Ömer YERLİKAYA
Durgun akardı don?
20.10.2016

           

               Durgun akardı don… 

 

Bence bütün zamanların en iyi tasvircisi Åžolohov dur.

Şolohov Durgun Donda bir fırtınayı nasıl tasvir ediyor, bir bakalım.

AkÅŸama doÄŸru bir fırtına çıktı. Köyün üzerini siyah bulutlar kapladı. Rüzgârın çılgına çevirdiÄŸi Don’un köpüklü dalgaları kıyıyı dövmeye baÅŸladı. YaÄŸmursuz gökte ÅŸimÅŸek çakıyor, ara sıra gök gürültüleri yeri sarsıyordu. Bulutların hemen altında bir çaylak dolanarak kanat çırpıyor, onu cırtlak sesleri ile kuzgunlar izliyordu.

Ve bir baÅŸka nefis bir doÄŸa tasviri ile karşımıza çıkıyor Åžolohov.

                Muslinden bir buÄŸunun içinde kalan güneÅŸ, köyün üzerinden geçiyordu. Minik, bembeyaz, kıvrım kıvrım bulut kümelerinin ötesinde uçsuz bucaksız, serin, gök mavisi bir çayır göz alabildiÄŸine uzayıp gidiyordu. Alev alev yanan sac çatıların, terk edilmiÅŸ tozlu yolların, kavrulmuÅŸ sarı otları ile tarlaların üzerinde öldürücü, nemli bir sıkıntı yükseliyordu.

                Ve Don’u anlatıyor.

Sabahın erken saatlerinde, kül rengi gökyüzünde hala tek tük yıldızlar parıldıyor, bir bulut kümesinin altından beriye doÄŸru rüzgâr esiyordu. Don’un üzerinde yükseklerde sürüklenen ince bir sis kıraç bir tepenin yamacına yaslanıp, baÅŸsız kurÅŸuni bir yılan gibi sel yataklarına sokuluyordu. Irmağın sol kıyısı, kumsal, aÄŸaçlıklı sığ sular, kamışlık bataklıklar ve nemli aÄŸaçlar ÅŸafağın soÄŸuk, hülyalı ışıklarıyla tutuÅŸuyordu. Ufuk çizgisinin altından güneÅŸin aydınlığı göÄŸe vuruyordu, ama güneÅŸ daha yükselmemiÅŸti…

Åžolohov Durgun Don’un ilk bölümünü yazdığında yıl 1925’tir ve Åžolohov 23 yaşındadır. Birinci dünya savaşının etkileri sürerken henüz çok genç yaÅŸta böylesi bir eseri  -Durgun Don dünyanın sayılı birkaç romanından birisi gösterilmektedir- yazabilme baÅŸarısını göstermiÅŸtir. Durgun Don tam manası ile bir baÅŸyapıttır. 1920’li yılların imkânsızlıklarında garsonluk, çıraklık, amelilik dâhil her iÅŸi yapan bir yoksul bir gencin o ÅŸartlarda böylesine müthiÅŸ bir romanı yazabilmesinin izahı gerçekten güçtür. Günümüzde bile; her ÅŸeyin çok geliÅŸtiÄŸi, bilimin son sürat hız kazandığı, teknolojinin sınır tanımadığı bir ortamda bile edebi konularda her türlü imkâna sahip yazarlarımızdan böylesi ünlü romanlar ortaya çıkmayışının izahı da çok zordur.

Günümüzde hangi yazar olursa olsun hiçbir eserin bir Durgun Don, Karamazov KardeÅŸler, Suç ve Ceza, Anna Karenina’nın yanından bile geçememesi koca bir yüz yılın edebiyat açısından büyük bir hayal kırıklığı içinde geçtiÄŸini söylemek zor olmasa gerektir.

                Konu gerçekten enteresandır.  

Günümüz yapıtları gelecek günler için klasik olacak nitelik taşımıyor.

Öne çıkan kitap olsa da okuyucuyu kendine baÄŸlayamıyor. Çok satmıyor, yıllara dayanan baskı yapmıyor. Dahası bir süre sonra yokmuÅŸ gibi unutulup gidiyor. Belki yüz yıl sonrası için günümüz kitaplarının hiç birisi okuyucunun ilgisini çekmeyecektir. Ama dünya klasikleri olarak adlandırılan deÄŸerler her dönem baÅŸucu kitabı olmayı sürdürecektir. Demek ki günümüz yapıtları için ortada yanlış giden bir ÅŸeyler vardır. Ya ticari kaygı öne çıkarılıyor ve ya olaylar, karakterler, konu, kurgu ve benzeri veriler saÄŸlam doku üzerine inÅŸa edilemiyor.

Kuşkusuz bir yerlerde yanlışlıklar yapılıyordur.

Bu pencereden bakıldığında dünya romancılığının geleceÄŸi için olumlu ÅŸeyler söylenemez. BaÅŸyapıt deÄŸerine ulaÅŸacak çok az sayıda eser varsa da bunlar eskilerle kıyaslandığında çok yüzeyde kalmaktadır. Nobel edebiyat ödülleri ise günümüzde anlamını yitirmiÅŸ tamamı ile siyasal bir amaca hizmet etmeye baÅŸlamıştır.  Günümüzde bu ödülü alan pek çok yazar okuyucunun benimsediÄŸi tip yazar olmaktan uzaktır. Ama farklı bir takım çıkışlarla ve belki herhangi bir sistemin havuzuna sutaşıma gayretleri daha etkili olmaya baÅŸlamıştır. Günümüzde özellikle uzun soluklu kitapların okunmayışının nedeni de ortadadır. Okuyucuyu derinden etkileyip sarsacak nitelikli kitaplar artık yazılamamaktadır. Bu durum süreklilik gösterdikçe de okuma trendi düÅŸmeye baÅŸlamıştır. Dünya klasikleri ile boy ölçüÅŸecek eserlerin yazılmasını dileyelim ve umalım…

                                                          

                                                                                                   Sevgi ile kalın. 


Bu makale 223 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com