Åžahver KARASÃœLEYMANOÄžLU
BİR YABANCI GÖZÜYLE ARTVİN'E BAKIŞ: HOLLANDALI CAREL ZWOLLO İLE SÖYLEŞİ
28.11.2015

 ÇORUH SÖYLEŞİLERÄ°

BÄ°R YABANCI GÖZÜYLE ARTVÄ°N'E BAKIÅž:

HOLLANDALI CAREL ZWOLLO Ä°LE SÖYLEŞİ

 "Artvin'de Turizm" isimli bu kitabı hazırlarken ilimizi bizlerden daha iyi tanıyan Sosyolog Dr. Carel ZWOLLO'nun ilginç görüÅŸlerine de yer vermek istedik. Yusufelililerin fahri hemÅŸehrisi ve yakın dostu ZWOLLO'nun turizm ile ilgili görüÅŸlerine geçmeden önce kendisini daha yakından tanıtmak istiyoruz:

"1948 Endonezya doÄŸumlu. Aslen Holandalı. Amsterdam Üni. Sosyoloji Bölümü öÄŸretim üyesidir. Asya, Afrika ve birçok ülkede, balık kültürü, tarım, çiftçilik ve hayvancılığı geliÅŸtirme projeleri üzerinde çalışmalar yaptı. Üniversite tezini su ürünleri dalında yapmak üzere 1975 de Bodrum’a geldi. Daha sonra 1991 de Köy-Tür aracılığı ile Türkiye’de çalışmaya baÅŸladı. Bu alanda birçok projeyi yaÅŸama geçirdi. Erzurum Atatürk Üni. Ä°ÅŸ birliÄŸi çerçevesinde Uzundere Sapaca Köyünde alabalık çiftliÄŸi kurdu. Daha sonra Çankırı Orta’da hayvancılık projesi gerçekleÅŸtirdi. Bunun gibi irili ufaklı birçok projeye imza attı. Bir süre  ODTÜ’de öÄŸretim görevlisi olarak çalıştı. Daha Sonra GAP projesi çerçevesinde otuza yakın proje geliÅŸtirdi. Türki Cumhuriyetlerinde fizibilite çalışmaları yaptı. Halen Datça’da bulunmakta ve serbest olarak çalışmaktadır. Yusufeli’ye yerleÅŸmeyi her fırsatta dile getiren ZWOLLO, yöremize olan ilgi ve sevgisi geçici deÄŸil. Bunun kanıtı da yöremizi birçok özellikleriyle tanıması, tanımak için çaba göstermesi.

Yusufeli Kültür DerneÄŸi'nin Temmuz/1994 de Ankara'da açtığı    "Yusufeli Fotografları Sergisi”nde yöremizle ilgili fotoÄŸraflarına özel köÅŸe ayrılan ZWOLLO'nun Artvin'e olan ilgi ve sevgisi gözler önüne serildi. Artvinliler adına derneklerde görev yapanların birçoÄŸu çaÄŸrıldığı halde sergiye gelmezken, bir Hollandalının, saat başı yeni arkadaÅŸlarıyla sergiye gelip konuklarına Artvin'in güzelliklerini heyecanla anlatması belleÄŸimizde yer etti. Daha sonra 26 Kasım 1997'deki Yusufelililer gecesinde ilimizle ilgili ilginç gözlemlerini, içten ve etkili biçimde dile getiren ZWOLLO'nun konuÅŸması, çeÅŸitli ilçelerden de çok sayıda konukların bulunduÄŸu geceye renk kattı. Bir yabancının Artvin hakkında bu denli bilgi sahibi oluÅŸu hayretle karşılandı. ZWOLLO'nun ilginç deÄŸerlendirmeleri uzun süre alkışlandı. Onu daha sonra yöresel dergimiz Livane'nin Eylül/1997 sayısında gördük. Dört sayfalık Artvin'ı anlatan yazısında bizi bize öyle güzel anlatıyor ki, Artvin'de doÄŸmuÅŸ, büyümüÅŸ sanırsınız. ZWOLLO bu yazısında, "Artvin cennet gibi bir yerdir" diyor ve göçle ilgili izlenimlerini ÅŸu cümleyle özetliyor: "Artvinlinin vücudu ikiye ayrılmıştır. Kafası batıdaki ÅŸehirde, yüreÄŸi ise doÄŸudaki köyündedir."

