Åžahver KARASÃœLEYMANOÄžLU
ARTVÄ°N MANÄ°LERÄ°
20.03.2015

 ARTVÄ°N MANÄ°LERÄ°

Mani, çoÄŸunlukla birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı olan halk yazını koÅŸuÄŸudur. Sözlü ve yazılı manilerin geçmiÅŸi diÄŸer edebiyat türlerimizle hemen hemen aynıdır. Kısa olduÄŸu için kolay belleklerde kalması, günlük yaÅŸamda fazlasıyla yer alması manilere ilgiyi artırmıştır. Mani söyleme ve dinleme alışkanlığı, bu konuda bazı gelenekleri de oluÅŸturmuÅŸtur. Dilden dile dolaÅŸması, her konumdaki kiÅŸiler tarafından sevilmesi, doÄŸaçlama söylenebilmesi, manilerin anonim olmasını saÄŸlamıştır.

 Uyaklanışı, maninin temel özelliÄŸini oluÅŸturur. En yaygın söylenen dört dizelik manilerde uyaklar aaba biçimindedir. Kesik mani denilen, üç dizeden oluÅŸanlarda ise uyak aba’dır. Örnek: Ok deÄŸmiÅŸ yara sızlar/Yaralının halinden/Ne bilsin yarasızlar(1). Çok az da olsa dize sayısı dörtten fazla olan maniler de vardır. Bunların uyakları aabaca’ya dönüÅŸür. Örnek: AÄŸlarım çaÄŸlar gibi/Derdim var daÄŸlar gibi/CiÄŸerden yaralıyım/Gülerim saÄŸlar gibi/Her gelen bir Gül ister/Sahipsiz baÄŸlar gibi.

 Manilerin en yaygını yedi heceli olanıdır. Sekizli heceyle söylenenlere daha çok davulcu manileri denir. On bir heceli maniler de bulunmaktadır. Manilerde uyak temel kural sayılmakla birlikte, ilk iki ile son iki dize arasında anlam iliÅŸkisi de bulunmayabilir.

SöyleniÅŸi aynı anlamı deÄŸiÅŸik sözcüklerle yapılan uyaklı manilere cinaslı mani denir. Buna bir örnek verelim: Âşık der oda yansın/Odun vur oda yansın/Gidin söyleyin yâre/Ben yandım o da yansın. Bayramlarda, düÄŸünlerde, imece yöntemi baÄŸ ve bahçedeki çalışmalarda söyleniÅŸlerine göre maniler gruplandırılabilir. Davulcu, bekçi, satıcı vb. gibilerin söylediÄŸi maniler de vardır.

Maniler hakkında bu kısa deÄŸinmeden sonra esas konumuz olan halkbilimi açısından manileri deÄŸerlendirmeye çalışalım. Öncelikle manilerin, halkın duygularını, düÅŸüncelerini, istemlerini, öfkelerini, sevdalarını, yaÅŸama bakışlarını, dostluk anlayışlarını vb. gibi kültürel deÄŸer taşıyan niteliklerini yansıttığını söylemeliyiz. Kültürün kaynağının insan olduÄŸundan yola çıkarak, manilerin kültürümüzün bir deÄŸiÅŸik halkasını oluÅŸturduÄŸunu göz ardı etmemeliyiz. Halkımız az okuduÄŸu için ÅŸiir, öykü, roman gibi yazın türlerine uzak dursa da, manilerle iliÅŸkisini her zaman sürdürmüÅŸtür. Toplumun ortak deÄŸeri olan maniler, eski çaÄŸlardan günümüze kadar sürüp gelmiÅŸ, toplumsal bellek sayesinde geniÅŸ kitlelerin ilgi odağı olmuÅŸtur. Halkımız bu sözlü yazın türünü, çaÄŸlar öncesinden günümüze kadar taşımış, kendi kültürel deÄŸerlerini oluÅŸturmuÅŸtur.

 Sözlü edebiyatımızda önemli yeri olması ve sosyal içerik taşıması nedeniyle maniler, hemen hemen her yörede dinlenir söylenir. Yöre aÄŸzına göre, manilerin uyaklarında bazı farklılıklar oluÅŸur. Yöre aÄŸzıyla bir mani örneÄŸi: KarÅŸida davar izi/Tokun tavara tuzi/Anam beni nedacah/Ordadur oÄŸli kızi. Aynı mani bazı yerlerde ise ÅŸöyle söylenmektedir: Karşıda davar izi/Dökün davara tuzu/Anam beni nedecek/Orada oÄŸlu kızı.

 Daha çok DoÄŸu Karadeniz yöresinde karşılıklı söylenen ve de birbiriyle anlam ve uyak bakımından baÄŸlantılı olan maniler de vardır. Ab, ab uyağıyla karşılıklı söylenen bu manilere karşıberi manileri denir. Bu maniler tek söyleniyormuÅŸ gibi birbirini tamamlar.

