Åžahver KARASÃœLEYMANOÄžLU
PROF. DR. MUSTAFA KURU İLE SÖYLEŞİ
09.10.2015

 ÇORUH SÖYLEŞİLERÄ°:

PROF. DR. MUSTAFA KURU Ä°LE SÖYLEŞİ

 

Åžahver KARASÜLEYMANOÄžLU

 

-Sn. Kuru, Artvin’in yetiÅŸtirdiÄŸi bir bilim adamı olarak özgeçmiÅŸinizi kısaca anlatır mısınız?

-Yusufeli’nin Kılıçkaya (Ersis) beldesinde doÄŸdum. O dönemlerde ilçe merkezi Yusufeli de bile ortaokul veya mesleki okullar bulunmadığı için yörenin çocukları yatılı okullarda eÄŸitim görürlerdi. Ben de bu geleneÄŸe uyarak Kars-Cılavuz Ä°lköÄŸretmen Okulu sınavlarını kazanıp bu okulda eÄŸitime baÅŸladım. Ä°lkokul öÄŸretmeni olmayı düÅŸlerken, beÅŸinci sınıfta Ankara’da açılan Yüksek öÄŸretmen okuluna seçildim ve Ankara Atatürk Lisesi’nde okuyarak üniversiteye girme ÅŸansını yakaladım. Ankara Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden mezun olarak Lise ÖÄŸretmenliÄŸi unvanını kazandım. Dört ay gibi kısa bir öÄŸretmenlikten sonra Atatürk Üni. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü asistanlık sınavını kazanarak burada çalışmaya baÅŸladım. Ä°ki yıl süre ile ABD’de eÄŸitimimi sürdürdüm. 1971 de doktora, 1975 de doçentlik unvanlarını kazandım. 1978 de Hacettepe Üni.’ne doçent olarak atandım. 1981 de profesörlüÄŸe yükseltildim. 1985 te Atatürk Üni. EÄŸitim Fakültesinde 4 yıl süre ile dekanlık yaptıktan sonra 1989 da tekrar Hacettepe Üni.deki görevime döndüm. 1992 de Gazi Üni.ne geçtim. Burada dekanlıklar ve 8 yıl süre ile rektör yardımcılığı görevinde bulundum. 2003 de kendi isteÄŸimle emekli oldum ve BaÅŸkent Üni. EÄŸitim Fakültesi Dekanlığı’na atandım. 2006 yılında aynı üniversitenin rektör yardımcılığı görevine baÅŸladım ve halen bu görevim devam etmektedir.

Akademik yaÅŸantım süresince TÜBÄ°TAK ve Üniversitelerarası Kurulda çeÅŸitli bilimsel ve idari görevler üstlendim. 70’in üzerinde bilimsel makalem ve 8 kitabım bulunmaktadır. Biyoloji bilimine yaptığım katkılardan dolayı 5 türe benim ismim verilmiÅŸtir.

-Bir eÄŸitimci olarak ekonomik olanaksızlıklara karşın, ilimizden çok sayıda nitelikli bürokrat ve teknokrat çıkmasını ve bunların üst düzeyde yöneticilik yapmasını nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?

-Küçük ÅŸehirlerde ve kasabalardaki yetenekli çocukların bulundukları yeri terk etmeleri,  o gençlere sunulan imkânlarla ilgilidir. Hiç kimse doÄŸup büyüdüÄŸü toprakları nedensiz terk etmez. Bizim dönemimizde öÄŸrenimimizi Artvin ve Yusufeli civarında devam ettirebilme imkânımız yoktu. Bu bakımdan, öÄŸrenimimiz nedeniyle, henüz çocuk denecek yaÅŸta kendimizi dışarıda bulduk. Daha sonraki hayatımız da Artvin ve Yusufeli dışında geliÅŸti.  