Kitap hazırlanırken aklıma gelen ilginç kiÅŸi Hollandalı fahri hemÅŸehrimiz oldu. Panelden bugüne kadar geçen süre içinde deÄŸiÅŸen konuları ve yeni ortaya çıkan durumları bir yabancının gözüyle kitaba aktarmak istedim. Bu nedenle kendisine bazı sorular yönelttim. Bir grup Yusufelilinin de bulunduÄŸu toplantıda yaptığım bu kısa söyleÅŸiyi sunuyorum:

-Artvin’e ilk kez ne zaman gittiniz? Tanımaya ne zaman baÅŸladınız?

-Artvin’e ilk olarak 1994 yılının haziran ve eylül aylarında iki kez gittim. Ä°lk ziyaretimi, arkadaÅŸlar ile Kafkasör BoÄŸa güreÅŸlerini izlemek ve gezmek amacıyla yapmıştım. Ä°kincisinde ise Borçka Camili (Macahel)’de doÄŸal hayatı korumak için Prof.Dr.Yücel ÇAÄžLAR ve ekibi ile beraber fizibilite çalışması kapsamında ziyaretim oldu. Benden yöreyle ilgili bazı öneriler istendi tam anlamıyla tanımadığım için öneri verebilmem zordu. Artvin’i tüm yönleriyle tanımaya da o sıralar baÅŸladım.

-Ä°lk izlenimlerinizden biraz söz eder misiniz?

-Artvin’e yaptığım rüya gibi bu geziden çeÅŸitli tecrübeler edindim. Ä°lk izlenimim Hopa’dan ayrıldıktan sonra Borçka ve Artvin’e doÄŸru bozulmaya baÅŸlayan ekolojik yapı dikkatimi çekti. Yol boyunca gördüÄŸüm küçük güzel daÄŸ köylerindeki yeÅŸil meyve aÄŸaçları ile çevrili, taÅŸ zemin üzerine oluÅŸturulmuÅŸ ahÅŸap evler ve Artvin insanının Çoruh Nehri boyunca bulabildiÄŸi toprağın her metre karesini tarım alanı olarak deÄŸerlendirmesi çok hoÅŸuma gitmiÅŸti. Türkiye’nin Kuzey DoÄŸusu’ndaki birçok yerleÅŸim bölgeleri gibi köyler yarı boÅŸ, okullar kapalıydı. BaÄŸ ve bahçeler geride kalan akrabalara veya öylesine bırakılarak büyük umutlarla batıdaki büyük ÅŸehirlere göçmek zorunda kalmıştı. Burada nüfus göründüÄŸünden daha karmaşık bir yapıya sahip. Artvin’deki nüfusun çoÄŸunluÄŸu daha iyi ÅŸartlar elde edebilmek için batıya göçmüÅŸ. Ama akılları buralarda kalmış. Bu durumu yılda bir düzenlenen Kafkasör ÅŸenliklerinde görebilirsiniz. Ä°stanbul, Ankara, Bursa ve diÄŸer ÅŸehirlerde yaÅŸayan her Artvinli bu festivale gelerek yöreye baÄŸlılığını ortaya koyuyor. Batıda yaÅŸayan Artvinliler sosyal, kültürel örf ve ananelerini kaybetmekten korkuyorlar. Bundan dolayı bu tür etkinlikleri ve sıla özlemini gidermek için memleketlerini topluca ziyaret ediyorlar. Gidemedikleri zamanda büyük ÅŸehirlerde yöresel dernekler kurarak birbirinden kopmamaya gayret ediyorlar.

