezgileriyle toplumda itibar kazanmış, gerçek Atatürk sevgisini yüreÄŸinde hisseden bir insan. Bir kıymetli büyüÄŸümüz; İbrahim Altun…
1921 Yılında Yusufeli Çamlıca köyü (nusuncur) da dünyaya geldi. O yıllarda ilkokulu üç yıldı. Üç yıl okuyan ilkokul mezunu oluyordu. Okumak için Demirkente (Nizgevan) gidip geldi. ÇocukluÄŸunda köy iÅŸleri ile haşır neÅŸir oldu. AskerliÄŸini Van da 4 yıl yaptı. Teskeresini aldı memleketine döndü. Nusuncur muhtarı Osman Arslan’ın kızı ile evlendi. İki çocuÄŸu dünyaya geldi. Neziha AteÅŸ ve küçük ÅŸehrin gönlünde taht kurmuÅŸ bir isim oÄŸlu Necati Altun…
İbrahim Altun geçimini kazanmak için gurbete gidiyordu. AÄŸrı, Kars, DoÄŸubeyazıt, Erzurum, Sivas gibi yerlere gidiliyordu. İbrahim Altun o yıllarda kendini göstermeye baÅŸlamıştı. Önceden gider civar illerde iÅŸ baÄŸlantılarını kurar, arkasından köylüsü akın akın çalışmaya gelirdi. İlkbaharın ilk günlerinde yola çıkılır, ekim sonu gibi köye dönülürdü. En az 6 ay gurbette çalışılırdı. Döndüklerinde köyde tören yapılırdı. Hemen her evde etlik kesilirdi. Etlik kesimleri ÅŸenlik havası içinde geçerdi. Herkes kestiÄŸi ile övünürdü. Åžu kadar yağı çıktı, ÅŸu kadar eti geldi gibi hayvanlarını iddia ile beslerler, gururla anlatırlardı. İbrahim Altun güçlü sezgilerini kullanıyor, bu ÅŸekilde gurbete gidip çalışmanın sadece karın tokluÄŸundan öteye gidemeyeceÄŸini görüyordu. Kararını verdi 1962 yılında Artvin’e yerleÅŸti. Bu günkü Artvin lisesinin karşısında bir bakkal dükkânı açtı. Åžehrin en iÅŸlek yeri orasıydı. İşini deÄŸiÅŸtirdi ÅŸubenin altında küçük bir kitapçı dükkânı açtı. 1964 yılında kırtasiye iÅŸine girdi. İnÅŸaat iÅŸlerini yakından takip ediyordu. Yazları köylerde okul inÅŸaatları almaya baÅŸladı. Giderek iÅŸini geliÅŸtirdi. Karneli müteahhit olmuÅŸtu. Kendi döneminin önemli müteahhitleri arasına girdi. Bu iÅŸini sürdürürken dükkânını da açık tutuyordu. Kırtasiye dükkânını sinemanın olduÄŸu yere taşıdı. 1979 yılında bu iÅŸi devretti. Tamamı ile müteahhitliÄŸe baÅŸladı. O dönem ÅŸehirde önemli kamu binalarına imzasını attı. Adliye lojmanları, saÄŸlık meslek lisesini, Sivil savunma binasını, ÖÄŸretmen evi, Defterdarlık binasını yaptı. Ardanuç ve ÅžavÅŸat’ta da pek çok kamu binasının yapımını üstlendi. En yakın arkadaÅŸ çevresi; Rıza Yalçınkaya, Nuri Elçin, Halit ÇaloÄŸlu gibi isimlerdi. CHP Merkez ilçe örgütünde muhtelif zamanlarda görevler aldı. Toplumun öncü isimlerinden birisi haline geldi. Zengin bir sosyal yaÅŸamı vardı. Åžehrin her sorunuyla yakinen ilgi alaka gösteriyordu. Bürokraside yeri olan birisiydi.
Efendim İbrahim Altun’un yaÅŸam felsefesinde iki önemli unsur vardı. İlki dürüst olmak, diÄŸeri çok çalışmaktı. Gerçekten dürüst çalıştı. DürüstlüÄŸü ile marka oldu, çevresine güven verdi. Onun iÅŸinde çalışan iÅŸçisi rahat nefes alıyordu. Parasının bir banka kadar garantide olduÄŸunu biliyordu. İşçisinin alın terine saygı duydu. Hakkını fazlasıyla verdi. Yıllarca köylük yerden kalkıp gurbetin kahrını çekmiÅŸ, sıcak soÄŸuk demeden çalışmış birisi olarak iÅŸçisinin hakkını kısamazdı. Bunu hiçbir zaman düÅŸünmedi. Başı dik alnı açık yaÅŸadı. Çocukları, dostları, arkadaÅŸları ve küçük ÅŸehrin insanları İbrahim Altunla gurur duyup övündüler.
Efendim İbrahim Altun gerçek manada Atatürk hayranıydı. Büyük Atatürk’ün ülkemize yaptığı hizmetleri en iyi bilen, idrak eden insanlardan birisiydi. Bu konuda farklı düÅŸüncelere asla taviz vermedi. DürüstlüÄŸünden ve Atatürk hayranlığından ödün vermeden yaÅŸadı. İnançlıydı, namazını kılıyor, dinin gereÄŸini dosdoÄŸru yerine getiriyordu. İbadetini Yüce Allah’la kendisi arasında kutsal bir baÄŸ gibi gördü, çıkarları için kullanmadı. GösteriÅŸ için ibadet yapmadı. Çok bakımlı ve özenli birisiydi. Temiz ve güzel giyiniyordu. Geç saatlere kadar çalışan iÅŸçisinin yanından ayrılmaz, bir baba edasıyla onların her türlü sorunları ile yakından ilgilenirdi. Merhametini, acıma duygusunu, yardım severliÄŸini uluorta göstermezdi. DoÄŸru bildiÄŸinden hiç taviz vermedi. Bir gün İstanbul’dan mal aldığı tüccar eÅŸi ile birlikte bizim İbrahim Altun’un ziyaretine Artvin’e geldi. Onu evinde misafir ederek çok güzel karşıladı. Bir kaç gün sonra sohbet dönüp dolaşıp Atatürk’e geldi. İstanbullu tüccar rahatsız oldu geliÅŸigüzel ÅŸeyler söyledi. İbrahim Altun hiç tereddüt etmeden aÄŸzının payını verdi. Tüccar eÅŸini alıp uzaklaÅŸmak zorunda kaldı. Ve İbrahim Altun o tüccardan alış veriÅŸini kesecek bir daha mal almayacaktır.
Efendim küçük ÅŸehrin en saygın insanlarından birisi, yüz akımız, onurumuz İbrahim Altun’a Yüce Allahtan rahmet diliyoruz. Nurlar içinde yatsın. Makamı cennet olsun. Sokak Manzaraları isimli köÅŸemizden ailesine kucak dolusu selamlar gönderiyoruz…
Sevgi ile kalın.
Bu makale 591 kez okundu.
| 13.12.2025 | Ziyaretçi |
| Online | 46 |
| Bugün | 6934 |
| Toplam | 25180200 |