Erol ÇAĞAL
LİF LEVHA FABRİKASININ HİKAYESİ
26.12.2016

 LİF LEVHA FABRİKASININ HİKAYESİ

 

        Lif levha fabrikası kurulmasına karar verildiği tarih 1965 yılıdır. Orman Genel Müdürlüğüne bağlı olarak fabrika içinde S.S.C.B.’ye gitmeye karar veriliyor. Artvin Orman Başmüdürü Ahmet SOMAY Fabrika Müdürü Kâmil ÖZDEN ve teknik grup gidiyor. Bu fabrika ile Artvin Giresun arasındaki orman bakımı için istediklerini söylüyorlar. S.S.C.B heyeti inceliyor, bakım sahası büyük olduğundan 110.000 ster bir yılda işleyecek 25.000 M3 levha elde eden fabrikayı veriyorlar. Rus heyeti bir misal veriyor: “120 M²’lik evde 5 aile bir arada yaşayabilir mi? Sizin ormanlar ona benziyor. Siz ormanları yaşayacak duruma getirirseniz çok güzel ormanlar elde edersiniz. Karışımı güzel yaparsanız 4 ster odundan 1 M3 levha elde edersiniz. Ormanlarınız da güzel olur“.

         Fabrika sahasının 1959 yılından 1999 yılına kadar olanını anlatmaya başlayayım. Fabrika sahası Çayağzı Mahallesinde bulunmaktadır. Yüzümüzü Çoruh’a doğru çevirince solda Karayolları önde Çoruh sağda Öğretmen Okulu arkada ise Artvin görülmektedir. Fabrika sahası Adnan MENDERES Başbakan olduğu sene bu arazi satın alındı. Alınan arazi yalnız fabrika sahası için alınmıştır. Bu sahaya kağıt fabrikası kurulmaya karar verildi. Burası bir müddet boş durdu. 1962 yılında bu fabrika Giresun iline gitti. Sonra buraya maden ayırma fabrikası yapılmasına karar verildi. Bir müddet öyle durdu. Oda 1964 yılında başka bir ile gitti. 1965 yılında buraya Lif Levha Fabrikası yapılmasına karar verildi.

                Orman Başmüdürlüğü Çoruh kenarında taş duvarla inşaata başlamışlardı ve inşaat durduruldu. 1966 yılında inşaat ihale edilerek Müteahhide verildi. Tarih 15 Ağustos 1967’yi gösteriyordu. Alınan karar gereği Artvin Lif levha Fabrikası’nın temelleri atılacaktı. Temel atma törenini dönemin başbakanı Süleyman DEMİREL onurlandırmıştı. Coşkulu bir kalabalık ve ilimizin ileri gelenleri Demirel’e hoş geldin demek için Fabrika sahasına akın etmişlerdi.

Başbakan Demirel’in temel atma töreni vesilesiyle yaptığı konuşma ise Artvinliler için çok anlam ifade ediyordu. Coşkulu kalabalığın can kulağıyla dinlediği konuşmasında Başbakan Demirel bakınız neler söylüyordu:

 

"Artvinliler, aziz ve sevgili vatandaşlarımız! Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Sabahın çok erken saatlerinden beri sizlere ulaşmak için yollardayız.

 

Yol boyunca birçok kasabalarımızı, köylerimizi geçip size ulaşmak kolay olmadı. Çok gayret sarf ettik mümkün olan en kısa zamanda gelebilelim diye.

 

Bundan 25-26 ay önce güzel Artvininizi ziyaret etmiştik, fakat gece gelebilmiştik. Bugün Allah’a şükür ki güneş ışığında sizleri görmek, sizleri selâmlamak imkânı buldum.

 

Aziz Artvinliler, 6 gündür güzel Karadeniz'in şehirlerini, kasabalarını ziyaret ediyorum.

 

Her gittiğimiz yerde, her geçtiğimiz yerde vatandaşlarımızın sevgi ve muhabbetleri, teveccühleri, bizi ziyadesiyle memnun, ziyadesiyle mütehassıs etmiş bulunuyor.

 

Bugün Artvin'de yine siz Artvinlilerin göstermiş bulunduğunuz bu derin sevgiye, bu teveccühe huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum.

 

Burada, birkaç sene sonra tamamen şekil değiştirip büyük medeni güzel bir eserin meydana geleceği şu sahada sizlere mazisi 10 sene geriye kadar giden ve Artvinliler için arzu edilen, istenen, Artvin için lazım olan bir tesisin nihayet kuvveden fiile çıkabilmiş olmasından duyduğum memnunluk sonsuzdur.

 

Hemen konuşmamın başında Tarım Bakanlığı Orman Umum Müdürlüğümüzün teknisyenlerine, idarecilerine bu tesisin zamanında bitirilmesini, zamanında bitirilmesi için her türlü tedbirin alınmasını rica ediyorum.

 

Artvinliler, senelerce evvel alınmış bulunan bu arsaya zaman zaman ne yapılacağı hususunda tereddütte düşmüşler. Zaman saman fabrika yapılacak denmiş, zaman zaman ümitleri kaybolmuş. Bugün bütün bunlar mazide kalmış.

 

 79 milyon, 80 milyon liraya çıkacak olan bu tesisin bütün hazırlıkları yapılmış, kredisi temin edilmiş, makineleri sipariş edilmiş ve temel atmasına gelinmiştir. Aslında mühim olan hadise sadece Artvin'de bir ( kon) suni tahta fabrikasının temelinin atılması değildir.

 

Bu memlekete lazım olan bir fabrikanın, bu memlekete senede 35 milyon, 40 milyon değer katacak olan bir fabrikanın, bu memleketin insanlarına iş imkânı yaratacak olan bir fabrikanın, bu memleketin ormanlarında yüzlerce km yolun yapılmasını sağlayacak, orman köylüsüne hizmet edecek olan bir fabrikanın 10 sene gecikmiş olmasından fevkalade üzgün olduğumuzu ifade için buraya geldik.

 

Aziz Artvinliler! Ne yapacağız dağların başında oturan insanı? Ormanın içinde oturan insan bir hayat mücadelesinin içerisinde muzdarip, sıkıntı büyük; yol yok, iz yok, kazancı yok! Anadolu'nun ortasında oturan insan yağmursuzluktan şikâyetçi; yağmur yok, tarlası kuru. Sene oluyor, ektiğinden bir şey alamıyor. Yurdun başka köşesinde oturan insan denizden şikâyetçi, yurdun başka bir köşesinde oturan insan toprağı sel götürüyor bundan şikâyetçi. Nasıl çıkacağız bu işlerin içinden?

 

Herhalde oturarak, konuşarak, bu memlekete her şeyi çok görerek değil. Bu insanları evvela ızdırap içinde gark edecekseniz: “Ormanın içinde yaşa. Aman başka bir yere gitme. Kanunlar var; ormana dokunursun cezadır!” Doğru kanun kanundur; ama bu adamın zaruretten kurtarılması için ne yapacaksınız?

 

“Sosyal adalet” diyoruz. Orman köylüsünü kendi kaderiyle baş başa bırakmanın sosyal adaletle alâkası ne? Ormanı kesmesin, ormanı tahrip etmesin, ormanı yakmasın, ormanı canı gibi tutsun, çocuğu gibi tutsun. Güzel, ama ne yiyecek ne içecek? Buna dair ne yapsın? Orman köylüsü muzdarip insandır. Bu muzdarip insana burada bir el uzanıyor. Bu fabrikanın manidarlığı bu. Bu fabrikanın manidarlığı orman köylüsüne uzanan el olmasıdır.

 

Aziz vatandaşım! Görüyorsunuz; temel atma, kurdele kesme için mi yollardayız, yoksa Türk vatandaşına söylediğimiz her şeyi yerine getirmek için mi? Türk vatandaşına faydalı olabilmek için nerde ızdırap varsa onun çarelerini bulacağız-edeceğiz diye değil, bulduk-ettik diye sizin huzurunuza geliyoruz.

 

79 milyon lira, Artvin şehrinin şu çayına konacak fabrikanın değeri. 328 milyon lira, Giresun'da bir fındık tarlasının içine konan fabrikanın değeri. Her ikisi de orman köylüsüne uzanan eldir.

 

750 milyon lira inşallah bundan bir hafta sonra Allah kısmet etti ise yurdumuzun başka bir köşesinde Akdeniz kenarında Dağman fabrikasına konacak olan paranın değeri.

 

Bir taraftan pamuk tarlası, bir tarafta fındık tarlası, bir tarafta çayırlık, fabrika haline geliyor. Ne olacak bu? Orman köylüsü çalışma imkânları bulacak. Ormanın içerisinde odun değer kazanacak, çürüyüp giden odun değer kazanacak, sonra tahta olacak kontra plak olacak, izolatör malzemesi olacak şu olacak bu olacak. Bununla da bunu alacak, birçok vatandaş dükkânında işleyecek, ona da bir iş imkânı çıkacak. Onu satacak başka birinin işine yarayacak; orman içerisine yapılan evin üstüne yarayacak, kenarına yarayacak, başka yerde yapılan evin bir tarafına yarayacak.

 

Aziz vatandaşım! Konuşmak kolaydır. Mühim olan mesele yapmaktır. Mühim mesele bu. Biz sizin karşınıza yapan insanlar olarak geliyoruz.