-Artvin’i ve halkını yabancı gözüyle kısaca deÄŸerlendirir misiniz?

-Artvin’deki köylülerin bende bıraktığı izlenimler çok olumludur. Yöre insanının yabancıları karşılarken ve ağırlarken gösterdiÄŸi isteklilik, konukseverlik ve büyüleyen davranışları da, hayranlık uyandıran bir tablo sergilemekte. Ä°nsanlar davranışlarında etkileyici bir asalete sahipler ve sizin kendinizi evinizdeymiÅŸ gibi hissetmeniz için ellerinden gelen her ÅŸeyi yapıyorlar. Bununla beraber, insanlar karşısındaki sağırmış gibi, onlara bir ÅŸeyleri daha net anlatabilmek için coÅŸkun bir ÅŸekilde birkaç desibel daha yüksek sesle konuÅŸuyorlar. Bu özellik coÄŸrafi ÅŸartlara baÄŸlı olarak yetiÅŸmeden de kaynaklanabilir. Gururlu insanlar ve dik yürüyorlar. Size bir bardak ayran sunmaları ya da arkanıza yastıklar koymaları, kadını, erkeÄŸi ve çocuÄŸuyla bütün köylülerin konuklara gösterdiÄŸi ilgi 5 yıldızlı otelin garsonlarının gösterdiÄŸi ilgiden daha fazla. KarşılaÅŸtırılması bile mümkün deÄŸil. Ä°nsanlar size nazikçe sorular soruyorlar ve sizi eÄŸlendiriyorlar. Bu insan kalitesi hala Artvinliler arsında çok canlı bir ÅŸekilde varlığını sürdürmektedir. Bana göre, kültürel saÄŸlığın en büyük kaynağı hala Artvin köylerinde bu kültürün canlı olarak yaÅŸatılmaya çalışılmasıdır. Armut, elma, ceviz, asma v.b. diÄŸer meyve aÄŸaçları ile kaplı vadilere yüksekten bakan ahÅŸap terasların ÅŸiirsel bir atmosferi vardır.

Bir Hollandalı olarak benim için Artvin cennetten bir köÅŸedir. Gri-beyaz daÄŸları, yeÅŸil ovaları, su ve havasının temizliÄŸi ile birlikte irili ufaklı dereleri, çeÅŸit bitki toplulukları ve hayvanları bozulmamış güzel ve önemli doÄŸal kaynakları içerisinde yer almaktadır. Çünkü Artvin’de endüstrileÅŸme henüz baÅŸlamamıştır. Bununla beraber köylüler ve devlet tarafından kontrolsüz aÄŸaç kesimi doÄŸa cenneti olan Artvin’i yarı çöl durumuna getirmektedir. Öte yandan bölge Artvin insanının farkına bile varamadığı çok zengin bir kültür tarihine sahiptir. Bundan baÅŸka nadiren de olsa halk oyunları, müzikleri, tepelerdeki terk edilmiÅŸ kilise ve kaleleri de bölgenin önemli deÄŸerlerini oluÅŸturmaktadır. Bu tarih Türkiye’nin doÄŸusundaki diÄŸer bölgeleri ve Kafkasları birbirine baÄŸlamaktadır.

-Artvin tarihiyle ilgili bilgiler de edinebildiniz mi?

-Artvin’in bilinen tarihi 4.000 yıldan daha gerilere eski Hurri ve Urartu tarihine dayanmaktadır. Fakat bununla ilgili pek az bilgi yer almakta ve konuyla ilgili çok az kiÅŸi ilgilenmektedir. Artvin üç imparatorluÄŸun kesiÅŸtiÄŸi stratejik bir noktada kurulmuÅŸtur. Osmanlılar, Ä°ranlılar ve Ruslar. Ä°nsanlar öyle çok ekonomik mücadelelerle karşılaÅŸmışlar ki tarihleriyle uÄŸraÅŸma iÅŸini tarihçilere bırakmışlar. Birçok batılı gözlemci, Artvin’de bulunan kale ve kiliseler hakkında yerli halktan daha çok bilgiye sahiptir. Halk yabancıların bu taÅŸ yığınları ve tarihe karışmış ölü ruhlarıyla ilgilenmelerine ÅŸaşırır. Bunun nedeni tabi ki yabancıların ekonomik mücadele içerisinde olmaması ve meraklarını gidermek ya da zaman geçirmek için çeÅŸitli yollar aramalarıdır. Turizmin nedeni de budur.    