EÄŸitim hayatına yönelmemizin, hayatta baÅŸarılı olmanın yolunu eÄŸitimde aramamızın bir baÅŸka nedeni de Artvin ve civarının gençlere, insanlara sunduÄŸu imkânların kısıtlı olmasıydı. Okumaktan baÅŸka çaremiz yoktu. Hayatta baÅŸarılı olabilmemizin tek yoluydu okumak. Kendi ilinizin dışında okuyorsanız, üstelik imkânsızlıklar nedeniyle yatılıysanız, yörenizde size örnek teÅŸkil eden bu ÅŸekilde yetiÅŸmiÅŸ insanlar varsa, sorumluluÄŸunuzun da bilincindeyseniz baÅŸarı kendiliÄŸinden geliyor. Bizim hayatımızı ÅŸekillendiren unsurlar da herhalde bu tarzda geliÅŸmiÅŸtir.

-Yusufeli Kültür DerneÄŸinin düzenlediÄŸi “Artvin’de Turizm” konulu paneli, oturum baÅŸkanı olarak yönettiniz. Ä°limiz turizm açısından yoÄŸun potansiyele sahip. Ancak, bu alanda ekonomik getirisi yok. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

-Artvin, doÄŸa yapısı, tarihi eserleri, alternatif turizm çeÅŸitliliÄŸi, festival ve ÅŸenlikler gibi çeÅŸitli turizm deÄŸerlerine sahiptir. Öyle sanıyorum ki, barajların tamamlanması ve Karadeniz otoyolunun açılmasıyla birlikte turizm potansiyeli yönünden ülkemizin önde gelen illeri arasına girecektir.

Artvin'de turizmin geliÅŸmesine yönelik bazı çalışmaların yapıldığını biliyorum. ÖrneÄŸin Kaçkar ve Karçal daÄŸlarında yapılan daÄŸ tırmanışları, trekking parkurlarında yapılan doÄŸa yürüyüÅŸleri, Çoruh Nehri ve Barhal Çayında yapılmakta olan Rafting, Katamara ve Kano gibi akarsu sporları, ayrıca 1993 de Çoruh’ta yapılan “Dördüncü Dünya Akarsu Sporları Åžampiyonası” gibi. Bu gibi çalışmaların iyi bir tanıtımla tüm dünyanın turizm gündemine getirilmesi gerekmektedir.  Ä°yi bir tanıtım bu bölgeyi, dünyanın önemli bir turizm merkezi haline getirebilir.

Bunlardan baÅŸka Artvin'de kültür, inanç, av, olta balıkçılığı, kamp ve karavan gibi turizm alanları bulunmaktadır. Bunlar geliÅŸtirilmeli ve çeÅŸitli tanıtımlarla gündeme taşınmalıdır.  ÇeÅŸitli festivallerin yapılmasına devam edilmelidir. Ayrıca Artvin için en önemli olan doÄŸa turizmi ve doÄŸal güzelliklerdir. Bunların hem korunması hem de iyi tanıtılması gerekmektedir. 

-Amerika’da “DoÄŸu Anadolu Bölgesinin Balık Faunası” konulu doktora tezinizi, “Dicle-Fırat, Kura-Aras, Van Gölü ve Karadeniz Havzası Balıklarının Sistematik ve ZoocoÄŸrafik Yönden Ä°ncelenmesi” konulu doçentlik tezinizi biliyoruz. Yıllarca, tatlı su balıkçılık biyolojisi, balık yetiÅŸtiriciliÄŸi, genetik ve Türkiye balıkları sistematiÄŸi derslerini verdiniz. Bu bilimsel çalışmaların ışığında, barajlar sonrası Artvin’de tatlı su balıkçılığının ne ölçüde geliÅŸebileceÄŸi, ekonomik katma deÄŸer yaratıp yaratamayacağı hususlarında görüÅŸlerinizi açıklar mısınız?

-Baraj göllerinde balık üretimi dünyanın tüm ülkelerinde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Bizim ülkemizde de bu konuda oldukça büyük bir deneyimimiz mevcuttur.

Dolayısıyla baraj gölleri oluÅŸtuktan sonra yapılacak olan su analizleri sonucunda iki ya da üç balık türü aşılanarak üretime geçilebilir. Bu tip üretimin bölge insanının refah düzeyinin yükseltilmesinde çok önemli katkıları olacağına inanıyorum.