 

Ne zaman ki pamuk tarlasını tüten bacaya, ne zaman ki tütün tarlasını tüten bacaya, ne zaman ki sahilin kumluğunu tersaneye, ne zaman ki mısır tarlasını tüten bacaya, ne zaman ki merayı tüten bacaya çevirdik; daha doğrusu kumlukta sanayi kurup gemimizi yaptık, dağın dibinde de madeni çıkardık, merada kâğıt fabrikasını, gübre fabrikasını, pamuk tarlasının içerisinde kimya fabrikasını kurduk, tekstil fabrikasını kurduk, tahta fabrikasını kurduk, rafineri tesisini kurduk alüminyum fabrikasını kurduk, civa fabrikasını kurduk, ateş tuğlası fabrikasını kurduk, ne zaman ki boşu boşuna akıp giden tarlaları, bir avuç toprağını köylünün tahrip eden bu büyük nehirlerin kudretini ışığa çevirdik, o zaman Türkiye'yi kalkındırırız aziz vatandaşım..."

 

Süleyman Demirel Artvin'in “Barajlar Şehri” olacağını ta 1967'de söylüyor bakın. "Hopa'ya kadar elektrik geliyor. Yarın buralara da gelecek. Şu akan suyun üzerinden milyonlarca kilovat elektrik çıkarılacak. Bu dağların altından milyonlarca liralık maden çıkarılacak, ormanlardan daha çok istifade edilecek. Böyle olmazsa liman neye yarar, yol neye yarar!" sözleriyle bugün barajlar şehri olarak anılan Artvin'in geleceğini daha o zamandayken görmüş.

 

Demirel konuşmasının devamında, "Size bir şey söyleyeyim. Bütün bunları istemeyenler vardır. Türkiye'de bu saydıklarımın hepsini istemeyenler vardır. Neden? İki sebepten dolayı: Bir tanesi ufukları müsait değildir. Ufuklarının müsait olmayışının iki sebebi vardır. Seni tanımaz, senin derdini bilmez; senin ızdırabını bilse bile seni derdine çare bulacak kadar sevemez, sevmek imkânından mahrumdur.  ‘600 senedir nasıl yaşadınsa; 700 senedir, 1000 senedir yine öyle yaşamaya devam et!’ der.

 

‘Dert çıkarma başıma, iş çıkarma!’ der. ‘Bozma benim rahatımı!’ der. Bir tanesi; bu ufku yoktur, gönlü yoktur, sana olan sevgisi kıttır. Bir tanesi de; ufku olabilir ama senin kalkınmandan,  senin içinde bulunduğun durumdan kurtulmandan tedirgin olur. Çünkü memleket idaresine taliptir.

 

Zanneder ki sen güçlenirsen, senin sesin güçlenirse, sen iktisaden güçlenirsen, memleket idaresi şayet kendisine geçerse seni idare etmek zor olur. İkinci sebep de budur. Üçüncü bir sebep daha vardır o da şudur: Türkiye her gün güçlenirse demokrasi kudretini ispat etmiş olur ve bir takım bedhahlar, demokrasi düşmanları, millet iradesinin düşmanları, hak düşmanları, hürriyet düşmanları memlekette anarşi çıkarma imkânını bulamazlar. Onun içindir ki bütün bu işleri sevmeyenler vardır. Ne yapacağız bu işleri sevmiyorlar diye, beğenmiyorlar diye, yapılmasından huysuzlanıyorlar, kuşkulanıyorlar diye bırakacak mıyız? Böyle bir şey yok aziz vatandaşım.

 

Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın; sana hizmet yolunda, bu güzel vatana hizmet yolunda bizler sizlerden aldığımız kudretle, güçle bu memleketin en son vatandaşı bahtiyar, bu memleket mamur oluncaya kadar çalışmaya devam edeceğiz. Orman köylüsü hep orman köylüsü mü olsun? Hayır. Ova köylüsü hep ova köylüsü mü kalsın hayır.

 

Aziz vatandaşlarım! Memlekette nüfusun yüzde 75’i çiftçi. 33 milyonun 25 milyonu çiftçi olan bir memlekette sadece toprağa bağlı, sadece taşa bağlı, sadece ormana bağlı yaşayamayız. Bu memleketin bu şekilde işsizlikten kurtulmasına imkân yoktur. Ne yapacağız? Sanayileşeceğiz. Mecburuz; Türkiye sanayileşmeye mecbur. İşte bugün burada temelini attığımız fabrika ne başlangıçtır ne sondur. Zincirin halkalarından biridir. Bitmeyen bir zincir olacaktır. Türk vatandaşı orman içersinde sadece kahredip oturmaktan, fukaralığa, kaderine, gecenin karanlığına, dağın haşinliğine, yolsuzluğa, susuzluğa razı olup oturmaktan kurtulacaktır.

 

Aziz Artvinliler! Artvin bizim iftihar ettiğimiz bir ilimizdir. Vatanperverliği ile, her şeyi ile iftihar ettiğimiz bir ilimizdir. 200 küsur köyü olan Artvin'de 300 küsur okul var. % 95 i okumuş bir Artvin, bu dağların kahrını çeken insanların uyanıklığının delilidir. Ve siz şayanı takdir, şayanı tebrik insanlarsınız. Bütün yurdumuz bu duruma gelse çok daha ilerilere gideceğiz. İnşallah 1972’de, 5 sene sonra Türkiye’de okulsuz çocuk kalmayacak. Artvin bu meseleyi çoktan halletmiş. Şavşatlılar önüme levha koydular. Nüfusumuzdan fazla talebemiz var diyorlar.

 

Aziz vatandaşım! Memleketiniz güçleniyor ve de büyüyor. Her gün memleketin hizmetine bir yeni tesis, bir yeni eser giriyor, yahut bir yenisi başlıyor. Bir değil düzinelerce. İşte güzel Artvin'de, burada bir öğretmen okulunu biraz sonra gidip temelini atacağız. Bir hastane; bunların hepsi beşer milyon, onar milyonluk tesisler. Biz bunları çok görmüyoruz. Biz bunları az görüyoruz ve diyoruz ki bir yol başlamış geliyor. Hopa'ya kadar gelmiş kısmen. Yer yer birçok kısmı yapılmış. Ne kadar güzel, Çoruh'un kenarından geçip geliyoruz! Borçka ile Hopa arasındaki yolun da 40 küsur milyon liraya ihalesi yapılmış; istimlakleri geciktiği için başlamakta gecikilmiş, ama ilgili arkadaşlarıma gerekli talimatları verdim. “Bu yolu en kısa zamanda bitirin!” Böylece Artvin böyle güzel bir yolla Hopa'ya bağlanacak. Hopa'da büyük bir liman yapılıyor. Hopa'ya kadar Samsun'dan yol geliyor.

 

Hopa'ya kadar elektrik geliyor. Yarın buralara da gelecek. Şu akan suyun üzerinden milyonlarca kilowatt elektrik çıkarılacak. Bu dağların altından milyonlarca liralık maden çıkarılacak, ormanlardan daha çok istifade edilecek. Ovalardan daha çok istifade edilecek. Böyle olmazsa liman neye yarar, yol neye yarar! İşte burada meydana getirdiğimiz iktisadi ünite limanı yolu,  dağın içinde, dağın üstünde, ormanda çaresizlikten bunalmış insanı, hepsini birden çalıştıracaktır.

 

Artvinliler! Memleketimizin her köşesinde huzur içinde, sükûn içinde aziz vatandaşlarımız çalışıyor. Bu devletin başaramayacağı iş yoktur. Burada, Artvin'de bu başarılardan birini daha görüyorsunuz. Samsun'dan Artvin'e kadar sadece devletin yatırım olarak, tesis olarak koyup geldiği temellerin yekûnu 2 milyar liradır.

 

Bundan 15-20 gün evvel Konya'da, bir hafta evvel Bursa'da, Eskişehir'de yarından sonra İzmir'de daha sonra Muğla'da, daha sonra cenupta, daha sonra doğuda, Türkiye'nin her bir tarafında büyük ve güçlü Türkiye'nin kolonlarını dikmekle meşgulüz. Bu kolonların çatısı olacak,  duvarları, pencereleri olacak, içinde mutlu-mesut insanlar, şen-bahtiyar insanlar olacak.

 

Aziz milletim! Her şey senin gözünün önünde cereyan ediyor. Bir kısım ahali bu milletin zihnini çelebilir miyim, bu adamların ayağına çelme takabilir miyim diye yalan söylüyorlar. Aziz vatandaşlarım; biz bunlardan yılmayız. Yeter ki senin huzuruna gelelim. Yüz akıyla hizmet edelim. İşte geliyor Erzurum üzerinden yol. Bir kaç sene sona inşallah Erzurum'a bağlanacaksınız. Bunla da kalmıyoruz. Bir taraftan Adana'dan Antep'e Urfa'ya Şemdinli'ye bağlıyoruz Türkiye'yi. Türkiye'nin her tarafında çalışıyoruz. Bütün bunları yapalım milletimiz bize “Allah razı olsun!” desin; bizim için bu kâfi.

