Sabır; acıya, zorluÄŸa, haksızlığa ve baÅŸa gelen üzücü olaylara dayanma gücüdür. Bir felakete veya belaya uÄŸrayanın telaÅŸ ve feryat etmeden, her ÅŸeyin Cenâbı Allah'tan geldiÄŸinin bilinci ile, bu sıkıntıya sonuna kadar tahammül göstermesidir. Ä°man sahibi; Cenâbı Allah'a sığınıp tevekkül ederek her türlü ıztıraplara isyan etmeden katlanır ve sonunda ise mutlaka Cenâbı Hakk'ın vereceÄŸi en iyi karar ile esenliÄŸe kavuÅŸacağını bilir. Yüce Allah; " Rabbinin hüküm vermesi için sabret..." buyurmaktadır. (Kalem suresi 48)

          Ä°lâhî Yasa'ları yerine getirmelerde yani emir ve yasaklar da nefsin kötü isteklerine direnebilmek sabrın zaferidir. Sıkıntı, hastalık, kötülüklere karşı koyma; ancak sabır gücü ile mümkün olur. Kulun sabırlı olması dışında, baÅŸkalarına da tavsiye etmesi, Kur'ân hükmü gereÄŸidir. Sabır sırrı ile benlikler, olgunlaÅŸarak sonsuz kurtuluÅŸa ulaşırlar.
          Rabbimiz kullarının maddi ve manevi makamlarını, iman cevherlerini yükseltmek için onlara bela ve musibet verir ve bu bela, musibete sabır ile onların kemalatlarını (derecelerini) yükseltir.
          Allah sabredenleri sever. Bazen tevekkül ile bazen dua ile bazen zikir ile bazen ibadet ile bazen kulluk ile bazen öfkeye hakim olmak ile bazen musibete dayanmak ile bazen gönülden yürekten içten içe bir Nasuh tövbe ile kul rabbine ulaşır.
          EÄŸer imanımızı muhafaza etmek istiyorsak, imanımızı kuvvetli bir hale getirmemiz gerekir. EÄŸer kul günahın cazibesi karşısında sabır göstermezse o sabırsızlığı neticesi küçük bir gayri meÅŸru lezzet kazansa da büyük ebedi saadetleri kaçıracaktır. Sabır kuvvetini rabbimizin verdiÄŸi yolda kullandığımız müddetçe sorun olmayacaktır. Ama sabrımızı saÄŸa sola dağıtırsak o zaman elimizde isyan günah ve haram kalır.
          Ne olursa olsun unutmayalım ( Allah cc. sabredenleri sever ) Yüce Allah; biz kullarını azap etmek için yaratmamıştır.

          Rabbimiz Nasıl EmretmiÅŸse; BÄ°ZE DE ÖYLE SABRETMEK DÜÅžER.