Karadeniz genelinden Artvin yöresi özeline geldiÄŸimizde, manilerin eski dönemlerde sosyal bir iletiÅŸim aracı olduÄŸunu belirtmeliyiz. Artvin’in kırık arazisi, yeÅŸil örtüsü, birbiriyle konuÅŸma olanağı bulamayan kız ve erkek gençler için iyi bir ortam oluÅŸtururdu. Derenin bu yanında çalışan bir delikanlı, derenin karşı kıyısında iÅŸ yapan kıza manilerle sevgisini yansıtabilirdi. Bu karşılıklı türkü biçiminde söylenen manilerle sevdalılar birbirine dertlerini anlatırlardı. Bu yönteme, delikanlıların bir yanda, genç kızların bir yanda bulunduÄŸu sıralarda da baÅŸvurulurdu. Bazen kızlı erkekli gençler birbirini manilerle alaya da alırlardı. Artvinli gençlerin bu yolla ürettiÄŸi çok sevda manisi vardır.

 Bu arada Sovyetlerle sınır çizilirken Sarp’taki bir köyün ortasından geçen derenin esas alınması, caminin bu tarafta imamın karşı tarafta kalması, akrabaların ikiye bölünmesi nedeniyle iletiÅŸim türkü ve manilerle saÄŸlanmıştı. O dönemin baskıcı yönetimi karşılıklı konuÅŸmayı yasakladığından, derenin iki yakasında kalan köylüler, ölenin ve düÄŸün yapanın kimler olduÄŸunu bu yöntemle öÄŸreniyor, acı ve mutluluklarını türkü ve manilerle dile getirip paylaşıyorlardı.

 Bizim çocukluÄŸumuzdaki bu durum zamanla ortadan kalktı. Sosyal geliÅŸmeler sayesinde, köy yerinde de olsa bir genç kızla bir delikanlının konuÅŸması artık yadırganmıyor. Eskiden olduÄŸu gibi ahlaki açıdan baÅŸka biçimde yorumlanmıyor.

Ama bunların yazılması, eski geleneklerin belgelenmesi halkbilimi açısından önemli. Artvin’de söylenen manileri derlemek kadar, bu manilerin sosyal yaÅŸamdaki yerini, bazı iliÅŸkilerde üstlendiÄŸi rolünü, yöre kültürüne etkilerini de irdelemek durumundayız.

Artvin yöresindeki manilerin içeriÄŸi daha çok gurbet,  sevda, askerlik, günlük yaÅŸam, alaya alma, saygı gösterme, bir düÅŸünceyi açığa vurma, bazı olayları eleÅŸtirme ile ilgilidir. Bunların yanında niyet ve fal manileri de yörede önemsenmiÅŸtir. Bu manilerden kayıt altına alınanların sayısı iki bin dolayındadır. Yaptığım incelemeler sonucunda, bu manilerin çok azının türkülerden alınma, bir bölümünün de hece ve uyak yönünden eksik olduÄŸunu saptamış bulunuyorum.

 Bizim çocukluÄŸumuzda kâğıtlı ÅŸekerlerin içinden maniler çıkardı. Mani biriktirmek onları okumak, 50-60 yıl öncesinin çocukları için ilgi çekici bir oyundu. Hatta ÅŸekerlerden ve sakızlardan çıkan bu maniler bir torbaya konur, karıştırıldıktan sonra çocuklar tarafından sırayla çekilirdi. Kime ne kısmet çıktığı merak edilir ve o mani üzerinde fikir yürütülürdü. Büyük kentlerde, bazı kiÅŸilerin sokaklarda tezgâh açıp tavÅŸanlara mani çektirmesi ve bunun halk tarafından önemsenmesi gibi..

 Günümüzde köylerde kimse kalmasa, baÄŸ bahçe ekilmese de, karşılıklı söylenen türkü ve maniler tümüyle unutulmuÅŸ deÄŸil. Fındık, mısır toplarken, fasulye ayıklanırken, kırda bayırda çalışırken, kına gecesi yapılırken, ağıtlar yakılırken yine türkü ve mani söylenmektedir. Radyonun bulunmadığı o eski günler kadar olmasa da bu gelenek sürdürülmektedir. Ramazanda davulcuların sahura kalkış için çaldıkları davulun yanı sıra, mani söyleme gelenekleri terk edilecek gibi gözükmüyor.