 

Aziz vatandaşlarımı! Yepyeni bir zihniyetle, yepyeni bir ruhla vatandaşlarımızın menfaati için olan bir Türkiye'yi yapmaya çalışıyoruz. Bunlar bir düğmeye basınca olacak işler değil. Karış karış yapacaksınız, alın teri karışacak bu işlerin içine. İçerisine el emeği karışacak yüzlerce insanın; saçlarda aklar meydana gelecek, gönüller verilecek bu ülkeye! İşte vatanperverlik bu. Milletperverlik de bu.

 

Aziz vatandaşım! Senin bu güzel temennin benim için en büyük destektir. Kılıcın keskin olsun. Sözün geçkin olsun. En güzel destektir. Senin aranda dolaşırken biz bunları işiterek kuvvet kudret alırız. Biz senin yüzüne gözüne bakarız. Bu memleketin istikbaline gözün ışık varsa yüzün, bu kadar dert altında kalan yüzün gülüyorsa, o bir gün bunların hepsinden kurtulacağız demektir. Seni memnun etmesi hiç zor iş değildir. Sadece senin hakkın olan şeyi alacaksın. Şu memlekete bakın. Bundan 2 sene evvel, 25 ay evvel geldiğim zaman bana şikâyet ettiler. Dediler ki,  ‘Tuzu şu kadar kuruşa alıyoruz., 90 kuruşa 100 kuruşa. Bize Türkiye'nin her tarafında satıldığı şekilde tuz satılmasını temin edin!’ Ettik. Bunun devlete yükü 5 bin lira, 7 bin lira bir paradır. Bu seni sevindirdi.

Aziz vatandaşım! Ardına bak. Ama biz hudut kasabalarımız için, hudut vilayetlerimiz için seçim programımıza, hükümet programımıza hususi hükümler koydum. Benim sarfımda karşı tarafta ışık yanacak, bu tarafta ışık yok. Benim sana ışık yapıyorum. Arkadaşım şimdi söyledi. Bu akşam yanacaktır ışığı saatin. Malazgirt'te ışık yapıyorum. Yanacaktı. 65 bin Türk köylüsü; sadece 500’ünde ışık var. Şimdi çıkacaklar bir takım insanlar. Ben burada politika yapmıyorum. Ben Türk vatanına hizmetin şekillerini anlatıyorum. Hizmetsiz kalmış vatanın acılarını sizin karşınızda dile getiriyorum. Aranıza girecek şunu diyecek bunu diyecek. Bunları sizin insafınıza bırakıyorum. Bizim hakkımızda ne söylerlerse söylesinler; biz sizin hakimliğinize müracaat ederiz. Sizin karşınızda daima aktır yüzümüz. Cenâbı Hak bizi sizin karşınıza daima yüzü ak çıkarmayı nasip etsin. Esas olan sizin ne dediğinizdir, ne diyeceğinizdir; başkasının değil. Biz size hizmet yolundayız. Aranızdan güç ve kudret almış olarak ayrılacağız. Güzel Artvin'imizde de çok güzel bir havanın estiğini, vatandaşlarımızın umutla dolu olduğunu, birçok dertlerinin bulunduğunu, ama herkesin bütünlük içinde, beraberlik içinde çalıştığımız zaman bütün bunları ortadan kaldıracağımıza inandığım sizin hizmetinizde size dayanan, sizin için çırpınan bir hükümetin iş başında bulunduğunu vatandaşlarımızın bildiğine inanarak ayrılacağız.

 

Hepinize bu güzel tesis hayırlı uğurlu olsun. Bütün Artvinlilere hayırlı uğurlu olsun. Büyük milletimize hayırlı uğurlu olsun. Memleketimize hayırlı uğurlu olsun.

 

Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Allaha emanet olunuz diyorum; sağ olun!..

Müteahhit 1967 yılında inşaata başlamış, inşaat kontrol ekibi kurulmuştu. İlk ekipte olanlar;

 

1-Osman BİBİNOĞLU-Yüksek İnşaat Mühendisi,

2-Kâmil ÖZDEN-Orman Mühendisi,

3-Kayan STAT-İnşaat Mühendisi,

4-Şükrü YILMAZ-Makine Teknikeri,

5-Ahmet ERYİĞİT-İnşaat Yardımcı Personeli,

6-Ali GÖKYİĞİT-İnşaat Yardımcı Personeli,

7-Mustafa OFLU-İnşaat Yardımcı Personeli,

8-Mehmet SALATACI-İnşaat Yardımcı Personeli,

                9-Erol ÇAĞAL-İnşaat Yardımcı Personeli olarak çalışmaya başladı.

                10-Mehmet LEVENTOĞLU-Makam Şoförü

                11-Hüseyin MERT-Bekçi

                12-Cemil KESKİN-Bekçi

                13-Kamil YILDIRIM-Bekçi

Osman BİBİNOĞLU kimdir? Osman BİBİNOĞLU, Adnan MENDERES ile Yassı Ada‘da mahpus yatmış, yapılan yargılamada 4 yıl 2 ay ağır hapis cezasına mahkûm edilmiş olup, kendisi Artvin’li olduğu ve BİBİNOĞLU sülale ismiyle bilindiği halde, BİBİOĞLU soyadıyla 11. Dönem Konya Milletvekilliği yapmış, milletvekilliği döneminde Konya ovasını suya kavuşturmuştur. Milletvekilliğinden önce Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yapmıştır. Lif levha Fabrikası kurulurken Süleyman DEMİREL başbakandı. Onun buraya, kendi vilayetinde yapılacak olan fabrikaya yardım etmesini isteyince o da Artvin’e gönüllü gelmişti. Ayrıca BİBİNOĞLU sonradan İstanbul Boğaz Köprüsü bittiği zaman köprüyü teslim alan yetkilinin de ta kendisiydi. İngilizce, Rusça ve Gürcüce dillerini biliyordu. Osman BİBİNOĞLU, Ortaokuldan arkadaşı olan Ali GÖKYİĞİT‘i de inşaatta yanına almıştı. Kontrol ekibinin müdür üyesi olan ve iyi derecede Rusça ve İngilizce bilen Kâmil ÖZDEN de BİBİNOĞLU’nun en güvendiği mühendisti.

Saha ancak fabrikaya yetiyordu. Onun için trafo, idare binası, lojmanlar, sosyal tesislerinin yerleri 1967 yılında istimlak edildi. Saha içinde Karayollarına yakın eski yıkılmış saray temeli vardı. Son alınan yerde 500 yıllık çınar ağacı vardı. Fabrika deresi tam sahanın ortasından akardı.

İnşaat başladı. İlk olarak fabrika sahasının ortasından geçen fabrika deresi Öğretmen Okuluna sıfır olacak şekilde yapılmaya başlandı. Dere betondan yapıldı. Öğretmen Okulunun bulunduğu kısım aynı zamanda okulun duvarı oldu. Okuldan dereyi görmek mümkün değildi. Derenin hızını kesmek için iki tane çağlayan yapıldı. Üstüne iki köprü yapıldı. Biri fabrika sahasına girmek içindi. Diğeri Çayağzı Mahallesini birleştirdi. Çoruh kenarındaki duvarlar, sahanın kodu 210 metreye göre ayarlandı. Temel eşmeler elle yapılıyordu. 1968 yılında duvar temellerinin alt kısmı tamamen bitti. Öğretmen Okulu tarafından 210 koduna çıkacak şekilde kalıplar yapıldı. Sabah 07.00’da işbaşı yapılarak gece 24:00’a kadar beton işi bitiyordu. Bizler de inşaatın başında devamlı duruyorduk. Müteahhidin işçi mevcudu 110 kişi idi. Çoğu Narman’dan gelmişlerdi. Ardanuç ve Yusufeli ilçesinden çalışan arkadaşlar vardı. Burada çadırlarda kalınırdı.

iş kazası çok az olurdu. Ayrıca hastalanma vak’aları fazla idi. Zaman zaman kazazede ve hastalanan arkadaşlar hastaneye götürülüyorduysa da, maalesef hastanenin doğru düzgün bir röntgen/film makinesi bile yoktu. Fakat tek bir operatör yardımcıları vardı. Fabrikanın işçileridir diye gece yarısı bile muayenelerini yaparlardı. Bu olaydan çok etkilenen fabrika müteahhidi Talip KAHRAMAN bir gün inşaat şantiyesinde, Çayağzı Mahallesi Camiinin onarımını yaptıracağını, bundan başka Artvin Devlet Hastanesi‘ne elinden geldiğince cihaz hediye edeceğine dair söz vermişti Nitekim sözünün arkasında durmuş, Camimizin onarım ve tadilatını yaptırmış, hastaneye de çok cihaz hediye etmiştir.

1968 yılında Çoruh Nehri fazla büyüyünce Çoruh kenarındaki çakıl ve kumları da aldı. Diğer taraftan da lojmanların altındaki duvarlara devam ediliyordu. Bu duvarların arkalarına taş duvar ve dolgu yapıldı. Duvarlar 1969 yılında tamamen bitti. Sahaya dozerler girdi. Sahada tam dört dozer çalışıyordu. Bir dozer de sosyal tesislerin yerini de düzeltiyordu. Burda bulunan çınar ağacının etrafına duvarlar yapılarak oturma parkı yapıldı. Burda trafonun yeri, idare binası, 80 kişilik misafirhane, 49 hanenin oturması için 4 adet lojman, 120 kişi kapasiteli işçi pavyonu inşaatları da başladı.