Yalnız göllere aşılanacak balık türlerinin seçiminde ve üretiminde bilimsel yöntemlerin öngördüÄŸü kurallara uyulması çok önem göstermektedir. Aksi takdirde bu barajlarda hiçbir canlının yaÅŸamını sürdürmesi mümkün olmayabilir. Yani bu barajlar çölleÅŸebilir.

-Artvin’de tarım ve hayvancılığın geliÅŸmesi için sizce neler yapılabilir? Barajlar yüzünden verimli topraklarını yitirecek olan ilimiz, hangi alternatif çözümlerle kayıplarını giderebilir?

-Artvin’in tarım ve hayvancılık bakımından zaten çok uygun ve verimli toprakları yoktu. Ä°l sınırı içerisinde ekilebilir alan yok gibidir. Bu bakımdan tarım dışındaki geçim kaynaklarına yönelmemiz gerekmektedir. Neler yapabiliriz? Tabiatın sunduÄŸu imkânları lehimize çevirerek hareket etmeliyiz.

Bu baÄŸlamda da öncelikle yaylalarımızı deÄŸerlendirebiliriz. Artvin’in topraklarının yaklaşık % 51’ini yaylalar kapsamaktadır. Artvin’in; Yusufeli, Zeytinlik ve Ortaköy Derelerinin oluÅŸturduÄŸu çizginin güneydoÄŸusundaki bölgede bulunan MeÅŸeli, Kurudere, Düzenli, Kireçli, Yığılı, Kapik, Irmaklar, Bülbülan, Çamlıca, Hanlıköy, Ballı ve Yoncalı yaylaları; Muratlı-Borçka, Artvin-Ortaköy Deresi ile Gürcistan arasında kalan bölgedeki, TaÅŸköprü, Meydancık, Mısırlı, Oba, yaylaları; Merkez Ä°lçe–Zeytinlik-Yusufeli Ä°lçesi çizgisinin kuzey ve kuzeybatısında kalan bölgedeki KeÅŸoÄŸlu, Çamlık, MaÄŸara, Ä°nekli, Kocakarılı, Dikme ve TaÅŸkınlık yaylaları bulunmaktadır.. Bu kadar yaylası olan bir baÅŸka il yoktur. Bu bakımdan yayla turizmini aktif hale getirmeliyiz.

Artvinli müteÅŸebbislerin mutlaka deÄŸerlendirmesi gereken ikinci zenginliÄŸimiz de akarsularımızdır. Artvin il sınırları içinde 30'a yakın akarsu bulunmaktadır. Bunların bir kısmı Karadeniz’e dökülür. Bir kısmı da Çoruh Nehri’nin kollarıdır. Bu akarsular çeÅŸitli su sporları (olta balıkçılığı, rafting v.s.) açısından kullanılabilir hale getirildikten sonra dünya turizmine rahatlıkla açılabilir.

Yine turizm bakımından ÅžavÅŸat ve Borçka Ä°lçelerimizdeki doÄŸal güzelliklerin dünya turizmine sunulması gerekmektedir. Bütün bunların yapılabilmesi için yaylalara, akarsulara ve diÄŸer tabiat güzelliklerine ulaşım imkânlarının geliÅŸtirilmesi zorunludur. Bugünün ulaşım ÅŸartlarıyla dünya turizminde söz sahibi olmak gibi bir ÅŸansımızın olduÄŸunu sanmıyorum. Bu bakımdan Artvin’in birçok bakımdan Uzun Göl’den geri kalmayacağı görüÅŸündeyim.

Turizm dışında ormanlık alanlardan hareketle kereste ihracatına yönelik giriÅŸimlerin olabileceÄŸini de düÅŸünüyorum. Burada Orman Fakültesinin öÄŸretim elemanlarına büyük görev düÅŸmektedir. Onların yapacakları projelerle ormancılık ekseninde, ev kullanım araçlarından mobilya imalatında Artvin’e özgü bir geliÅŸimin (markanın) yapılabileceÄŸine inanıyorum.