-Artvin'de turizmin geliÅŸmesi için ilk koÅŸul sizce nedir?

-Havaalanı yapılmasıdır bence. Sonra yöreye özgü evlerin pansiyon haline getirilmesi: Suyu, banyosu ve yemek ihtiyaçlarının giderilmesi çok önemli. BeÅŸ yıldızlı otel gerekmez. Geleneksel ahÅŸap yapılar daha çok ilgi çeker. Zaten lüks otel yapılırsa , sürekli iÅŸlemeyeceÄŸi için problem olur. Karayolu yapımı için aÄŸaçların kesilmesi, doÄŸanın yok edilmesi yanlıştır. Artvin olaÄŸanüstü zenginliklerine karşın ne yazık ki, turizm yönünden en az bilinen yörelerinizden biridir

-Bu konuda başka neler yapılabilir?

-Turizm için önemli bir iÅŸte, iyi rehberler yetiÅŸtirilmesidir. Bir kaç dilde turistlerle anlaÅŸabilecek eÄŸitimli rehberler yanında iyi hazırlanmış tanıtım broÅŸürleri de çok gereklidir. Hatta bu broÅŸürler Erzurum ve Trabzon'daki turistik otellerin salonlarında yer alan panolara asılarak, Artvin yakınına kadar gelenlerin dikkatine sunulmalıdır. Ayrıca, Artvinli zenginlerin bölgede araÅŸtırma yapacak gençlere burs vererek desteklemesi gerekir.

-Artvin'de bir müze olmayışını nasıl karşılıyorsunuz?

-Artvin gibi zengin bir kültür tarihine sahip kentte hala müze açılmayışı üzücüdür. Çok zengin olan Kafkas tarihi ile ilgili yeterli bilgi ve belge yoktur. Bunları bulmak için Tiflis'e gitmek gerekmektedir. Neden Artvin'de bu bilgiler toparlanmasın. AraÅŸtırmacılar yok olan deÄŸerlere biran önce sahip çıkmalıdır.

-Turistlik konaklama mekanlarını nasıl ilginç hale getirebiliriz?

-Derelerinde çokça alabalık üretim tesisleri yapılıp, yanı başındaki eski evler pansiyona çevrilebilir. Turistler alabalık yemeÄŸe gelip orada konaklayabilmeli. Çevreyi gezip doÄŸayla bütünleÅŸebilmeli. ÇamlıhemÅŸin'deki gibi balık üretim tesisleri yanında yeni oteller yapmak yerine, otantik evler tercih edilmeli. O bölgelerde kiralık atlarla yaylalara gezmeye gitme olanakları yaratılmalı. ÖrneÄŸin ÅžavÅŸat LaÅŸet'deki sevimli alabalık tesislerine konaklama yeri de ilave edilirse çok daha ilgi çekici olur.

-Bir proje ile ilgili olarak gittiÄŸiniz Camili yöresinden söz eder misiniz?

-Borçka'nın Camili bölgesinin tipik Kafkas tabiatı ve ormanları Dünya Bankasınca koruma alanı ilan edildi. Yine Dünya Bankasınca seçilip içinde Göreme'nin de bulunduÄŸu "Dünya'nın en ilginç ve güzel 200 doÄŸa harikası" diye tanımlanan listede yer alması sevindirici bir olay. Camili'de koruma altına alınan 40 metre uzunluÄŸunda 6 metre çapındaki 400 yıllık köknar aÄŸacını hayretle izledim. Bu ve buna benzer aÄŸaçlar hiçbir nedenle kesilmemeli.