Bu inşaatlar 1971 yılında tamamen bitti. Talip KAHRAMAN yapmış olduğu inşaatları teslim ederek ikinci yapılan ihaleye girmedi. İkinci ihale yapıldı. İşi Müteahhit Abdülkerim GENÇOĞLU aldı. Kontrolörlük Bayındırlık Müdürlüğü‘ne verildi. Osman BİBİNOĞLU ile Kayan STAT Rusların yaptığı Konya‘nın Seydişehir ilçesindeki Alüminyum fabrikasına gittiler. Kamil ÖZDEN ise Orman Genel Müdürlüğüne gitti.

Yeni Fabrika Müdürlüğüne Orman mühendisi Şefik NOHUT gelmişti. Kendisi Trabzon’lu, hanımı ise Artvin’liydi. Yeni müdürün ekibi ise şu isimlerden oluşuyordu:

-Rafet KIRDAR/Muhasebeci,

-Selim BALCI/Veznedar,

-Ahmet ERYİĞİT/Ayniyat Saymanı,

-Erol Çağal/Malzeme Ambarcısı,

-Selahattin ÖZBAYRAK/Memur,

-Gülşen ÖZBAYRAK/Memur,

-Mehmet SALATACI/Memur,

-Şükrü YILMAZ/Teknik Sınıf,

-Mustafa OFLU/Teknik Sınıf,

-Ali GÖKYİĞİT/Teknik Sınıf,

 -Mehmet LEVENTOĞLU/Şoför

-Servet AKSAKAL/Şoför

-İsmet ÇELİK/Şoför

-Cemil KESKİN/Bekçi

-Kâmil YILDIRIM/Bekçi

                -Hüseyin MERT/Bekçi

Fabrika binası 1971 yılında başladı. Fabrika binasında yongalama bölümü üç kat, diğer bölümler iki kat yapılacaktı. Bina başlayınca Rusya’dan Mühendisler geldi. Bunlar: Boris Kovalyok (Makine Mühendisi), Yuri Pinkov (Laboratuvar Mühendisi) ve Borya Komiratiaw (Elektrik Mühendisi) ile Polonyalı Jozef Baran (Makine Mühendisi).

 Polonyadan fabrika malzemeleri bir gemi ile Hopa Limanına geldi. Bir yandan gelen malzeme sandıklarla fabrika sahasına istif yapılıyordu. Gemiden bütün malzemeler geldikten sonra yabancılar ve ben gelen bütün malzemelerin bakımını yaptık. Bakım 1971-1973 yılları arasında bitti ve montaja hazır duruma geldi. Bina inşaatı yapılınca ağır malzemeler yerleştirildi.

 

Fabrika binası 1974 Ocak ayında bitti. Fabrikaya montaj için işçi alınmaya başlandı. 35 tane sanat okulu mezunu alındı. Düz işçi olarak 120 kişi alındı. Teknik eleman olarak ise Makine Mühendisi Yılmaz KAYA, Elektrik Mühendisi Fahri KAYA, Orman Mühendisi Aydın DİZDAR, Teknikerler Uğurtan YILMAZ, Hikmet MERİÇ, Nedim LEVENTOĞLU, Cafer BEKEN, Temel AKTAŞ’ı görüyoruz.

İnşaattan gelenlerle birlikte çalışanların mevcudu 216 kişiyi bulmuştu. Lojmanlar 1971 yılında dağıtılmaya başlanmıştı. Fabrika müdürü tarafından yapılaan taksimata göre; A Blok Müdür Lojmanı, B Blok Mühendis Lojmanı, C Blok Memur Lojmanı, D Blok ise İşçi Lojmanı olarak verildi. Buradan Bayındırlık Müdürüne de, bana da lojman verildi.

Fabrikanın Bölümleri:

 

1-Kazan Dairesi,

2-Yongalama,

3-Defibratör,

4-Refinatör,

5-Laboratuvar,

6-İlaçlandırma,

7-Dökme Makineleri,

8-Pres,

9-Fırınlar,

10-Otomasyon,

11-Ebatlandırma,

12-Elektrik,

13-Mekanik-Müteferrik atölye,

14-İdare bölümü,

15-Mamül Madde Ambarı

16-Hammadde Ambarı,

17-Malzeme ambarları,

18-Bekçiler,

19-İtfaiye.

Alınan elemanlar her yere taksim oldu. Ayrıca Polonya’dan 14 tane teknik eleman geldi. Orman Teşkilatına bağlı fabrikalardan da ustalar geldi ve montaj başladı. Bu arada Polonya‘ya bir ay süreliğine teknik elemanlar gönderildi. Bunlar Şefik NOHUT, Yılmaz KAYA, Şükrü YILMAZ, Hikmet MERİÇ, Nihat ÖZDEMİR, Yenilmez SİLAHTAROĞLU ve Temel AKTAŞ.

Polonya’ya giden elemanlar geri gelmiş, montaj işlemi de 01/04/1975 tarihinde nihayete ermişti. Yabancıların fabrikayı 24 saat çalıştırıp teslim etme mecburiyeti vardı. O ara hammadde alımı için görevli Orman Teknikeri Hasan BAĞDATLI göreve başladı. Zamanında yapılan iki adet keson kuyudan fabrikaya saniyede 36 litre su alınmaktaydı.

Çevre düzenlemesi kapsamında müdür lojmanı ile misafirhane arasına bir havuz yapıldı. Fakat bu kısım derin eşilince misafirhaneye ekli ocak kısmı oynadı. Halen de yine aynen durmaktadır. Fabrikaya trafodan 6,3 KW (=6300 V) elektrik bağlandı. İtfaiye ekibi kuruldu. Personel dörde bölündü. Bir vardiyede 35 kişi çalışmasına karar verildi. 30 kişi ise bakım için ayrıldı. Mekanik, elektrik ve otomasyon atölyeleri açıldı. 17/06/1975 tarih Saat 19:25’te ilk üretim gerçekleşti. Yabancılar 24 saat çalıştırıp bizim elemanlara bıraktılar. Ondan sonra çalışmaya devam edildi.

 

Fabrikanın Çalışma Şekli:

Fabrikanın çalışan motorları ve bölümlerinde 1 metre yüksekliğinde çalıştırmak için elektrik panoları vardı. Aynı zamanda bunlar vardiye amirinin odasına bir ekranla bağlıdır. Ekranda arıza olunca görünmektedir.  

1-Kazan Dairesi: Montajı Sungurlar Şirketi tarafından yapılmıştır. Fabrikanın en önemli olan yeridir. 6 no‘lu fuel oil ile çalışır. İki tane yakma kazanı vardır. 10 tonluk mazot ve 10 tonluk tuz deposu bulunmaktadır. Kazanlara su girmeden suyun kirecini ve içindeki pislikleri alan büyük filtre vardır. Bu filtre saniyede 36 litre suyu temizliyor. Kazanın dıştan bir metre çapında 26 metre uzunluğunda bir duman borusu, iki tane 500 tonluk fuel oil alacak tanklar bulunmaktadır. Kazanın çalışma şekli: İlk ateşleme mazotla yapılarak ondan sonra fuel oile geçiliyor. Tuz filtreye ayda 200 kg. konuluyor. Ayrıca içinde rezin maddesi bulunuyor. Aylık yanan fuel oil 370 tondur. Her gün 30 ton fuel oil gelir, gelen yerler Hopa, Trabzon ve Doğubeyazıt’tır. İran’dan gelince araba adedi artırılıyor. Kazandan 32 atmosfer buhar elde ediliyor. Bu fabrika içinde kullanılıyor. Fabrika dönüşünden az miktarı sosyal tesislere geliyor. Oradan yine kazana gidiyor. Her zaman fabrikanın içinde ve sosyal tesislerde sıcak su bulunur.  

2-Yongalama Bölümü: İki kısma ayrılır. Bu bölümler iğne yapraklı ve geniş yapraklı iki büyük silolar vardır. Tam doldurulunca 7 gün fabrikaya yetmektedir. Yongalama yapımı büyük elektrik motoru ona bağlı kasnak ve üstünde bıçaklar vardır. Bıçağın boyu 1 metre olup 6 adet bıçak bulunmaktadır. Bunlar kasnağa cıvata ile bağlanır. Bunu çalıştıran elektrik motoru 300 KW güce sahiptir. Bunlar tamamen kapalıdır. Odunun gireceği bölüm vardır. Altında taşıyıcı bant vardır. Bu bant fabrikanın dışında 8 metreliktir. Buradan odun atılınca yongalama bıçaklarından geçer. Yonga (Balta yongası gibidir.) odun dışarıda devamlı sulanır. Ayrıca buna benzer bir tane daha vardır. Borçka Kereste fabrikasından gelenler bağlı çıta olarak atılır ve yonga yapılır. 1980 yıllarında bu makineler iptal edildi. Tek makine ile iki iş yapılmaya başlandı. Yongalamadan çıkan odun tozu ileride silolara alınarak çuvallara doldurulup halka yakacak olarak veriliyordu. Yongalama bıçaklarını bilemek için makine vardı. Bıçaklar körlenince makineye bağlanarak bilenirdi. (Çanak taşı kullanılırdı.)  