-Ä°yiyi güzeli arayan, yaÅŸam düzeyini yükseltmek isteyen, çalışkan hemÅŸehrilerimiz, neden ekonomik kurtuluÅŸu Artvin dışında arıyor? Göç, gurbetçilik Artvinlilerin yazgısı oldu. Siz bunu nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?

-Göçü veya gurbete çıkışı sadece Artvin ekseninde deÄŸerlendirmek yanlış olur.  Küçük Anadolu ÅŸehirleri yıllardır bu göçü yaşıyor ve yaÅŸamaya da devam edecektir. Çünkü hem ekonomik nedenler hem de eÄŸitim bakımdan kendi kalıplarını zorlayan insan, ekonomik sınırlar ve eÄŸitim açısından kendisine yetebilecek yerleri aramak zorunda hissedecektir. Artvin veya herhangi bir baÅŸka ÅŸehir, müteÅŸebbis insanının hayallerini sınırlamaktadır. Bu nedenle de onlara yetmemektedir. Ben bu noktayı, Türkiye gerçeklerini göz önünde bulundurunca fazla mahsurlu da görmemekteyim. EÄŸer Artvin'den veya baÅŸka ÅŸehirlerden bu bakımlardan göç etmiÅŸ insanlarımız, büyük ÅŸehirlerde baÅŸarıyı yakaladıktan sonra kendi memleketlerini unutmuyorlarsa, bu durumun o il veya ilçeler bakımından olumlu geliÅŸmelere neden olabileceÄŸini düÅŸünüyorum.  Dışarıya taşınmış, kökü memleketinde olan bir göç, her zaman kendi memleketine yarar saÄŸlar. Bu bakımdan Artvin'den dışarıya gitmiÅŸ iÅŸ adamları, eÄŸitimciler, bürokratlar; Artvin'i unutmadıkları takdirde, yazgı talihe dönüÅŸecektir.

Burada göçü desteklediÄŸim anlaşılmasın. Söylediklerim, Artvin ve çevresinin insanlara sunduÄŸu imkânlarla ilgilidir. Türkiye ölçeklerine göre Artvin'in durumuna göredir. 

-Büyük kentlerde yoÄŸunlaÅŸan hemÅŸehrilerimizin sosyal dayanışmalarını nasıl buluyorsunuz? Bu baÄŸlamda, sayıları yüze yaklaÅŸan Artvin vakıf ve dernekleriyle ilgili düÅŸünceleriniz nelerdir? Bu gönüllü örgütlenmelerin kültürel ve ekonomik boyut kazanması için önerileriniz olacak mı?

-Artvin ve ilçelerinin büyük kentlerdeki dayanışmasının en büyük göstergesi, hemÅŸerilerimizin kurdukları vakıf ve derneklerdir. Bir önceki sorunuzda kastettiÄŸim kendi kökünü unutmamak iÅŸte burada ifadesini bulmaktadır. Ä°nsanımız; çeÅŸitli nedenlerle geldiÄŸi büyük ÅŸehirlerde, kendini adeta Artvin'in bir elçisi gibi görmektedir. Bu doÄŸrultuda da, elinden geldiÄŸince, çeÅŸitli çalışmalar yapmaktadır. Dernek ve vakıfların var olma nedenleri de bundan ibarettir. Sayıları yüze ulaÅŸan bu sivil toplum kuruluÅŸları, sadece büyük ÅŸehirlerde, Artvin kültürünü yaÅŸatma gibi, Artvin'in ismini duyurma gibi etkinlikler yapmamalı, Artvin için turizme, hayvancılığa, istihdama yönelik projeler de üretmelidir.

Bu dernek ve vakıfların proje üretme konusunda da çeÅŸitli aktiviteler içerisinde olmasını temenni ediyorum. O zaman hem bu sivil toplum kuruluÅŸlarının mevcudiyetleri idrak edilecektir hem de Artvin'e hizmet noktasında baÅŸarıyı yakalayacaklardır.