-Artvin'deki yaban hayatını ve ormanların genel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Yaban hayatı ormanların durumuyla yakından ilgilidir. Artvin’de, özellikle de Camili'de doÄŸal ekolojik sistem saÄŸlamdır. BilineceÄŸi gibi Avrupa'da ormanlar azalınca ormanların kralı ayı da yok oldu. Fransa'da 12 tane ayı kalmış. Türkiye'de 5 bin ayı var. 3 bini Artvin'de yaşıyor. Bunların iyi korunması gerek. Çünkü ayı pramidin tepesindeki hayvandır. Ayının yaÅŸadığı ormanda tüm hayvanlar yaÅŸar. Ayı en zor korunan bir hayvandır. Ayıların yok olması doÄŸal ortamın bozulup, giderek diÄŸer hayvanların da azalacağını gösterir. Afrika kıtasında pramidin tepesinde aslan bulunur. Hayvanların kralı odur. Yusufeli'de yabani keçilerin büyük oluÅŸu da dikkat çekici. Birkaç diÅŸi keçiyle birlikte yaÅŸayan bu sürüleri de korumak gerek.

-Yöresel çalgımız tulumu nasıl buldunuz?

-Tulum ilginç bir çalgı. Dünyada çok az yerde kullanılıyor. Artvin, özellikle Yusufeli merkez olmak üzere DoÄŸu Karadeniz'in bazı bölgelerine yayılmış. Ä°skoçya'da yaygın olan bu çalgının belki de Hopa dolaylarına kadar gelen Vikingler tarafından götürüldüÄŸü düÅŸünülebilir.

-BoÄŸa güreÅŸlerinin turizme katkısı sizce nasıl saÄŸlanır?

-Türkiye'de yalnız Artvin'de yapılan boÄŸa güreÅŸleri turizm açısından deÄŸiÅŸik bir alternatiftir. Ä°yi organizasyon yapılır ve tanıtılırsa güreÅŸ sezonunda turist sayısında büyük artışlar olabilir. Ben de ilgiyle izledim. Uygar bir yarışma. BoÄŸalar eÄŸitiliyor. Bu iÅŸin Artvin'de bir kültürü var. Ä°spanya'daki  gibi korkunç deÄŸil. Ä°spanya'da insan çeÅŸitli silahlarla boÄŸaya karşı döÄŸüÅŸüyor. Oysa Kafkasör’de boÄŸa boÄŸaya karşı eÅŸit koÅŸullarda güreÅŸiyor. Dürüst ve adilce. Ä°sviçre'de de yapılıyormuÅŸ ama onun kurallarını bilemiyorum. BoÄŸa güreÅŸleri Artvin turizmi için her zaman iyi bir avantaj olacaktır. Ä°sviçre ile iletiÅŸim kurulabilir, iÅŸbirliÄŸi yapılabilir. KardeÅŸ ÅŸehir ilan edilip, ortak düzenlemeler geliÅŸtirilebilir. Hatta bizden birkaç yetkilinin oradaki festivale katılıp, onları da Artvin'e davet etmesi iyi olur. BoÄŸa güreÅŸlerinde, giderek artan Ä°sviçreli sayısı, turist akımını baÅŸlatabilir. Bunlar hep gayretle gerçekleÅŸebilir.

-Artvin'in kültür mozaiÄŸi içinde dikkatinizi çeken neler var?