3-Defibratör Bölümü: Tamamen kapalı olarak çalışır. Bir de burda atom çekirdeği vardır. Yonganın makineye gelişini ayarlar. Bunda tam 500 KW gücünde 4 motor vardır. Motorlara bağlı kasnak üstünde altı tane sekman bıçakları bağlıdır. Motorların üzerinde saçtan silolar vardır. Motorlar iğne yapraklı kalın yapraklı olarak ikiye ayrılmıştır. 12 saat ara ile çalışırlar. Aynı zamanda buhar gelir. Kapalı sistem dolaşır. Yonga burada bir nevi ezilerek refinatöre gider. Sekman bıçakları körlenince bilenir ve cıvata ile bağlanır.

4-Refinatör Bölümü: Burda 500 Kw gücünde 4 büyük motor vardır. Buraya gelen ezilmiş yonga burada tamamen lif halini alır. Kapalı buhar gelir. Motorlara Sekman bıçakları bağlıdır. Lif haline gelen yonga iğne yapraklı ve geniş yapraklı dökme makineleri havuzuna yollanır. 

5-Laboratuvar Bölümü: Görevliler hergün odunun, katılacak ilaçları ve çıkacak malın kalitesini kontrol ederler ve bozuk olanları gerekli yerlere ikaz ederler.

6-İlaçlandırma Bölümü: Fabrikada levha yapmak için ilaçlar kullanılır. Bunlar ilaçlamada hazırlanarak dökme havuzuna pompa ile yollanır. İlaçlar sıcak su ve buharla açılır. İlaçlar Alüminyum Sülfat, Parafin, Amonyak, Oleik Asittir. Bunlar ayrı ayrı kazanlarda hazırlanır. Kazanlar 2x2x2 M3’tür. Üstlerinde kapakları vardır. Günlük yapılan levhaya göre değişir. Yıllık Parafin 30 ton, Alüminyum Sülfat 150 ton, Oleik Asit 1 ton ve Amonyak 1 ton kullanılır.  

7-Dökme Makineleri Bölümü: İki havuz bulunmaktadır. Bunların üzerleri sacla kapalıdır. 4x6 metre çapında havuzlar bulunmaktadır. Ortalarında mil vardır. Mile bağlı kanatlar vardır. Dönerek ilaçlandırmadan gelen ilaçlarla refinatörden gelen lif ve buharla tamamen karıştırılarak ordan dökme makinelerine geliyor. Dökme makinelerinin pirinçten yapılı 180 cm. genişliğinde 26 metre uzunluğunda elek vardır. Bu keçeyi (lifi) taşır. İki büyük rulo vardır. Çapları 50 cm. ve boyu 2 metredir. Elek bunlarla hareket eder. Elekten sonra 6 metre uzunlukta olan yerde çapı 10 cm. boyu 2 metre ruleler dizilmiştir. Bunların başında rulman olduğundan rahatça dönmektedir. Keçeyi taşırlar. Buranın altı kare havuzdur. 2x2 10 metre bu elekten geçen keçe büyük rulolardan geçip küçük makinelerde boy kesme makinesine gelir. Boy kesme 560 cm. gelince otomatik keser. Prese giden keçe 560x1,74x7 cm. halindedir. Keçeden çıkan sular havuza akar ordan çürütme kuyusuna ve oradan da Çoruh Nehri‘ne gider.  

8-Pres Bölümü: Pres buhar ve hava ile çalışır. Aşağıdan yukarıya doğru sıkıştırma yapar. 23 Atü (Atmosfer üstü basınç) buhar gelir. Fabrikanın dışında 2x8 metre hava tankı bulunur. Presin altında 4 adet pistonlu motor vardır. Prese yapışır. Pres çelik ve buhar aralarından geçen 580x180x7 cm. saç tabakalarına matris sacları monte edilir. Matris çekiçleriyle saç kromdur. Yüzü parlaktır. Taşıyıcı saclar ve üzerinde krom taşıyıcı elekler vardır. Ölçüleri 580x180x3 cm.’dir. bunlar 25 adettir. Pres 25 adet keçe alıyor. Dökme makinelerinden gelen keçe (hamur) rulelerin üzerinden taşıyıcı sacın üzerine gelir. Pres üzerine tamamen dolunca pres iki piston yukarı doğru sıkıştırır. Çıkan su presin altından çürütme kuyusuna oradan Çoruh Nehrine gider. Presi yapılan levhaların kalınlığına göre kapalı kalır. Bunlar 3 mm, 3,5 mm, 5 mm ve 6 mm’dir. Pres normal olarak 6 dakikada açılır. Çıkan levhalar ordan otomatik makinelerle geçerken vakum lastikleri levhayı alıp fırınlara gönderir.

9-Fırınlar Bölümü: 100 adet levha alan taşıyıcı arabalar vardır. Taşıyıcı arabanın boyu 5 metre, yüksekliği 4 metre ve genişliği 2 metredir. Araları kalın yuvarlak çelik tellerle ayrılmış, kenarları köşebent ve lama demirle yapılmıştır. Fırınlar iki çeşit olup, biri nemlendirme fırınları, ikincisi ise kurutma fırınlarıdır. Nemlendirme fırınları dört adettir. Kurutma fırınları beş adettir. Bu fırınlar 6x4x2 metre genişliğinde olup, önlerinde demir kapı bulunmaktadır ve nemlendirme fırınlarına buhar gelir. Çıkan mal ilk nemlendirme fırınlarına girer, ordan kurutmaya geçer, burdan kumanda odasında kontrol edilir. Kurutmaya gelince ray sistemi ile dışarıya alınır ve ebatlandırmaya gider. Fırınlarda bir de empirme bölümü vardır. Presten çıkan sıcak levha bezir yağı dolu tankın içerisinden geçip nemlendirme ve kurutma fırınlarına verilerek ordan ebatlandırmaya gider. Bu yağlı levha çatılarda kullanılmak için yapılmıştır. Orköy bunu sac yerine verecekti. Bunun ömrü 25 yıldır.  

10-Otomasyon Bölümü: Fabrika yarı otomatik olduğundan otomasyon arızalarını ve defibratördeki atom çekirdeğinin hergün belirli saatlerde ölçümünü yaparlardı.  

11-Ebatlandırma Bölümü: Fırınlardan çıkan levha ray sistemi ile arabayla ebatlandırmaya gelir. Ebatlandırmada 2 tane testere vardır. Bunlar otomatik rulelerle çalışırdı. Testerenin başında levhayı iten bir makine vardır. Ön taraflarda vakum tertibatı vardır. Malı alan kısımda hareketli rule var. Bir taraf testereye montalı, diğer taraf ise 0’dan 4 metreye kadar kalkar. Makinelerden mal bu şekilde boşaltılmaktadır. Testerelerde ölçümüne göre kesilip levhanın bir cm. lik kısımları alınıyor. Temiz kısımları da kesilip boy boy ayrılıyor. Mamül maddeye gidiyor. Kenarlardan çıkan artıklar Kırıkkale’ye gönderilip eğitim mermisi olarak kullanılacaktı. Fakat kimse almadı. Fabrika da bunları yakacak olarak sattı.  

12-Elektrik Bölümü: Trafodan gelen 6,3 KW (6300 Watt)‘lık elektrik fabrika trafosuna gelir ve oradan dağıtımı yapılırdı. Fabrikalardaki arızaları yaparlar ve yanan motorları sararlardı.

13-Mekanik Atölye Bölümü: Fabrikaya lazım olan parçaları ve kaynak işini yapar.

14-İdari Bölüm:

a) Fabrika müdürü, müdür yardımcıları, teknik müdür ve ona bağlı teknik elemanlardan oluşuyordu.

b) Muhasebe birimi, fabrikanın bütün mali işlemleri yapardı.  

c) Kalem. Bütün yazı işlerinin yapıldığı yer.

d) Puantörlük. İşçinin girdi-çıktısını kontrol ediyordu.

15-Mamül Madde Bölümü: Ebatlandırmadan çıkan malları cinsine göre sınıflandırır ve satışa hazır olur. Girdi-çıktı hesaplarını yapar.

16-Hammadde Ambar Bölümü: Bunlar gelen odunu teslim alır. Cinsine göre sınıflandırır, sahada greyin vardı. Odun istifini taşımada yardımcı olur.

17-Malzeme Ambarları Bölümü: Yedek parça, elektrik, akaryakıt, yağlar, fuel oil, kimyevi ilaçlar, gıda, giyecek, kırtasiye, evrak-ı matbua ambarları vardır. Bunlar her zaman fabrikaya cevap vermek üzere hazır bulundurulurdu. İşçi yemekhanesine günde iki sefer yemek hazırlanmaktadır. (Bundan da sendikacı sorumluydu.)

18-Güvenlik/Bekçiler Bölümü: Fabrika girişlerindeki kulübelerde nöbet tutup, girip çıkan şahısları ve araçları kontrol eden bekçilerimiz arasında bir de bekçi başı vardı. Fabrikanın ve sosyal tesislerinin emniyet ve asayişinden sorumlu bekçilerimizin seçimine azami özen gösterilmiş olup, sadece mal güvenliği değil, can güvenliğimizi de emanet ettiğimiz bekçilerimize her zaman minnettarız.