  Çünkü halkın ortak ürünü olan maniler, halkın sosyal yaÅŸamını yansıtır. ÖrneÄŸin Artvin eÄŸitime tutkun bir yöredir. O zamanki koÅŸullarda, kısa yoldan iÅŸ yaÅŸamına atılmak için öÄŸretmen olmak yeÄŸlenirdi. Bu olgu Artvin manilerine de yansımıştır. Halkın önemsediÄŸi bu konuya bir örnek verelim: Kaya kayaya bakar/Kayadan sular akar/ÖÄŸretmenler var iken/Cahillere kim bakar? Eskiden Artvin’in bazı ilçelerinde, lisede okuyan gençler bazı düÅŸüncelerle akraba kızlarıyla ya da köyden baÅŸka biriyle evlendirilirdi. Bu gelenek, son 50 yıllık sosyal ve kültürel deÄŸiÅŸim sonucunda tamamen ortadan kalkmıştır. Ancak o dönemlerde okuyanlarla ilgili çok sayıda yöresel mani üretilmiÅŸtir. Bunlardan ikisini aktaralım: Masa üstünde roman/Okurum zaman zaman/Ben seni alacağım/Okul bittiÄŸi zaman. BoÄŸazında kravat/Geliyor rahat rahat/Yârin memur olunca/Sen de çokça hava at.

 BaÅŸbakanlığın ve Milli EÄŸitim Bakanlığının ayrı ayrı zamanlarda açtığı “Halkbilimi Derleme Kursu”na Artvin’den tek ben katılmıştım. Bu kurslarda edindiÄŸim bilgilerin yanında kendimi yöre kültürünü araÅŸtırma konusunda sorumlu saymam, o zamanki coÅŸkum beni halkbilimi alanında da çalışmalara yöneltti. 1960’lı yılların ortasından, 1970’li yılların başına kadar,  diÄŸer araÅŸtırmalarımın yanında çok sayıda mani de derledim. Gazete ve dergilerde yayınlayarak kayıtlara geçirdim. Bu alanda tez hazırlayanlara, amatörce uÄŸraÅŸmak isteyenlere bu manileri verdim. Son yıllarda bazı arkadaÅŸlar halkbilimine heveslenip bazı derlemeler yapmaktadırlar. Bunlar sevindirici geliÅŸmelerdir. Ancak, daha önce yayın organlarında kayıtlara geçmesine ve anonim olmasına karşın, bu manileri sahiplenmek doÄŸru bir davranış deÄŸildir.

 Bunun dışında, yörenin kültürüne uygun mani yazan araÅŸtırmacılarımız da vardır. ÖrneÄŸin “Artvin Yöresi Folkloru” kitabının yazarı, halkbilimi araÅŸtırmacısı rahmetli Hayrettin Tokdemir bunlardan biridir. Bu araÅŸtırmacıların yazdıkları elbette ki, belli bir zaman için anonim sayılamaz. Kendi adlarıyla anılmalıdır. Ä°leride anonimleÅŸme olasılığı bulunsa da bunları yazanları belirtmek gerekir. Hayrettin Tokdemir’in derlediklerinin dışında kendi yazdığı (97 adet) manilerden de, bu bölümün sonunda örnek vermeyi yararlı gördüm (*).

 Kendi derlediÄŸim ve de bazı dergi ve yöresel gazetelerde beÅŸer onar yayınladığım çok sayıdaki manilere bu bölümde yer vermek istiyorum. Bu arada, uzun yıllara dayalı araÅŸtırmalarım sonucu not aldığım, yayın organlarında yayımlanmış, baÅŸka araÅŸtırmacıların da derlediÄŸi bazı manileri de benimkilere ekledim. Yöremizin sahil kesimi ile iç kesimdeki ilçelerimizin sosyal, ekonomik ve kültürel farklılık göstermesini de göz önüne alarak, manileri gruplandırmaya çalıştım. Geriye kalanlar ise ilimizin her yerinde bilinen, söylenen manilerdir. Bir ilçede yaygın söyleniÅŸi, o yöredeki kaynaklara geçiÅŸi, manilerin baÅŸka yerlerde bilinmediÄŸi anlamına gelmez. Hem ilimiz genelinde hem de ülke genelinde, anonim olduÄŸu için maniler deÄŸiÅŸik ağızla söylenmekte ve sözcüklerinde ufak deÄŸiÅŸiklikler görülmektedir. Ahıska manileri ile Artvin manilerinin benzeÅŸmesi buna güzel bir örnektir. Bu da manilerin ulusumuzun ortak malı olmasından kaynaklanmaktadır.

Bu arada, her ne kadar anonim olsalar da, taradığım, araÅŸtırdığım kitap, dergi ve gazetelerdeki manilerin derleyenlerini belirtmeye de özen gösterdim.

 Yöremiz kültürüne ilgi duyanların rahat anlamaları için arı dil kullanmayı yeÄŸledim. Yöresel aÄŸzı bilenlerin dışında bu manileri okuyacak olanlar, bunu göz önüne almalıdırlar. 

 


Bu makale 1505 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com