-Renkli gelenek ve görenekleri, müzikleri, geçmiÅŸten günümüze kalan tarihi eserleriyle Artvin kültürü içinde Gürcülerin çok özel bir yeri vardır. Bu çeÅŸitliliÄŸin korunması gerekir. Artvinlilerin mısır bitkisiyle özdeÅŸleÅŸtiklerini gördüm. Yaptığım bir araÅŸtırmada mısır kültürünü taşıyan Gürcüler, Karadeniz boyunca gittikleri her yöreye mısırı götürmüÅŸlerdir. Trabzon, Samsun, Kastamonu, Ä°zmit gibi doÄŸudan batıya birçok yere mısır ve bununla ilgili yemekleri yaymışlardır.

-Artvin’deki halk ilaçlarıyla ilgili görüÅŸünüz nedir? GençliÄŸimden bu yana, benim de bu konularda derlemelerim var. Halk ilaçları hakkında bilgi edinebildiniz mi?

-Bilgi edinmenin ötesinde birdeneyim de yaÅŸadım. Onu aktarmaya çalışayım. Prof. Yücel ÇAÄžLAR ve onun araÅŸtırma ekibi ile Borçka-Camili de iken bir tepeden düÅŸtüm ve ayağımı kötü bir biçimde incittim. Bu küçük kazadan hemen sonra iki kiÅŸi (orman memuru Hasan ve Camili imamı Yusuf) eÅŸliÄŸinde Camili’ye geldik. Ben 80 kiloyum fakat bu iki insan beni aralarında iki kilometre boyunca taşımakta hiç zorlanmadılar. Orda bulunan klinikteki hemÅŸire ayağıma sürmek için bir krem verdi. Ertesi gün ayağım çok kötü ÅŸiÅŸmiÅŸti ve panikleyerek en yakın hastanedeki doktora görünmek istedim. Åžanslı olmalıyım ki, o gün Borçka’ya geri gittik. Borçka’da Yusufeli’nin Esendal Köyü’nden Ä°brahim DEMÄ°R beni bekliyordu. Bir minibüs ile Yusufeli’ne geldik. Yolda Ä°brahim ayağımı gördü ve “ayağına adamakıllı bakacağız, sen endiÅŸelenme” dedi. Esendal gibi köylük bir yerde ayağım için ne yapacağını bir türlü kestiremedim. Ama Erzurum’a otobüs ile gitmek için de vakit çok geçti. Köye gelmemizle beraber Ä°brahim ve eÅŸi Emriye hemen yöresel bir ilaç hazırlamaya baÅŸladılar. Büyük bir topraklı çimen parçasını ayağıma sardılar. Toprak çok nemli idi ve bunun üstüne epeyce tuz serptiler eski bir bez parçası ile sarıp sarmaladılar. Bacağım bu haldeyken ayağımın altında ve sırtımda yastıklar vardı. Bir süre öylece yaralı bir paÅŸa gibi oturdum. Hemen hemen bütün köy beni görmeye geldi ve geçmiÅŸ olsun dileÄŸinde bulundular. Ertesi sabah Ä°brahim ile Emriye sonucu görmek için sargıyı açacakları zaman çok merak ettim. ÅžiÅŸlik hemen hemen inmiÅŸti. Ayağımı daha iyi hissediyor ve basabiliyordum. Benim yürüyebilmem için elime sopa verdiler. Atalarına ait geleneksel ilaçlar hakkında bilgileriyle beni çok ÅŸaşırtan bu genç insanlar hakkında daha çok ÅŸey bilmek istiyorum. Emriye ve Ä°brahim DEMÄ°R anlamlı bir ÅŸekilde güldüler ve “buradaki herkes bu gibi ÅŸeyleri bilir” dediler. “Biz her zaman aÅŸmak zorunda olduÄŸumuz daÄŸlar arasında yaÅŸadık, bazı kazalar olduÄŸu zaman Yusufeli’deki doktora ve eczaneye hemen gidemiyoruz. Bu yüzden kendi ilacımızı kendimiz yapıyoruz” dediler. Halkbilimi yönünden yöre çok zengin bir kültüre sahip.

-GörüÅŸtüÄŸünüz kiÅŸilerin sizden beklentileri nelerdi? GörüÅŸlerinizi önemsediler mi?

