Ömer YERLİKAYA
İnsanlık halleri?
22.02.2019

Ä°nsanlık halleri…             

Zaman zaman hastanelere gidip hastalarımızı ziyaret ediyorum. Ve onların durumumu görüp o hastalarla her sohbetimizin ne denli anlamlı olduÄŸunu saÄŸlığımızın kıymetinin ne denli önemli olduÄŸunu bir kez daha görebiliyorum. Ancak insan hasta olmadan saÄŸlığın kıymetini tam olarak idrak edemiyor. Hastalanınca bunu daha iyi anlıyor ama üç beÅŸ gün sonra iyileÅŸince de yeniden unutuyor. Tek düÅŸüncesi bir ÅŸey olmaz saplantısıdır. SaÄŸlıklı iken hasta hanelere gidip kan ölçümlerimizi yaptırmamız bir takım testlere girmemiz neredeyse yok gibi. Yani böyle bir alışkanlığımız yok denecek kadar az. Ä°yiyim, hiç bir tarafım aÄŸrımıyor durup dururken hastaneye niçin gideyim? DüÅŸüncesi hep öne çıkıyor. Oysa hastalandıktan sonra iÅŸler daha da zora giriyor. Geç kalınmış oluyor, hastalık sinsice ilerlemiÅŸ oluyor ve doktorun müdahalesi yetersiz kalıyor. Bütün mesele erken teÅŸhiste olacak! Hasta zamanında gidebilseydi hastalığın henüz baÅŸlangıcında tedavi imkânı daha güçlü olacaktı.

Hastaneleri niçin sevmiyoruz? Bizim hastanelerimiz çok kalabalık, ne zaman giderseniz gidiniz insan kaynıyor. Koridorlarda tıkış tıkışsınız, sıra bekliyorsunuz. DiÄŸerinin nefesini ensenizde hissediyorsunuz. O bekleme anlarında iyi insan bile hastalanıyor. Peki ya doktora ne demeli? Allah kolaylık versin önce bunu söylemek gerekir. Her gün yüz civarında hasta! Hepsinin sorunu farklı ve hepsi iyileÅŸmek için doktorun gözünün içine bakıyor. Doktorlarımız tabii ki iyi niyetle çalışıyor. EmeÄŸini, çabasını ortaya koyuyor. Ancak ÅŸu da var ki pek çoÄŸu henüz yeterli deneyime ve kıvama sahip deÄŸiller. Yanlış teÅŸhis koyabiliyor yanlış müdahalelerde bulunabiliyorlar. Hastaya müdahale ediyor ancak hasta eskisinden daha kötü duruma düÅŸüyor. Sonrası belli apar topar il dışına sevki yapılıyor. GittiÄŸiniz yerde aynı durumda. Orası da çok kalabalık ancak ÅŸu var daha yüksek daha tecrübeli akademik unvanlı hocalar var. Ve konularında gerçekten çok yeterliler. TeÅŸhis ve tanı hatasını hemen hiç yapmıyorlar gibi… Bu bakımdan büyük hastaneler daha ÅŸanslı gibi gözüküyor.

Günümüzde hastanelerde sıklıkla enfeksiyon sıkıntısı öne çıkıyor. Hasta hastanede yatıyor enfeksiyon kapıyor, biyopsi yapılıyor enfeksiyon kapıyor. Parça alınıyor enfeksiyon kapıyor. Ne müdahale ediliyorsa pek çoÄŸunda yoÄŸun enfeksiyon gözleniyor. Ä°drar kültürüne bakılıyor yoÄŸun enfeksiyon var; yüz elli binin üzerinde mikrop kolonisi adeta yuva yapmış. Kan tahlillerine bakılıyor kanda yoÄŸun enfeksiyon saptanıyor. Ä°yi de bu hastalar nereden kapıyor bunu? Enfeksiyon çok önemli tedavi edilmeden doktorun adeta eli kolu baÄŸlı kalıyor. Enfeksiyon giderilmeden hiç bir müdahalede bulunamıyor. Bir hastanın en az on gün yatması gerekiyor. Ä°laçlı serumlarla iç organları adeta yıkanıyor. Her gün kan idrar örnekleri alınıyor, kontrolleri yapılıyor. Tabii ki hasta insanın direnci zayıf olduÄŸu için en küçük etkilenmeden enfeksiyon kapabiliyor ama bunun tedbirleri de muhakkak alınmalıdır. Yoksa hastaneler enfeksiyon tedavileri ile uÄŸraşır durur. Ve kapması çok kolay tedavisi ise oldukça güç bir iÅŸ, zaman gerekiyor, kontrollü tedavi gerekiyor.

Her bakımdan saÄŸlıklı iken doktora sıklıkla gidip gerekli kontrolleri yaptırmak çok önemlidir. Özellikle kırk yaşın üzerindeki erkekler hiç deÄŸilse iki yılda bir prostatlarına baktırmalıdırlar. Böyle yapılırsa tedavisi o kadar basit ve yüzde yüz sonuç alınabiliyor ki adeta sıradan bir tedavi gibi. Ancak ihmal edilir ve prostat büyüme yapar ve hastalıkları beraberinde getirirse de tedavisi son derece güç bir iÅŸ. Pek çoÄŸu kansere dönüyor, mesane alınıyor, idrar torbasına müdahale ediliyor! Ä°drara kan karışıyor, böbrekler zarar görüyor. Hasta mutsuz oluyor, yaÅŸam kalitesi düÅŸüyor. Organlardan birisi zarar gördü mü ne yazık ki diÄŸerlerini etkiliyor ve bir süre sonra da hastalıklı bir beden oluÅŸuyor. Dalak büyümesi de bunun gibi bir ÅŸey. Dalak normal ölçülerinin yüzde ellisi kadar büyüdüÄŸünü düÅŸünelim. Birkaç hastaya ÅŸahit olduÄŸum için biliyorum. Hastada iÅŸtahsızlık, halsizlik, yorgunluk belirtileri oluÅŸuyor. Dalak büyüdükçe kendi yerine sığmıyor ve büyüdükçe de diÄŸer organlara baskı yapıp onları sıkıştırıyor. Ve vücudun bütün dengesini bozabiliyor. DalaÄŸa komÅŸu organlar normal iÅŸlevlerini yerine getiremiyor. Oysa saÄŸlıklı günlerde doktor ve hastane ile buluÅŸulsa kontroller yapılsa her insan kendi deÄŸerlerini bilir. Bu durumda doktorun iÅŸi de kolay olur hastanın tedavisi de. SaÄŸlıklı mutlu huzurlu yaÅŸamlar varken insanoÄŸlu her ne yapıyorsa kendi eli ile yapıyor. Kendi standartlarını düÅŸürüyor. Beynimizde bu düÅŸünceleri bir yenebilsek arkası kendiliÄŸinden gelecektir.

                                                                                                                                                                             Sevgi ile kalın. 


Bu makale 291 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com