Bu dernek ve vakıfların tanıtım ve dayanışma günleri de bizi manevi bakımdan mutlu etmektedir. Ä°ÅŸ yoÄŸunluÄŸumuzda, karşılaÅŸamadığımız dostlarımızla, arkadaÅŸlarımızla, hemÅŸerilerimizle, bir araya gelme, memleketimizin kokusunu, müziÄŸini, kültürünü ta yüreÄŸimizde hissetmemiz bakımından bu dernek ve vakıfların aktivitelerine ihtiyacımız var.

-Zamanı sınırlı bir bilim adamı olarak Artvin’le iliÅŸkilerinizi nasıl sürdürüyorsunuz? Sizi Artvin’e, Yusufeli’ye baÄŸlayan etkenler nelerdir? Yöremizin en çok neyini seviyorsunuz?

-Kılıçkaya (Ersis)’ya en son 2003 yılında gittim. Görevimin özelliÄŸi ve her Artvinlide olduÄŸu gibi iÅŸime çok baÄŸlı olmam nedeniyle sılayı ziyaret iÅŸini tam yerine getiremiyorum. Yalnız Ersis’te bulunan ablam, amcamın ailesi ve yeÄŸenlerim nedeniyle sık sık haberleÅŸmemiz oluyor.

Artvin, Yusufeli, Ersis, doÄŸduÄŸum topraklar, çocukluÄŸumu yaÅŸadığım yerler. Her canlı gibi ben de içgüdüsel olarak doÄŸduÄŸum ve çocukluÄŸumu yaÅŸadığım bu topraklara baÄŸlıyım ve çok seviyorum.

DiÄŸer illerdeki insanlarla karşılaÅŸtırdığınız zaman, birçok olumsuzluklara raÄŸmen, devletin gerekli yatırımları yapmamış olmasına raÄŸmen, benim yöremin insanları her zaman Devletine baÄŸlı kalmış en küçük olumsuz bir tavır sergilememiÅŸlerdir.

Bunun yanında okuma yazma oranı çok yüksek, çalışkan, doÄŸru, kazanımlarını diÅŸiyle tırnağıyla sökerek almış olan, suç iÅŸleme oranı en az düzeyde bulunan, böyle bir bölge ve burada yaÅŸayan insanların sevilmemesi mümkün müdür?

-Yöremizi bir yabancıya kısaca anlatmak durumunda kalsanız,  neler söylersiniz?

-Artvin ve çevresini kısaca tanımlamak elbette mümkün deÄŸil. Artvin bir yönüyle denizin bütün saltanatının hüküm sürdüÄŸü bir yöre. Bir yönüyle de yemyeÅŸil daÄŸların ve akarsuların birleÅŸtiÄŸi bir yöre. Bir yabancıya Artvin ve ilçelerini tanıtırken önce bu doÄŸal güzelliklerinden bahsetmek gerekir. Ä°nsanların doÄŸa ile baÅŸ baÅŸa kalacağı, temiz havayı ruhunda hissedebileceÄŸi bir mekân vurgusunu yapmak isterim.

Artvin ve çevresini tanımayan yabancılara Hopa ile baÅŸlayan sahilin güzelliklerinden, ÅžavÅŸat’ın Kara Göl’ünden, Artvin’in yaylalarından, daÄŸlarla koyun koyuna yürüyen akarsularından ve Yusufeli’nin tüm yumurtalar aynı büyüklükte olmadığı için, haksızlık olmasın diye yumurtayı tartı ile satan ve camiye namaz kılmaya giderken bakkal dükkânının kapısını açık bırakabilen insanlarından bahsederim.

-Bize Artvin’de geçen anılarınızdan bazılarını anlatabilir misiniz?

-ÇocukluÄŸumun belli yılları Artvin’de geçtiÄŸi için daha çok o yıllara ait anılarım var. ÖrneÄŸin, yılbaşılar da keÅŸiÅŸ oynatarak topladığımız pirinç ve yaÄŸ ile harafana yapmak (bir komÅŸunun evinde gece pilav piÅŸirip topluca yemek), bizim çocukluÄŸumuzdaki yöremizin pehlivanlarından Ersisli Hüseyin Pehlivan, Kiskimli Nuri Pehlivan ve Dursun Pehlivanın güreÅŸlerini seyretmek çok hoÅŸuma giderdi.