-Erzurum üzerinden Ankara’ya dönerken ben hala bu ikinci Artvin seyahatim hakkında düÅŸünüyordum. Bu düÅŸünceler yüreÄŸimi nostalji ile dolduruyordu. Esendal’dan ayrıldığım zaman arkadaşım Ä°brahim, beklentili bakışla Artvin nasıl kalkınır konusundaki önerilerimi rica etti. “Sadece 4 gündür buradayım, bu yüzden bir öneride bulunmak için daha çok erken” dedim. Fakat arkadaşım beni zorladı ve bir yanıt vermem gerekti. Derin bir ÅŸekilde düÅŸündüm ve ÅŸu yanıtı verdim: “Bütün bu doÄŸal güzellikleri ve insanların dostluÄŸunubunu aynen muhafaza edin, bu mükemmel bir ÅŸey.” Sanırım yanıtım onu pek tatmin etmemiÅŸti. Kesin olarak Çoruh barajı , tarım , hayvancılık veya balık kültürü hakkında daha ciddi bir ÅŸeyler söylememi beklemiÅŸti.

      Erzurum’dan Ankara’ya uçakla giderken ben hala Artvin hakkında düÅŸünüyordum ve Ankara’ya vardığımda rüyamdan uyandım. Åžoförlerin kurallara uymamalarını ve berbat trafiÄŸi gördüm. DüÅŸündüm, bir vücudun bir kalbe, aynı zamanda da bir kafaya ihtiyacı vardır. Bunlar birbirinden ayrı yaÅŸayamaz. Artvin gerçekten çok az endüstrileÅŸmiÅŸ ve bu gibi konularda az geliÅŸme kaydetmiÅŸtir. Tıpkı endüstrileÅŸme öncesi Avrupa’nın çoÄŸunun yaÅŸamak zorunda olduÄŸu ÅŸeylerin benzeri olmalıydı bu. Artvin’in hemen hemen bütün köyleri aynı niteliklere sahip; herkes aynı iÅŸi yapıyor, biz yabancıların kayıp zaman dedikleri çok boÅŸ zamanları var. Sizi köylere çekmek, dostluklarını sunmak ve en iyi meyvelerini, ürünlerini sizinle paylaÅŸmak istiyorlar. Sanki siz onların köyde yaÅŸadığı sıkıntı ve yorgunluÄŸu birkaç gün dahi olsa azaltacak yada yok edecekmiÅŸsiniz gibi, size “bizimle kalın, bizi yalnız bırakmayın” diyen gözlerle bakıyorlar.

      Ekonomik problemler onları akrabalarından ve sevdiklerinden ayırmış. Batıda modern bir dünyada yaÅŸatmaya baÅŸlatmış. Fakat, yürekleri hala geride bıraktıkları için atıyor, gözleri geride kalan ahÅŸap evleri, yaylanın güzelim o yeÅŸilini görüyor, kulakları tulumun meyin sesini duyar gibi oluyor. Ne devletin ne de batıdaki Artvinlilerin Artvin için kesin ve uzun vadeli planları yada görüÅŸleri yok. Elde edilen bakır, magnezyum, odun gibi bazı hammaddeler, Çoruh nehrinde gelecekte kurulacak olan hidro-elektrik barajı ve turizm hakkında konuÅŸacak çok ÅŸey var. Fakat bu kaynakların kullanımı Artvin’i kalkındırmak için planlanıyor mu? ÖrneÄŸin iyi bir otel bulamadım. Artvinlilerin bana söylediÄŸine göre rahatça kalınacak yerler, turistlere kapalı olan Devlet Su Ä°ÅŸleri ve Orman Bakanlığı ve benzeri resmi kuruluÅŸların misafirhaneleriymiÅŸ. BaÅŸarılı birer iÅŸadamı, memur, öÄŸretmen, tüccar ve endüstri iÅŸçileri olmaları yanında batıda yaÅŸayan Artvinli ailelerin bir rüyaları var. Gerçekten Artvinliler ikiye bölünmüÅŸ durumdalar; onlar bütün milli uygarlıklarda olduÄŸu gibi Artvin’deki köylerine, ÅŸehirdeki modern iÅŸlerine ve yaÅŸamlarına yürekten baÄŸlılar. Kimliklerdeki farklılıklar hiç bir gerilime neden olmamakta ve onların tek isteÄŸi orijinal kültür yapılarını korumaları yanında sosyal ve ekonomik seviyelerini yükseltip saÄŸlam kiÅŸilik yapısı oluÅŸturup bunu devam ettirmektir. EÄŸer ÅŸehirlerini geliÅŸtirmek ve kalkındırmak istiyorlarsa oraya gitmeli ve yatırım yapmalıdırlar. BaÅŸka alternatif yok. EÄŸer bir istek varsa onu yapmanın yolları da vardır. Artvinliler baÅŸarılı insanlar ve tavsiyeye ihtiyaçları yok. Kendi kendilerine yetebilecek kabiliyete sahip ender topluluklardan biri. Yani problem yok. Artvin’den ayrılırken arkadaşıma verdiÄŸim yanıt buydu.”

