Tarih şuurunu canlı Tutamayan Devletler zamanla siyasetten kültüre kadar her alanda başka devletlerin egemenlikleri altına girmektedirler. Tarih şuura eksikliği, insanımızı yalnız köklerinden koparmamakta, aynı zamanda geleceğe verecek değerlerini de yok etmektedir.

Ermeni mes’elesi sadece Türk dünyasının bir meselesi değil Ortadoğuda, Kafkasyada çıkar ve emelleri olan emperyalist devletlerin hepsini birden ilgilendiren milletlerarası bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihi bir gerçektir ki, Ermeni mes’elesi hiçbir zaman sadece Ermenilerin hareketi olarak gündeme gelmemiştir. Bu güne kadar Rusya’nın, İngiltere’nin Fransa’ nın, Almanya’ nın, Yunanistan’ ın desteklemediği hiçbir Ermeni hareketi olmamıştır. Sözde Ermeni soykırım yasasını kabul eden ülkelerin 21 inci yüzyıl da da taşerön güç olan Ermenileri kullanmaya devam edecekleri görülmektedir.

Türkiye, iki asırdan beri “Şark Mes’elesinin” kıskacında bulunmaktadır. Ama maalesef bela kapımızı çalınca tarihi meseleyi hatırlıyoruz.

Türkiye, Önce Ermeni Mes’elesinin ne olduğunu iyi tanımak zorundadır ondan sonrada bu mes’eleyi ortadan kaldıracak önlemler almalıdır.

Denilebilir ki, geçmiş dönemlerde dış güçlerin etkisi altında kalınarak izlenen politikalar Ermeni Mes’elesini çözememiş tersine bu sorunun içinden çıkılmaz boyutlara ulaşmasına neden olmuştur.

Nitekim 1923-1938 Yılları arasında hemen hemen hiçbir Ermeni olayının olmaması bir rastlantı değildir. Atatürk döneminde izlenen sağlıklı, tutarlı ve kişilikli bir politikanın ürünüdür.

Kars Milletvekili Fahrettin ERDOĞAN’ ın Ermeni Mezalimine ilişkin hatıralarında bakın ne diyor ‘Bir heyet halinde Katranlı Köyündeki sivil halkı yönelik katliamı gördük. Yakılan cenazeleri oldukları yerde bıraktırdım. Üzerlerine toprak yığdırdım. Yanına da ŞEHİTLER MEZARI diye bir levha yazıp bıraktım. (Binikiyüz kişi yakılmıştır.) Sonra Cavlak Köyüne geldik burada da kırk kadar kadın ve çocuk bulduk. Bunların içinde sadece bir kadın ve bir erkek yaşıyordu. Bu yaralıları konuşturdum. Ölenler arasında uzun saçlı, selvi boylu, ak yüzlü, çatık kaşlı, Melek adında bir taze gelin varmış, bunu Ermeniler sağ tutup götürmek istemişler. Kollarına yapıştıklarında, ilk hamlede gelin bir yumrukla Ermeni birinin burnuna vurarak yere sermiş bu defa iki-üç tanesi üzerine hücum etmiş onlarla da boğuşmaya başlamış teslim olması için ilk önce desteleyip saçını kesmişler, buna aldırmayan ve katiyen teslim omayacağını anlayınca; yumruklayan ellerini kesmişler ve sonrada bağıran, haykıran, nefret eden başı gövdesinden ayırmışlar. Bizler bu aziz asil parçaların her birini bir yerden toplayarak, deste deste kesilen, serpilen saçları da toplayıp. Kardeşi İsmail’ in cenazesi ile yan yana gömdük. Melek, Melekler arasına karışmıştı.’

31 Temmuz 1980 günü T.C. Atina Büyükelçilği İdari Ataşesi Galip ÖZMEN, Asala teröristleri tarafından sırf Türk olduğu için Şehit edilmiştir. Şehit İdari Ataşesinin oğlu Alper olay sırasında 13 yaşında idi Alper bir hatıra olarak suikastın yapıldığı arabanın kırılan cam parçalarını ve ölen ablasının saçlarını saklıyordu. Bu acılı şehit çocuğu defterinde soruyordu ‘ Ne o, unutuldu mu, kanlarına parmaklarımız arasında kalan şehitlerimiz’?

Ben her 24 Nisan da Amerika, Soykırım diyecek mi diye beklemekten yoruldum. Beklemek istemiyorum.

Ben her 24 Nisan da Bayrağımın Ermeniler tarafından çiğnenmesini görmek istemiyorum.

Ey Milletim sen Şehitlerini Unutmaya, Bayrağını çiğnetmeye, kafana çuval geçirilmesine, Dış politikanın emperyalistlerin çıkarları için şekillendirmeye müstehak değilsin.

Ya Bağımsızsın, Ya değilsin. İkisinin ortası yoktur.

Şunu çok iyi bilmelisin ki, UNUTURSAN ÖLÜRSÜN

Bütün Şehitlerimizin ruhu şad olsun.

 

 

Hüseyin KURT

Türk Ocakları Artvin Şubesi Başkanı

 

 

Kaynak :