Gençlik yıllarımda ise yaylalardaki soÄŸuk pınarların başında kebap vurmak (Yusufeli’nin yatık dönerini piÅŸirip, yemek) ve düÄŸünlerde davul-zurna ile çalınan Erzurum baÅŸ barı ve diÄŸer oyunları oynamak anılarımda kalan olaylardır.

BildiÄŸiniz gibi Artvin’in doÄŸası ve insanları ne kadar güzel ise, yolları da tam tersine o kadar kötü ve uçurumludur. Bu kötü yollarla ilgili olarak bir anım daha var.

Erzurum’da Atatürk Üni.’nde görev yaptığım 1970’li yıllarda benim doktora hocam olan Alman Ord. Prof. Dr. Curt Kosswig ile beraber Erzurum’dan Ersis’e gitmiÅŸtik. Bu yolculuk sırasında deniz başında Pinin kayalarından geçerken, Kosswig çok korkmuÅŸ ve geriye dönüÅŸte bu yolu kullanmasak olur mu diye sormuÅŸtu (gerçekten o yıllarda yol çok dardı ve arabalar bu yoldan geçerken kaza yapmasın diye yolcuların dualar okuduklarını hatırlıyorum). Ben de olabilir hocam, yol biraz uzar ama Artvin-Ardanuç-Ardahan üzerinden Erzurum’a dönebiliriz demiÅŸtim ve Kosswig çok rahatlamıştı. Fakat, daha sonra Yusufeli-Ersis arasında, Ersis pirinçliklerinin baÅŸladığı bölgede, kalenin arkasından Ersis yoluna saptığımızdaki, balık sırtı gibi iki tarafı da uçurumlu yola gelince, Kosswig Pinin kayalarındaki yol olabilir ama bu yoldan geri dönmezsek olabilir mi dediÄŸinde,  Hocam maalesef Ersis’e yalnız bu yoldan girilir ve yalnız bu yoldan çıkılır, baÅŸka çaremiz yok demiÅŸtim.

-Uzun vadeli bir konu ama barajlar sonrası balıkçılıkla ilgili yöremiz halkına önerileriniz var mı? Barajlarda geliÅŸtirilecek balıkçılığın kayda deÄŸer bir getirisi olabilir mi?

-Daha önceki sorunuzda da belirttiÄŸim gibi barajlarda yapılacak balıkçılığın yöreye büyük ekonomik katkıları olacaktır. Özellikle Erzurum ve civar illerde bu tip bir balıkçılık olmadığı için pazarlama açısından da bir zorluk olmayacağını sanıyorum.

Ayrıca, özellikle Çoruh nehrine dökülen, oksijeni bol derelerde yaÅŸayan alabalıklar, olta balıkçılığı ile avlanarak turizm açısından önemli katkılar saÄŸlanabilir.

-Sormayı düÅŸünemediÄŸimiz ama sizin deÄŸinmek istediÄŸiniz baÅŸka konular varsa, onlarla ilgili görüÅŸlerinizi de alalım.

-Sanıyorum baÅŸka bir ÅŸey kalmadı ama, son olarak ÅŸunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Ä°nsanların doÄŸdukları topraklarda kalmasını saÄŸlayacak iÅŸ alanları kurarak, özellikle benim çok önemsediÄŸim, Artvin Kültürünü de muhafaza edebiliriz.

Yukarıda uzun bir ÅŸekilde anlatmaya çalıştığım gibi Artvin’de turizm yatırımlarını artırarak bu amaca ulaşılabilecektir kanısındayım.

-Bu söyleÅŸi için size çok teÅŸekkür ediyoruz.

-Bu fırsatı bana verdiÄŸiniz için ben de size çok teÅŸekkür ediyorum ve bu vesileyle tüm Artvinlilere selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Artvinli olmaktan gurur duyuyorum. 


Bu makale 942 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com