      -Artvin ile ilgili baÅŸka düÅŸünceleriniz nelerdir?

-Artvin'in çok eÄŸitimli insanı var. Ama çok uzakta yaşıyorlar. Ulaşımın zor olması, bu eÄŸitimli kiÅŸilerin yöreyle ilgilenmesini bir bakıma engelliyor. Artvin'in sorunlarına yetkili ve güçlü kiÅŸilerin yeterince sahip çıkmadığını görüyorum. Halk yaÅŸam savaşında. Gözü çok ileriyi görmüyor. Devletin ve batıdaki Artvin'lilerin bir araya gelip bu bölge için uzun vadeli planlar yapması gerekir. Elde edilen bakır, magnezyum, odun gibi hammaddelerle, siyanürlü altın çıkarması çalışmaları, barajların sosya-ekonomik açıdan yaratacağı olumsuzluklar ile turizm üzerinde ciddiyetle durulması gerekiyor. Mevcut kaynakların kullanımı Artvin'i kalkındırabilecek mi? Bu soruyu halk ilgililere sormalı. Artvin'de zengin olup batıya gidenlerin zayıflattığı ekonomi, il dışında yaÅŸayan hemÅŸehri iÅŸadamlarının Artvin'e yatırım yapmalarıyla güçlendirilmelidir. Yatırımlar sayesinde göç önlenmeli, Artvin'in doÄŸal güzellikleri ve insanlarının dostluÄŸu bozulmamalıdır. Bu büyüleyen kültürün yok edilmesine, dağıtılmasına izin verilmemelidir. Ankara'da Artvin Kültürünü yaÅŸatmak isteyen Yusufeli Kültür Turizm ve Dayanışma DerneÄŸini ve öteki sivil toplum örgütlerini kutluyorum.

-Artvin için ÅŸiir yazdığınızı da duyduk. Bu ÅŸiirlerden birini okur musunuz?

      -A Visit To Livane

      Sisli yeÅŸil yaylayı

      Bulutlarla kaplı daÄŸları

      AhÅŸap ve taÅŸtan evleri

      Sıra sıra bereketli meyve ve köknar aÄŸaçlarını görmek

      Mey ve tulumun sesini duymak

      Kalbinin neÅŸe ile dolması için yeterli

      Yusufeli’yi, Livane’yi unutmak mümkün deÄŸil.

-Artvin'e olan bu ilginiz için, tüm Artvinliler adına içten teÅŸekkürler….

-Kitabınızda bana da yer ayırdığınız için asıl ben size teÅŸekkür ederim.

Her Artvinli , uzak diyarlardan gelen bir Carel ZWOLLO kadar Artvin'ı sevse, düÅŸünse problem kalmaz.

 

 


Bu makale 819 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com