Ve yeniden meydanlara dönüyoruz...

Yedi hazirandaki millet iradesi kullanılamadı. Yani bu irade bir iÅŸe yaramadı. Millet mesajını vermiÅŸti ama bu mesaj okunamadı. 1 Kasımda yeniden milletle buluÅŸmaya gideceÄŸiz. Daha ÅŸimdiden deÄŸiÅŸen bir ÅŸey olmayacak peki, seçim sonrası bir AKP-CHP koalisyonu kurulur mu? Diye de sualler ortaya atılmaya baÅŸlandı. 7 Haziran seçimlerinin avantajı budur. Bu kez koalisyon müzakere edilecektir ve geniÅŸ tabanlı hükümet kurulacaktır… Diye de cevaplar veriliyor.

DüÅŸünceler böyle.

Yani yine iki parti bir araya gelip bu kez mecburen hükümet kuracaklarsa ilkinde bu hükümet niye olmadı? Olmadı ama olan ülkemize, vatandaÅŸa oldu. Terör yeniden hortladı. Peki, partiler nasıl bir strateji ile çıkacak milletin karşısına? Allah korusun günde üç ÅŸehit haberi gelirse millete ne anlatılacak? Yatırımlardan, üçüncü köprüden, emekliye iki maaÅŸ ikramiyeden mi söz dilecek.

Milletin acısı varken bunu kim umursayacak?

                Ekonomi dibe vurmuÅŸ, piyasalarda yaprak bile oynamıyor.  

Dolarla Euroyla baÅŸ edilemiyor. Merkez bankası da ipin ucunu bıraktı. Biri yüzde yirmi altı, diÄŸeri yüzde yirmi prim yaptı. Ülkenin dış borcuna ortalama yüzde yirmi daha ilave edeceksiniz. BeÅŸ yüz milyar dolar dış borcunuz varsa bu altı yüz milyar dolar oldu demektir. Azalmasını istiyorsanız dövizin düÅŸmesini bekleyin durun. E! Doları eurosu olanlar da doÄŸrusu ÅŸu beÅŸ altı ay içinde parasına para kattı. Piyasalara içeride de dışarıda da güven duygusu kalmadı. Ä°stikrar bozuldu. Dolar ve euronun bu denli prim yapması piyasaları olumsuz etkileyecek, enflasyona olumsuz katkısı olacaktır. Yükselen enflasyon da piyasaları yeniden bozacaktır.

                Efendim ne iÅŸ yaparsanız hiç fark etmiyor.  

Nasılsa herkesin kendince haklı nedenleri oluyor.

TuÄŸrul TürkeÅŸ seviye düÅŸük olduÄŸu için konuÅŸulanlara cevap vermedim diyor.

Bir anlatıyor, kendini bir savunuyor insanın aÄŸzı açık kalıyor! Haklı diyorsunuz.

Parti kanadı konuÅŸuyor, anlatıyor, yine aÄŸzınız açık kalıyor.

Yine haklı diyorsunuz. Yani Nasrettin hoca misali herkes haklı gibi gözüküyor.

                Seçim hükümeti öyle süslü sözlerle anlatıldı ki sanırsınız seçimden yeni çıkmış, seçim kazanmış bir kabinenin üyeleri takdim ediliyor. Ortada kazanılmış bir ÅŸey yok, güvenoyu yok.

Öylesine bir hükümet…

Ömrü iki ay kadar olacak.

Yeni hükümet kurulunca adı bile hatırlanmayacak.

Bu bakımdan kimin görev aldığı, kimin görev almadığının da pek önemi kalmıyor.

Åžimdi gelelim yeniden millet iradesine.

Bu kez millet nasıl bir yol izleyecek, oyunu kime kullanacak?

Tabi bizim oy kullanmasını bilip bilmediÄŸimiz, seçmen niteliÄŸinin ne olup olmadığı da hep tartışılmıştır. Bir kere iÅŸin içine çıkar iliÅŸkileri girdi mi parti filan hikâye oluyor. EÄŸer seçmen beklentilerine karşılık bulabiliyorsa düÅŸüncesi partisi o yönde oluyor. Siyasetçi iki oy için daÄŸ köyüne çıkacak oradaki seçmene ulaÅŸacak. Seçmene kim daha dolu gittiyse, seçmen kendini nasıl kazançlı gördüyse oyunu zaten ona veriyor. Seçmene bir ÅŸey vaat etmeden oyunu almak hiç kolay deÄŸil. Zira bu güne deÄŸin süregelen siyaset anlayışımız böyle tecelli ediyor.

Seçmene bol keseden vereceksin kardeÅŸim!

Vermez yavan davranırsan oyunu da yavan alıyorsun. Bu bakımdan gökteki güneÅŸi ayı deÄŸil ama yıldızları vaat edebilirsiniz. Vaatsiz oy alınmıyor. Adamın zaten bir ÅŸey vaat ettiÄŸi yok. Buna oy versen ne alacaksın, hiçbir ÅŸey kardeÅŸim diyor. Ama bol keseden sallar aklınıza geldiÄŸini verirseniz ne ala! Bu kez seçmen iyi güzel atıp tutuyor da, Yahu! Dediklerinin iki tanesini bile verse bize yeter diyor. Ä°ÅŸte mantık ve anlayış bu yolda ilerliyor.

Siyasetçi bunu iyi bildiÄŸi için de esirgemeden verdiÄŸi kadar veriyor.

                                                                                                   Sevgi ile kalın.

Bu makale 158 kez okundu.