Ömer YERLİKAYA
DeÄŸiÅŸen bir ÅŸey olmayacak?
26.07.2014

          

           DeÄŸiÅŸen bir ÅŸey olmayacak…

                YaÅŸamın her alanında öne çıkan biçimsel yanımız aynı zaman da yaÅŸadığımız o güçlü paradoksu da biçimlendiriyor. Biz nerelerde hata yapıyoruz? Hala bunu beliren o kalın çizgilere ulaÅŸamadık. Ya gerçeklerden korkuyor, düÅŸlerimize uygun sanal bir yaÅŸam enstitüsünü tercih ediyoruz, ya olaylara olmasını istediÄŸimiz akışı katmaya çalışıyoruz. Bu ikilem her seferinde bizleri gerçek yaÅŸamdan bir adım daha uzaklaÅŸtırıyor. Daha somut verilerle söze baÅŸlayalım. Soma da önlem almaya aklımıza getirmezken kadercilik anlayışı ile bütün ülkede mevlitler okutup ilahi takdirciliÄŸe sığınmamız ve bu kılıfı diyanet baÅŸkanlığının hazırlamış olması da ne denli ucuzcu bir millet olduÄŸumuzun alametlerindedir. Ve ÅŸimdilerde Ä°srail’in Gazze ye kara hareketini durdurabilmek için namaz kılıp dua etmekle aynı anlamlıdır. Ä°srail’i durdurmanın yolu gidin onlara da baÅŸkalarına da sorun bu asla deÄŸildir. Bu yol esasen onların önünü açan ve karşısındakinin acizliÄŸini de gösteren bir yol durumudur. Konuyu zamanla bütünleÅŸtirdiÄŸimizde homojen toplum yapısın da bütün bunların yaÅŸanabileceÄŸi gerçeÄŸini görmekte mümkündür. Kul toplum olgusu dinin içinde olmayan ama varmış gibi gösterilen önemli bir maharettir. Maharettir diyorum zira kimine göre bu yolla insanları inandırmanın ve yönetmenin sorunsuz olduÄŸu iyi etüt edilmiÅŸtir.

                Günümüzde ve daha önceleri Ä°slam ülkelerinin yaÅŸadığı kaos durumu hep ele alınmış ve her seferinde olmayan birlikten söz edilmiÅŸtir. Sanki bir birlik olabilseymiÅŸ bu ülkeler bu kargaÅŸayı yaÅŸamayacaktı. Olmadık biçimde dine mal edilerek oluÅŸturulan kırmızıçizgiler, insanları yönetmekle kalmıyor yaÅŸamlarını da derinden etkilediÄŸi içinde içinden çıkılmaz bir hal alabiliyor. Biat ve bid’at ikilisinin din gibi gösterilerek dine ulanması esasen insanları yaÅŸadığımız bu durumlara kadar getirebilmiÅŸtir. Yasakçı zihniyet insanlara korku salmıştır. Yeni ÅŸeyler denenmekte, Şıh’ı olmayanın zikri de olmaz mantığı ile insanlar ters köÅŸe edilmiÅŸlerdir. Kuran ve sünnet gibi çok deÄŸerli iki hazinenin yetmezmiÅŸ gibi yeni arayışların içine sokulması din algısındaki günümüz insan profilini de ortaya çıkarmıştır. Birlikte olma ve birlikte hareket etme yoksunluÄŸu ortaya çıkan kargaÅŸanın da tetikleyicisi durumundadır. Kandil gecelerinde olması gereken ibadetlerin zorunlu ibadet gibi gösterilme tarzı, Suudilerin ramazana bir gün öncesinden baÅŸlaması ve daha sürü ile diÄŸer nedenler birlikteliÄŸi bozan ve eleÅŸtirel bir durumu da ortaya çıkaran bir yapıdadır.

                Olayları getirip dini sorumlu gibi göstermek büyük haksızlık olur.  

Esasen sorumlu dini bu algıyla üreten kiÅŸilerin üzerinde olmalıdır. Birisi diÄŸerine haksızlık etmektedir. Biri haksız kazanç elde etmekte, diÄŸeri maÄŸdur edilmektedir. Ä°ki insan tiplemesinin günümüz versiyonuna baktığımızda açıkçası ÅŸunu görmekteyiz. Haksızlık edene, hak yiyene karşı bir ÅŸey yapılamazken, maÄŸdur edilen sermayenin karşısında ezilen insana sakin ol telkinleri yüklenilmekte; sabırlı ol, ÅŸükrünü getir uyarıları yapılabilmektedir. Senin hakkın daha çok, hakkını ara, gerçek Müslüman hakkını arayan güçlü insandır, telkinleri hiç verilmemiÅŸtir. Bırakınız verilmesini sakıncalı bile olduÄŸu kanısı baskın kanı haline gelmiÅŸtir. Teslimiyetçi, hakkını aramayan bir düÅŸünce ile yola çıkılması, halk içinde etkin bir sınıfın yok oluÅŸunu zaten tetikleyecektir. Birileri haksız kazanç elde ederken birilerinin hakkını alamayışı sendromu hiç yok olmayacaktır.

                 Onca Ä°slam ülkesinin Ä°srail’e karşı pasif durumda kalması bir zorunluluk deÄŸildir. Zalimin karşısında durma gücünü gösterememe zayıflığı, bana dokunmayan yılan bin yaÅŸasın mantığı ile nasıl da örtüÅŸüyor öyle? Ä°srail ve bu türdekilerde bu algıyı iyi belledikleri içinde diledikleri gibi vahÅŸette bulunmakta bir sakınca görmüyorlar. Belli ki herkes arkasında Amerika var kolaylığına sığınıyor. Gözümüzde bunu çok büyütmüÅŸ olmalıyız. Hep onlar vurdular biz gözyaşı döktük. Onlarca ülke bir araya gelip caydırıcı bir yaptırım uygulayamadık. Onlar vurdular biz ülkelerimizin onlara ait konsolosluklarına siyah çelenkler koyduk. Daha ileri gittik protesto ettik, taÅŸ yaÄŸmuruna tuttuk. Bizim güvenlik güçlerimiz de gelip yine bizi tutukladı...

                Olaylar hep böyle aktı. Ne onlar vurmaktan vazgeçti ne biz gözyaÅŸlarımızdan, ölümlerimizden ders alabildik. Ama acımızı dindirecek bir yolu çoktan bulmuÅŸtuk. Zalimin ıslahı için Allaha duada bulunduk, yetim kalan, sakat kalan, ölen kardeÅŸlerimiz içinde gözyaşı döktük…

                                                                                                                                         Sevgi ile kalın.

 


Bu makale 303 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com