Fabrikada Yaşanan Bazı Vak‘alar:  

Artvin Lif Levha Fabrikası’nın kuruluş safhasından kapanış ve yıkılış tarihine kadar geçen 30 küsur yıllık süre boyunca muhtelif zamanlarda yaşadığımız pek çok acı-tatlı anılar olmuştur muhakkak. Ancak bunlar arasında fabrikamızı etkileyen birkaç hadise var ki, bunlar bizleri bir hayli teessür altında bırakmıştır.

Meselâ; 1975 yılında fabrikanın teslim evraklarını Genel Müdürlüğe götüren arkadaşımız Selim BALCI, Trabzon’dan bindiği gece otobüsüyle geri dönerken Ormanlı Köyü köprüsünün önündeki taş ocağının bulunduğu yerde otobüs kaza yaparak devrilmiş ve onun da aralarında bulunduğu yolcular Çoruh Nehrine fırlamıştı. Selim BALCI Çoruh Nehrinde kaybolmuş, tüm aramalara rağmen bulunamamıştı.

06/07/1976 tarihinde de yine acı bir kaza hadisesi yaşanmış, fabrikaya kiralanan otobüs cezaevinin önündeki keskin virajı dönemeyerek askeriyeye düşmüştü. Arkadaşlardan bazıları yaralandı. Şoför Sedat BİLSEN ve Mustafa ÇELİK öldü. O sıra hastaneye Ankara’dan 3 aylığına her branştan doktor gelmişti.  

Fabrika 1986 yılında KİT kapsamına alınarak personel sözleşmeli yapıldı ve bayi sistemine dönüldü. Her ilde bayilerimiz vardı. Dışarıya serbest mal satılmayacaktı. Malı sahaya yığmaya başladık, çünkü ambarlarda yer kalmadı. Türkiye’deki bayilere telefon ve resmi yazı gönderildi. Fakat kimse cevap vermedi. Fabrikanın bakıma alınmasına karar verildi. O ara Antalya, Erzurum, İstanbul ve Isparta bayileri mal istedi. Hepsine istenen mal yollandı. Fabrikada Süleyman DEMİREL’in kardeşi tarafından malın hepsi alındı diye dedikodu ortaya çıktı. 1994 yılında Rusya’dan odun alındı. Çok yağlı olan bu odunlar Greyin altına yığılmıştı. Tahminen 200 ster odun kalmıştı. Orda yangın çıktı. Söndürmek için Rize ve Oltu itfaiyeleri de geldi. Diğer yerleri kurtardık ama odunlar yanmıştı. Başka türlü konuşuldu. Nitekim odun bitmek üzere idi. Fabrika için bakım kararı da alınmıştı.

Fabrikadaki yongalama bıçakları ve defibratör sekman bıçaklar bilenmek için İstanbul‘a gönderiliyor, orada bilendikten sonra Artvin‘e geliyordu ne yazık ki! Teknik müdür Yılmaz KAYA’nın buluşuyla yapılan makine faaliyete geçince bileme işleri artık fabrikada yapılır oldu. Böylelikle zaman ve iş kaybının önüne geçilmiş ve yapılan savurganlığa bir dur denilebilmişti.

Diğer taraftan Artvin’den giden arabalar dışarıdan Artvin’e çok ucuz mal getiriyorlardı. Kavun, karpuz, mandalina, portakal getirerek ucuz satıyorlardı. Çimento ve Çorum ilinden tuğla getiriyorlardı.  

1998 yılında fabrika Artvin Yöresel Kalkınma Hizmet Vakfı tarafından alındı ve bakımı yapılarak 1999 yılında hurdaya gitti. Malzeme ambarlarında 2010 yılına kadar yetecek malzeme vardı ama onlar da hurdaya gitti. 1985 yılında yongalama bıçaklarını bilemek için yaptırdığımız çanak taşlarının tanesi 250,00.-TL’den alındı. 1996 yılında emekli olduğumda 50 adet kalmıştı. Bunu özel yaptırıyorduk. Belediyenin bahçıvanı onları el arabasına doldurmuştu. Bunları ne yapacaksın diye sorduğumda, bunların içine çiçek ekeceğini söylemişti!..

Fabrikamız son zamanlarını can çekişerek geçirirken, bu müesseseye çok emek vermiş olan vefalı dost, Polonyalı mühendis Jozef Andrzej BARAN fabrikanın kurtulması için bir teknik rapor hazırlamış ve zamanın Valisi Ömer BÜYÜKKENT’e sunmuştu. Ama sonuç olumsuzdu. Çünkü valimizin de yapabileceği bir şey yoktu; fabrikamızın kapanış bileti çoktan kesilmişti bile. Yüzlerce Artvinlinin ekmek teknesi olan bu müessesenin kurtulması için, sırf yıllarca beraber çalıştığı ve çok insanlık gördüğü Türk insanının yüzü yine gülsün, evlerine ekmek götürsünler ve Artvin göç vermesin diye oturup bir rapor hazırlayan Baran dostumu saygıyla anarken, bu raporu da tüm Artvinliler’in ve kamuoyunun takdirlerine sunuyorum.

RAPOR

Yeni teknolojik gelişmelere göre fabrikanın durumu ve modernizasyon imkanları:

 

RAPORUN AMACI:

Rapor sert lif levha üretiminin teknolojik hatlarının geçici ve son yenileme olasılıkları hakkında bilgi içermektedir(Yaş metod kullanılarak).

Bu rapor üretim hatlarının modernizasyonu, çalışması kadar, teknolojik ve ticari önerileri içeren bir karar alınması için temel oluşturmaktadır.

"Artvin İmalat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi - Lif Levfha Fabrikası" yöneticisi Ömer BÜYÜKKENT için hazırlanmıştır.

Artvin fabrika mekanizasyonu da dahil olmak üzere Polonya tarafından 1965-1967'de hazırlanmış (110-ton / gün Lif Levha kapasiteli) ve Artvin'deki yapım yerine 1968-1970'de teslim edilmiştir. Dolayısıyla 1960'lı yılların teknolojik seviyesine sahiptir.

Fabrika 1975 Haziran'da faaliyete geçmiş ve kontratın bütün taahhütleri yerine getirmiştir.

Türkiye'de Özelleştirmenin bir sonucu olarak Fabrika "Artvin İmalat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi"nin mülkiyetine geçmiştir. 15.05.1998 de üretimini durdurmuştur.

Fabrika şu anki durumda bakım ve onarımın yanı sıra bütün kullanılmış ve eski parçaların değişmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle pres üretiminde bir çok parçanın eskidiği, yıprandığı, mesela; sıcak pres plakalarının oturduğu takozların tamamen aşındığı, pres üst masasının çatlak olduğu bu yüzden çalışma açısından tehlike oluşturduğu tesbit edilmiştir (pres basıldığında, basıncın-320- atu'ye ulaştığında bu çatlakta açılma riski vardır).

Fabrikanın mevcut şartlarda çalışması mümkün görülmekle birlikte maliyetlerin yüksek, Levha kalitesinin düşük olacağı düşünülmektedir.

Bakım ve onarım çalışmaları bu raporun konusu değildir.

Bu raporun başında da belirtildiği gibi Artvin'deki Lif Levha Fabrikası 1960'ların üretim teknolojisi seviyesindedir. Bu sistem yüksek üretim maliyetleri, önemli elektrik ve güç tüketimi, bununla birlikte belirli sayıda insan gücüne ihtiyaç duyar. Diğer taraftan da Çoruh doğrudan artık birikmesine sebep olur. Çoruh nehrine doğrudan atık birikmesine sebep olur. Bu da bu sistemin diğer bir sakıncasıdır.

 

1-EN SON TEKNOLOJİYE GÖRE FABRİKANIN MODERNİJASYONU ŞU ŞEKİLDEDİR:

1- Lif yapımı için sadece defibratör kullanılması: bu sistemde dört defibratör ve dört tane rafinatör, gerekli kapasitedeki tek bir defibratör ile yenilenmektedir. Polonya endüstrisi tek adımda Lif üreten defibratör üretilmemektedir. Bu tür makinelerin üreticisi "SUNDS DEFIBRATÖR (İSVEÇ)" dir. Bu makineler yük sek kapasiteli makineler olup, ancak fiyatlarının da iki milyon USD-DOLAR olduğunun altıda çizilmektedir. Yatırılan paranın üç yıl içinde kendini amorti etmesi beklenmektedir.

2- Dökme makinesinde düzlem pres baskısı ile yaş keçe oluşturulur. Bu sistem yüksek seviyede su alma, daha iyi yaş keçe oluşturma, düşük enerji tüketimi ( yaklaşık 0/0-50) ve daha az insan gücü gerektiren yüksek verimli makinelerdir. Bu sistem makinalarını Polonya endüstrisi yapmaktadır.

3- Çevreli elek sistemi yardımıyla pres yüklenmesi: Bu sistemde çerçevelere elekler monte edilmiş yaş keçe bunlar sayesinde prese taşınmaktadır. Bu sistemi kullanmak için dönüşümün modernize edilmesi ve yükleme asansörünün de uyumlu hale getirilmesi gereklidir. Böylece levha taslaklarının kayma ve taşınma hareketleri ile ilişkili olan problemleri çözülmüş olur. Bu sitemde birçok ek avantaj da sağlar.

3.1- Levha taslağı daha az ısı ile daha kısa sürede suyunu atacak ve pres zamanını kısaltmakla birlikte günlük kapasite yaklaşık 140 ton/ günde çıkacaktır.

3.2- Keçeden suyun uzaklaştırılması daha çabuk olduğundan ısı harcaması az olup ekonomiktir.

3.3- Çerçeveli elek sisteminde pres yaklaşık beş ton kadar ek yükten kurtulmuş olur (Bir taşıyıcıysa yaklaşık 2000 kg.x25- adet= 5.000 kg). Dolayısıyla presin güç harcaması azalmış olur. Ayrıca çerçeveli elek sisteminde taşıyıcı sac olmadığı için sacların ısıtılmasına giden enerjide tasarruf edilmiş olur. Bu da eski sisteme göre % 20- civarındadır.

3.4- Levhanın kalınlığı levhanın her yerinde yaklaşık olarak birbirine eşittir.

3.5- Çerçevedeki eleklerin temizlenmesi daha kolaydır.

Çerçeveli elek sisteminin kullanılmasının bir diğer faydası da Liflevha olan profilli ürünler üretmeye imkan sağlamasıdır. Kapı Profili, Duvar şeritleri üretilebilir. Kalın Liflevha (10 mm) üretimi denemeleri, MDF levhaları yerine yer döşemesi olarak da kullanılabileceğini ortaya koymaktadır.

Çerçeveli elek sisteminin bütün makineleri Polonya endüstrisince yapılabilmektedir.

4. Yeni defibratör sisteminde elyafla birlikte siklona gelen ve havaya atılan buhar, tekrar sisteme kazandırılmaktadır. Siklondan bir geri dönüş borusu ile debratör üstündeki yonga bünkerine sevk edilen buhar, yonganın yumuşatılmasını sağlamaktadır. Çok kur yonga kullanıldığı durumlarda bu buharlarıma işlemi elyaf kalitesini yükseltir. Bu sistemde de fibratör daha az buhar tüketir.

5. Kapalı sisteme göre sirkülasyon suyunu buharlaştırarak arıtılması ve atık materyaalların yeniden değerlendirilmesi. Bu sistem yaş yöntemle Lif Levha üretimindeki en zor problemlerin çözülmesini sağlar. Bu şu demektir: Kirli su sürküle edilerek buharlaştırıcıda

arıtılır, temiz su üretim sürecine geri döner. Aynı zamanda suyun içindeki katı materyallerde yeniden değerlendirilir. Buharlaştırıcıda elde edilen katı maddenin yoğunluğu % 35-40'dir. Yakacak olarak kullanılabilecek bu ürün yapışkan niteliği ile talaş, toz ve levha parçalarıyla karışık olarak biriket yapımında kullanılır. Polonya’da bu ürün bakır madenleri granüllerini yapıştırarak biriketlere dönüştürmek için kullanılmakta ve daha kolay taşıma imkanı sağlamaktadır.

Artvin'deki Lif Levha Fabrikasından çıkan tehlikeli pis su Çoruh nehrine doğrudan akıtılmaktadır. Muhtemelen bu, Türkiye'deki doğal çevreyi kirleten endüstrilere göz yumucu politikaların sonucudur. Aktif çevreci grupların her gün artmakta olan baskıları altında kuralların daha sertleşeceğini düşünüyoruz. Polonya'daki fabrikalar cezalara uymama durumunda büyük cezalar ödemektedirler.

Teknolojik suyun kapalı sistemde kullanılması ile ilgili araç ve gereçleri Polonya endüstrisi kısmen üretebilmektedir.

6- Otomatik motor kontrol sistemi: Bu sistem PLC kontrollerini ve bilgisayarlı görüntüleme programlarını kullanır. Bu sistem aktif gücü ölçerek motorları yönetmeyi mümkün kılar. Motorun çektiği güç oranında elektrik enerjisini otomatik olarak ayarlar. Bu sistem kesin ve ekonomik bir enerji tasarrufunu sağlar. Yüksek güçte makinaları kapsamaktadır, (defibratör, rafinatör, dökme makineleri için).

Bu sistem makinaları Polanya sanayisi tarafından üretilmektedir.

7- Emprenye, boyama ve Lamine kaplama ki, bunlar çoğunlukla Lif Levhayı daha çekici yaparak piyasada kolay satılmasını sağlar.

EMPRENYE: Artvin'deki Lif Levha fabrikasındaki emprenye makinesi sökülmüştür. Liv Levhaların emprenyelenmesi sonucu levha kalitesinde önemli bir artış elde edilmiştir. Statik mukavemet kapasiteleri % 50 oranında artırılmıştır (600-900 kg/cm2). 24 saat suda bekletilme işleminden sonra su çekme kapasiteleri % 25'e kadar azaltılmıştır. (% 10-15). 24 saat suda bekletilme işleminden sonra şişme kapasiteleri % 25'e kadar azalmıştır. (0.5-1.15 gr/cm3) Brinel ölçeğine gör Lif Levha sertliği % 40'a kadar arttırılmıştır (450-550). -   Levha aşınması % 400'e kadar düşürülmüştür (% 4.2-4.4).

Daha yüksek bükülebilme kapasitesi ve boylamasına dayanıklık özellikleri levhanın ev inşaatlarında özellikle hafif yapı elemanlarını destekleyici taşıyıcılar olarak kullanılmasında avantajlar sağlamaktadır. Ayrıca bu Lif Levha panellerin suya ve neme karşı dayanıklık kapasitesinden dolayı mutfak ve banyo gibi nem içeren mekanlarda iç duvar kaplamalarında rahatlıkla kullanılabilir.

Emprenye edilmiş levhalar (çok sert) aşınmaya karşı da dayanıklıdır. Aşınma oranları lifli levhalarda ve yumuşak ve ser solid odunlarından daha düşüktür.

Araştırma sonuçlarına göre:

Emprenye edilmiş lifli levha (çok sert) % 4.3'tür.

Karşılaştırma için: Meşe ağacı aşınma oranı: % 6.3

Çam ağacı aşınma oranı: % 9.1

İşleme tabi tutulmamış lifli levha aşınma oranı: % 19.2 Yukarıdaki sonuçlardan anlaşılacağı üzere emprenye edilmiş lif levhalar yer döşemesi yapımında da kullanılabilir. Daha önce bahsedildiği gibi lake ile kaplama ve yapraklı hale getirme tahtanın kalitesini arttırma amacı ile kullanılan ve çok iyi bilinen tekniklerdir. Bunların burada ayrıca tanımlanmasına gerek görülmemiştir,

Polonya endüstrisi yukarda bahsedilen amaçlar için kullanılacak makine üretmemektedir. Teknolojide kullanılan sistemler ileri derecede otomatik hale getirilmiştir ve tek sistemi yönetebilir. Bu yüzden bu sistem oldukça pahalıdır. (1.500.000-2.000.000 Amerikan doları) Bu amaçla kullanılan teknolojik sistemin tümü veya makine parçaları Almanya'da bulunan bazı şirketler aracılığı ile 2. El olarak tedarik edilebilir. Bu sistemler genellikle elle yapılan yükleme ve boşaltmayı gerektirdiğinden diğerlerine göre oldukça ucuzdur,

8. Lif levha satışının artırılmasıyla ilgili olarak en önemli işlemlerden birisi de değişik format ve ebatlarda levha kesimine ve kapı profili yapılmasına olanak vermesidir.

Yukarda bahsedilen hususlar için fabrika gerekli ölçülerde testerelerle donatılmalıdır. Şu anda elde bulunan aletler amaca hizmet etmemektedir. Bununla beraber Polonya endüstrisi bu çeşit aletleri üretmemektedir.

 

II- MEVCUT ÜRETİM BANDININ MODERNİZASYONU İÇİN ÖNERİLER:

1. İster mevcut makineler modernize edilsin isterse tek adımlı defibrasyon yapılsın odun yorgalarının içinde bulunan taş, kum ve metal gibi yabancı maddelerin muhakkak temizlenmesi lazımdır. Bu yüzden yonga yıkama ünitesinin çalıştırılması veya yenisinin kurulması şarttır.

2. DEFİBRATÖR BÖLÜMÜ:

2.1- Defibratörlerden sonra direkt olarak rafınatörlere bağlantı yapılarak dört olan siklon sayısının bire indirilmesi, bu siklonunda sistemdeki buharın yonga bünkerlerine gönderilmesi amacıyla kullanılması buhar sarfiyatını azaltacaktır.

2.2- Yonga besleme şineke sistemlerinin yenilenmesi daha sağlam ve güçlü makinelerle değiştirilmesi gerekir.

2.3- Modern defibratör ve rafinatör sistemi kullanımında enerji miktarının otomatik olarak ayarlanması gerekir (I. Konu 6. Maddede açıklandığı gibi).

2.4- Rafinatörün basınç altında çalışmasını engelleyen nedenlerin kaldırılması.

2.5- Boşaltma valflarının değiştirilmesi.

 

3. DÖKME MAKİNESİ:

3.1- Uzun elek kısmının iptal edilerek vakumlu emicilerle değiştirilmesi gerekir.

3.2- Elyaf kutusunun daha ileri teknolojiye sahip yenisiyle değiştirilmesi gerekir.

3.3- Suyun uzaklaştırılmasında kullanılan silindir preslerini iptal edilerek düzlem pres sistemine geçilmesi gerekmektedir.

3.4- Yüksek su basıncı altında çalışan kesici kafası bulunan yeni bir çapraz kesicinin kullanılması gerekir.

 

3.5- Uzun eleği otomatik olarak ayarlayan sistemin kurulması gerekir.

3.6- Modern makine kontrol sistemi kullanılmalıdır (I. Konu 6. Madde).

4- Yaş keçe taşıyıcının iki bölümünün değiştirlmesi gerekir (Rulo sisteminden bant sistemine geçilmesi).

5- Yatay hareketli taşıma bandının çerçeveli elek sistemiyle değiştirilmesi (I. Konu 3. madde).

5.1- Yatay hareketli taşıma bantlarının çerçeve elek sistemine göre yeniden yapılanması ve yerleştirilmesi.

5.2- Yükleme ve boşaltma asansörlerinin yeniden yapılanması.

5.3- İtici ve çekicilerin yeniden yapılandırılması.

5.4- Asansör tahrik sistemlerinin yerleştirilmesi.

5.5- Yaş keçe transportları için modern otomotik kontrol sistemlerinin kullanılması.

5.6- Mevcut Pres sisteminin çerçeveli elek sistemine adaptasyonunun yapılması.

Yukarıdaki uygulamaların yapılması halinde pres kat sayısının 25'den 28'e çıkarılması mümkündür. Bu kat sayısı otuzda olabilir.

6- Tam ve eksiksiz bir pres sisteminin yerleştirilmesi ve teknolojik parametrelere ulaşabilmesi ve pres katsayısının doğru olarak tesbit edilebilmesi için çalışma sistemlerinin düzenlenmesi ve test edilmesinde bir pers üretici uzmanının bilgisine başvurulması şarttır.

7- Dökme makinesindeki keçenin iyi oluşması ve hidrolik presin doğru olarak kullanılması neticesinde, sertleştirme odalarının kullanılmasına pek gerek kalmaz. Bu durumda enerji ve güç tüketimi de azalacaktır.

8- Su püskürtmeli nemlendirme makineleri kullanıldığı takdirde nemlendirme odalarına da gerek kalmayabilir.

9- Şu anda Sayın Nazım ALTUN tarafından fabrikanın genel bakımı yaptırılmaktadır. Ayrıca aşağıdaki konular üzerinde de hassasiyetle durulmalıdır.

9.1- Yongalama bölümünün bakım ve tamiratlarının yapılaması,

9.2 - Levha yüklenen vagonların bakım ve tamirinin yapılması,

9.3 - Levha yükleme ve boşaltma asansörlerinin bakım ve tamirinin yapılması,

9.4 - Elyaf ve su pompalarının bakım ve tamirinin yapılması,

9.5 - Dikey elyaf karıştırıcılarının bakım ve tamirinin yapılması,

9.6- Elyaf, su borusu ve vanalarının bakım ve tamirinin yapılması,

9.7- Sıcak su buhar borusu, vana ve pompalarının bakım ve tamirinin yapılması,

9.8- Konsantrasyon ayar otomatlarının montesinin sağlanması,

9.9- Buhar ve sıcak su ayar otomatlarının bakım ve tamirinin yapılması

9.10-Elektrik ve elektronik bütün devrelerin, panoların ve trafoların bakım ve tamirinin yapılması

III - MODERNİZASYON SONRASINDA ÜRETİM BANDININ TEKNİK ve TEKNOLOJİK GÖSTERGELER:

II-2-3-4-5-6'DA tanımlanan tesisatın yeniden inşası, elden geçirilmesi ve II-9'da anlatılan onarımlar belirgin bir verimlilik artışı, daha düşük enerji tüketimi ve bir ton levheye düşen insan gücü ihtiyacını azaltacaktır.

1- 110 ton/22-saat'olan 180 ton/ 22 saata çıkacak (3,2 mm.lik levhalar için tahmini verimlilik artışıdır).

2- Üretilen levhaların ebatları: 1,700/5,500mm.

3- Levhaların kalınlığına göre üretim aralığı 2,50- 6,00 mm'ye kadar.

4- 28 veya 30 katlı hidrolik pres.

5- Dökme makinesi maksimum hızı: 3Om/ dakika

6- Dökme makinesinden sonra keçenin rutubeti: % 33

7- Üretilen levhaların kalitesi: DİN stardına uygun olacaktır.

Elektrik tüketimi ile diğer araçlara ilişkin ayrıntılı veriler üretim bandının yeniden yapımıyla ilgili teknik projede açıklanacaktır.

 

IV. SONUÇLAR:

Yönetim kurulu yeniden yapılanma çalışmalarına karar verdiğinde göz önünde bulundurulacak en önemli şey gereken parasal desteğin sağlanması bakımından müşterek çalışma içine girmesi gerekir.

Bahsettiğiniz husus Türk ve Polonya tarafının anlaşılmasıyla mümkündür.

1. Yeniden yapılanma çalışmalarını ilgilendiren karşılıklı anlaşmadan sonra Polonya tarafı kaba bir fiyat tahmini ile tekniksel ve ticari bir teklif sunacaktır.

2. Polonya tarafı ayrıca şuandaki elemanların maksimum kullanımını göz önüne alan yeniden yapılanma ile ilgili teknik dokümanları hazırlayacaktır. Bu doküman için Polonya tarafına para ödenecektir. Bu amaçla yatırımcı, makinaların teknik bilgilerini içeren bir doküman verecektir.

3. Hazırlanan teknik dokümana göre her iki taraf için yapılanma çalışmalarının sırası belirlenecektir. Makinaların yenilenmesi işleminin Polonya tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Geri kalanlar yatırımcı tarafından üstlenilecektir.

4. Makinaların yenilenmesi konusunda belirlenen hedeflerin gerçekleşmesine en önemli faktör kalifiye elamanlardır. Çalıştırılacak elemanların daha önce Lif Levha üretiminde çalışmış, konusunda uzmanlaşmış olması gerekmektedir.

Artvin'de sert Lif Levha üretimindeki makinaların yenilenmesi, üretimde ekonomik ve parasal yönden avantajlı konuma geçmek için önemlidir. Doksanlı yılların sonunda Lif Levha yapımında kullanılan teknoloji öncelikle bine inşaatlarında, mobilya üretiminde ve paketleme endüstrilerinde yüksek kalitede ve çeşitli ölçülerde levha üretimine olanak verilecektir.

 

ARTVİN, 29 NİSAN 1999

J.A BARAN

 

Fabrikamız emektarlarından Yaşar GÖKDEMİR’in, 12. Geleneksel Kafkasör buluşmamızda okuduğu şu şiir bizleri yıllar öncesine götürerek çok duygulandırmıştır.

ELVEDA

Sene yetmiş altı Eylül on dördü/ İşçilik o günde yeni bir dedi.

Çeyrek asır ne kolay sona erdi/ Elveda işçilik Artık Elveda.

Çok genç yaşta iken başladın işe/ Çalışanın emeği gider mi boşa

Yaşayan kavuşur Bahara Kışa/ Elveda arkadaşlarım artık elveda

Artvin’in simgesi bir tek fabrikam/ Kim verecek hesabını sorarsan

Bulunmaz emsali daha ararsan/ Elveda fabrikam artık elveda

Bunca yıldır ekmeğini yemişiz/ Biz buraya canı gönül vermişiz

Bilmem özelleşsin niye demişiz/ Özelleşmem sana olsun elveda

Nice anılarla geçti o günler/ KİT’ler özelleşsin artık dediler,

Bu kararı kimler niye verdiler?/ Elveda fabrikam artık elveda

ORÜS camiası  çoktu anında/ Kimse kalmaz düşmeye gör yanında

Olanlar hep bize oldu sonunda/ Elveda anılarım artık elveda

Böyle mi bitecekti bu işin sonu/ İşçinin kırıldı kanadı kolu

Korkmayın değildir bu yolun sonu/Eşim dostum size olsun elveda

Hiç mi yoktu üretimde kar payın/ Artvin’in Şavşat’ın hem de Borçka’nın

Vezirköprü, Düzce ile Bafra’nın/ Dursun beyim size olsun elveda

Ardanuç, Arhavi, canım Ardeşen/ Bartık Karacasu şirin bin köşem

Sonunda kalmadı senin de neşen/ Bolu Beyim size olsun elveda

İşçinin kalmadı diyecek sözü/ Çok görenin kör olsun iki gözü

Alanların güler inşallah yüzü/ Patronlarım size olsun elveda..

Biter mi yazma ile bunca anılar/ Çiçeksiz ne yapar bilmem arılar

Bilmem bu gidişle nere varırlar/ Siyasiler size olsun elveda

Hayal oldu artık o eski günler/ Düşenin hiç dostu olmazmış derler

Biz gidersek sizin olsun bu yerler/ Kalanlarım size olsun elveda

Kınamayın benim yazdıklarımı/ Anlamam lügatı hem de terimi

Herkes tutar gider elbet yolunu/ Yoldaşlarım size olsun elveda

Bu sözlerim burada erdi hitama/ Biz kimseyi almıyoruz ithama

İşçilerin canı feda vatana/ İşçiliğim sana olsun elveda

Derki Yaşar neyim kaldı burada/ Sabredenler derki erer murada

Hakkı olan helal etsin bana da/ Elveda dostlarım artık elveda.

 


Bu makale 5806 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com